Tarihi Kentler Birliği 20 Yaşında | ÇEKÜL

Tarihi Kentler Birliği 20 Yaşında

Derleyen: Sema Ulus - ÇEKÜL Yayın Editörü
Yerel Kimlik Dergisinin 61. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 4-9)

2000 yılında kurulan ve bugün 455 tarihi kentin katılımıyla, koruma ve yaşatma seferberliğinin temsilcisi olan Tarihi Kentler Birliği, 20’inci yılını kutluyor. Yoğun emek ve mücadelenin ortaya koyduğu sonuçlar, TKB’nin örgütlenme modeli ve çalışma ilkeleri, yılsonunda yayımlanacak bir kitapla okuyucuyla buluşarak, Türkiye’nin koruma tarihinden envanter niteliğinde bir kesit sunacak.


Tarihi Kentler Birliği Merkezi, Şerifler Yalısı, Emirgan

“Miras” sözcüğü, geçmişimizden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu hatırlatır. Bu bağlamda “koruma”, bir sorumluluktur. Ancak belki ondan da önce bir bağlılığın, yaşama tutkun olmak şeklinde tercüme edilebilecek bir refleksin adıdır koruma. Hayatın sürekliliğini ifade eden söz diziliminin olmazsa olmaz sözcüğüdür. “Koruma” sözcüğünü ve bilincini Türkiye gündeminde öncelikli hale getiren kurum, Tarihi Kentler Birliği oldu. Uzak görüşlü bir hareketin ve uzun erimli bir emeğin ifadesi olan TKB’nin kuruluş süreci, Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin 1999 yılında Strasburg’da düzenlediği toplantıyla başlar. 7-8 Ekim 1999 tarihinde kuruluş toplantısını yapan Avrupa Tarihi Kentler Birliğine Türkiye de davet edilir. Toplantıya gözlemci üye olarak katılan Bursa Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Tarihi Kentler Birliğinin kuruluş çalışmalarını başlatır; yürütücülüğünü üstlenir. İçişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, ÇEKÜL Vakfı ve Mimarlar Odasının katkılarıyla tamamlanan kuruluş aşamasında Dışişleri, Orman ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği ve Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği de TKB’nin yanında yer alır. 22 Temmuz 2000’de Bursa’da, 52 tarihi kentin belediyesi tarafından kabul edilen birlik tüzüğü ve yayımlanan “Kuruluş Bildirgesi”yle kurulan Tarihi Kentler Birliği, 2001 yılında Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin 12’inci üyesi olur. Birliğin ilk başkanı, Erdoğan Bilenser’dir. Onu sırasıyla Mehmet Özhaseki, Dr. Asım Güzelbey, Yusuf Ziya Yılmaz, Nihat Çifti ve son dönem başkanı Hayrettin Güngör izler.

Geleneksel Çarşılara Örnek, Gaziantep Bakırcılar Çarşısı

Bu kuruluş öyküsünün gerisinde, uzun yıllara dayanan bir koruma hareketi bulunuyor. 1975 yılında neredeyse el değmemiş bir Osmanlı yerleşmesi olan Safranbolu’da başlayan hareketin gerisindeki zihin haritasının referansı da bizzat, “koruma” kavramıdır. İçlerinde Prof. Dr. Metin Sözen’in de olduğu bir avuç insanın gayretiyle, Safranbolu’da sivil bir girişim olarak başlayan koruma hareketi, 1990’da ÇEKÜL Vakfının kurulmasıyla daha örgütlü bir çatıya kavuşur.  ÇEKÜL Vakfının 1998 yılında başlattığı 7 Bölge 7 Kent Projesi, Türkiye’nin yedi bölgesinden birer kenti ayağa kaldırarak, ‘elle tutulur, gözle görülür’ örnekler ortaya koyar. Somut örneklerin özendirici etkisiyle çalışmalar, “Kendini Koruyan Kentler” adı altında Anadolu’da özgün kimliğini koruyabilmiş çok sayıda kente yayılır. 2000 yılına gelindiğinde çoktan evlerden sokaklara, mahallelere, kentlere, havzalara, bölgelere yayılmış olan “koruma” hareketi, nihayet Tarihi Kentler Birliği altında yerel yönetimleri de aynı sorumluluk ve bilinçle biraraya getirir. ÇEKÜL’ün önderliğinde kurulan ve bugün 455 üye belediyesinin katılımıyla, koruma ve yaşatma seferberliğinin temsilcisi olan TKB, 20’inci yılını kutluyor.

TKB’nin Özdeyişi: Kimlikli Kentler

Tarihi ve kültürel mirasın insanların gündelik yaşamlarını kurgulamalarındaki etkisi, büyük. Günümüzde tarihi ve kültürel mirasını koruyabilmiş toplumların yarattığı fark, hiç kuşku yok ki kimlikli kentleriyle ölçülebilir. Ancak kimlikli kentler kadar önemli bir diğer ayrıntı, insan yaşamında alışılagelmiş bir düzen halini alan davranışlarda gözlemlenebilir. Kentinin maddi ve manevi değerinin yarattığı yaşam alanı içinde bir konfor bulan, bu değerlere uzaktan bakmayıp, onları elverişli yaşamının öncüsü olarak gören bireylerden söz ediyoruz. Onlar, geçmişi geleceğe bağlayan; tarihi ve kültürel miras değerlerini doğallıkla taşıyan, kentlere kimliklerini kazandıran bireylerdir.


"Kaleli Kentler"e Örnek, Alanya Kalesi

Tam bu noktada hatırlatmakta fayda var: Tarihi Kentler Birliğinin devraldığı geçmiş, bir yandan tanışma ve ilişki kurma hevesinin alttan alta kendini gösterdiği, diğer yandan da yanlış uygulamalarla kent dokularının hırpalandığı bir niteliğe sahipti. Denilebilir ki, Türkiye’de yerel yönetimlerin kaderi, TKB’nin kuruluşuyla, ancak 2000 sonrasında değişti; kültürel mirasın korunması ve yaşatılması öncelik haline geldi. Toplumun farklı kesimlerinin ortak bir amaç etrafında örgütlenmesiyle oluşan güç birliği, koruma hareketinin eksenini oluşturdu.

Tarihi Kentler Birliğinin üyeleri, yıl boyunca farklı kentlerde düzenlenen buluşma, seminer ve bölge toplantılarında biraraya geliyor. Bu seminerlerin amaçlarından biri, üye belediyelerin seçilmiş yönetimleriyle birlikte görev yapan teknik ve uzman kadroların yeni bakış açıları kazanmasını sağlamak. Bugüne kadar geleneksel çarşı, mahalle, kent müzeleri, endüstri mirası, arkeolojik miras, kırsal miras, işlevlendirme, kültür rotaları, geleneksel yaşam kültürü gibi korumaya dair pek çok başlık Tarihi Kentler Birliği toplantılarında gündeme getirildi, yayın ve projelere taşındı. Kurulduğu günden bu yana Birlik, tarihi kent dokularının, kentsel ve kültürel mirasın korunması amacıyla üye belediyeler arasında işbirliği ve deneyim alışverişi sağladı. Belediyecilik, koruma, kültür, çevre, imar ve tarihi doku konularıyla ilgili bilgi, belge, mevzuat, kaynak ve eğitime dönük çalışmalar yaptı. Eğitim seminerleriyle üyelerinin proje yapma ve uygulama yeteneklerini geliştirdi. Kuruluşundan bu yana yasal düzenlemelerde aktif bir rol üstlenerek olumlu sonuçlar alınmasında etkili oldu. Tarihi ve kültürel varlıkların onarımına yönelik kaynak yaratılması, yerel yönetimlerin ihtiyaç duyduğu plan ve proje büroları olan KUDEB’lerin kurulmasına yönelik büyük kazanımlara önayak oldu. Üç ayda bir yayımlanan Geçmişten Geleceğe Yerel Kimlik dergisi ise yapılan tüm çalışmaların tanıtıldığı ve korumaya ilişkin çeşitli konularda incelemelerin paylaşıldığı bir yayın olarak öne çıktı.

Kuruluşunun 20’inci yılında Tarihi Kentler Birliğinin yarattığı değişimin, genelge ve yasalar aracılığıyla olmaktan çok, birarada olmanın verdiği güce dayandığı göz ardı edilmemeli. Partiler üstü duruşuyla, ülke değerlerine bağlı bir siyasetin yaygınlaşmasında verilen çabalar, bugün Türkiye’de kent yaşamıyla bütünleşik ve sürdürülebilir bir korumanın yerel yönetimlerle onların çevresinde kurulan işbirlikleri aracılığıyla sağlanabileceğini kanıtladı.

Sivil Bir Yaklaşım

Tarihi Kentler Birliğinin kimliğini belirleyen en önemli unsurlardan biri, yaklaşım zenginliği. Kentlerdeki her türlü somut ve somut olmayan kültür değerini koruma bilinci yaratarak ve kentlinin yaşamına dâhil ederek kent kimliğinin üzerindeki perdeyi aralayan Tarihi Kentler Birliği, koruma kavramını ulusal çapta yaygınlaştırırken gücünü ve ilhamını bu yaklaşım zenginliğinden alır. Koruma politikalarının bel kemiğini oluşturan TKB Danışma Kurulu, sözünü ettiğimiz yaklaşım zenginliğinin de sebebi ve bizzat sahibidir. Her biri farklı bir uzmanlık alanından gelen ancak tarihi ve kültürel mirası koruma, yaşatma amacında ve uygulama yöntemlerinde buluşan Danışma Kurulu üyeleri, bilgi ve tecrübelerini paylaşmakla kalmadı; her bir bilgi ve tecrübenin bir diğeriyle temasına özellikle değer vererek bir söylem inşa etti. Ki bu söylem ifadesini “geleceği birlikte yaşatmak” iddiasında buldu.


Çanakkale Ece Ayhan Kültür Merkezi

Bugünden bakıldığında “zaten böyle olması gerekmiyor muydu?” denilebilecek pek çok şey, TKB’nin doğrudan mücadele ve katkısıyla mümkün olabildi. Birliğin 15. Yıl kitabı için yazılar kaleme alan Danışma Kurulu üyeleri, bu kitap aracılığıyla tekrar hatırlattıkları kimi örneklerle, TKB’nin etkisini berraklaştırmış; geçmiş başarıların heyecanını, tazeliğini yitirmeyen bir gelecek umuduyla anlatmıştı.

Örgütlenmenin Kilit Taşları

Kentlerin sahip olduğu doğal ve kültürel varlıkların envanteri; geçmiş ve gelecek bağını güçlendiren önemli materyaller. Doğal ve kültürel varlıkların saptanması, kayıt altına alınması, TKB’nin ihtiyaç olduğu fikrinde buluşmuş bulunuyor. Bu noktadan hareketle kültür varlıklarını, yerel kurum, kuruluş ve kişilerin katkılarıyla belgeleyen kentler, kendi kültürel miras veri tabanlarını oluşturuyor. Çünkü kentlerin korunmasının ve sağlıklaştırma çalışmalarının temelinde, sahip oldukları kültürel ve doğal varlıkların tespit edilmesi ve envanterlenmesi yatıyor.

Merzifon Ulu Kuşlar Mahalle Evi

Kültür envanteri varlık türleri; antik kentler, köprüler, külliyeler, kiliseler, höyükler, hamamlar, müzeler, su kemerleri, surlar, tarihi camiler, çeşmeler, türbeler, yalı ve köşkler, mağaralar, yaylalar, iskeleler, geleneksel yaşam bilgileri gibi kent ve kentliyi yansıtan, aidiyet duygusunu ortaya koyan yapıları içeriyor. 20 yıllık çalışmanın en önemli çıktılarından biri de bu yapıların zenginliğinin farkında olan, bu değerleri saptayan ve envanterlerle somutlaştırarak koruma altına alan kentler oldu. Artık pek çok kent, kendi hazinesini keşfetme yolculuğuna, envanter çalışmalarıyla başlıyor.

Her Ölçekte Koruma

TKB’nin ülkemizdeki koruma tartışmalarına, yerel yönetimler düzeyinde yaptığı en önemli katkıların başında, bütüncül bir koruma anlayışının geliştirilmesine yönelik kazanımlar sayılabilir. Kültür, hiç kuşkusuz üzerinde bulunduğu beşeri ve fiziki coğrafyaya özgü değerlerin bütünüdür. Bu bütünün sözlü, yazılı ve yapılı yansımalarını kültür mirasımız olarak korumayı görev edinmekle birlikte; kültür politikalarının devamlılığının ancak söz konusu değerlerin birbirleriyle kurdukları ilişkiler bütünün korunmasıyla mümkün olacağını da biliyoruz.


Metin Sözen Eğitim ve Kültür Merkezi - Gaziantep

TKB bir evin, içinde bulunduğu mahalle; bir mahallenin, içinde bulunduğu kent; bir kentinse içinde bulunduğu bölgeden bağımsız olarak korunamayacağını söyleyen koruma geleneğinin savunuculuğunu yapmaya devam ediyor; koruma yaklaşımını, farklı ölçek ve nitelikteki eserlerin yanı sıra kentlerin türkülerinden masallarına ve yemeklerine, kültürü bütüncül biçimde kapsayacak alanlara genişletmeyi sürdürüyor. TKB’nin 20 yıllık koruma yolculuğu içinde, koruma çalışmalarının mağaralardan su altı eserlerine, jeoparklardan anıt ağaçlara, arkeolojik eserlerden endüstri yapılarına ve kırsal mirastan yaşam kültürüne farklı kapsamlarda ele alındığını görüyoruz.  Özetle, TKB; korumayı sosyal, ekonomik ve mekânsal bir bütün olarak ele alıyor.

20’inci Yıl Kitabı

ÇEKÜL Vakfı, Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin 12’inci üyesi olan TKB’nin 20’inci yılına özel, kapsamlı bir yayın hazırlığında. Birliğin kuruluş öyküsünden ilkelerine, her ölçekte koruma yaklaşımını belgeleyen çalışmalarından uluslararası işbirliklerine, eğitim modelinden özendirme yarışmalarına, Anadolu toplantılarından etkin tanıtım faaliyetlerine pek çok başlıkta mercek altına alınan Tarihi Kentler Birliği, bir okul olmaya devam ediyor.