Tarihi Gaziantep Evleri | ÇEKÜL

Tarihi Gaziantep Evleri

Hasan Kökmen - Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı

Yerel Kimlik Dergisinin 71. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 30-35)

Sizinle, Güneydoğu Anadolu Bölgesine doğru yolculuğa çıkalım ve bu coğrafyanın güzide yerleşim yeri, yıllar boyu birçok medeniyete beşiklik yapmış Gaziantep’te bir mola verelim istedim. Gaziantep denince hepimizin aklına ilk etapta meşhur fıstığımız, baklavamız, yemek ve kebaplarımız gelebilir. Açıkça söyleyeyim, bu durumdan hiç de rahatsız değilim; bilakis gurur vesilesi benim için. Bu özelliğimiz dünya çapında da kabul görmüş durumda. Artık Gaziantep dendiğinde dünyanın birçok yerinde baklavamız, fıstığımız ve o tadına doyulmaz damak çatlatan yemeklerimiz, kebaplarımız geliyor akla. Size bir sır vereyim mi? Emin olun, Gaziantep’te bunlardan daha fazlası var. Gaziantep aynı zamanda büyük bir tarih, kültür ve medeniyetler kenti. Ben, bu noktadan hareketle Gaziantep’imizin yemek kültürü-gastronomisi bir yana, tarihi ve kültürel değerlerine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir de bu pencereden bakalım Gaziantep’e.

21. yüzyıldan durup, 19. ve 20. yüzyılın başlarına baktığınız bir penceredir burası. Kentin eski yaşamından kesitlerle dolu, tam bir tarih yolculuğu yapacağınız yerdir. Bir anda şehrin kasvetli havasından, gürültüsünden, yoğunluğundan uzaklaşıp, kendinizi bir zaman tünelinde bulacağınız ve nefes alacağınız bir yer: Bey Mahallesi.

Yaşayan Bir Tarih: Bey Mahallesi

Sanki modern bir kentin tam merkezinde yerleştirilmiş bir tarih nişanesi gibi durur gözünüzün önünde. Bey Mahallesinin yaşayan bir tarih olduğu ve sonraki kuşaklar için de yaşatılması gerektiğinin farkına varıldı. Kullanımları anlamında geleneksel Antep evlerine farklı işlevler yüklendi belki, fakat bakış açım şu yöndedir ki, en azından sivil mimarinin bu güzel örneklerinin yok olması önlendi. İşlevsel olarak bu evler, orijinal işlevleriyle mesken değil şimdi ama yaşamaya devam ettiklerini ve ileriye taşındıklarını görmek, benim açımdan büyük mutluluk kaynağı. Biraz da bu tarihi mahalleye can veren, tarihini yansıtan, mimari özellikleriyle fark yaratan, Antep evlerini tanıyalım, hayalen de olsa, o evleri gezelim.

Kentin Gölge Sokaklarında Antep Evleri

Eski Antep evleri yıllarca birbirine omuz vermiş sıkı dostlar gibi yan yana dizilmiş haldedir. Mimari özellik olarak, çoğu bitişik nizam yapılmıştır. İlk etapta sokakların darlığı, bir de evlerin hayat duvarlarının yüksekliği nedeniyle de oluşan “gölge sokaklar” çeker dikkatimizi. Bir tarafta güneş, diğer tarafta gölge adeta köşe kapmaca oynar. Yıllardır bu sokaklarda, bu dehlizlerde süren bir oyundur bu. Muhteşem ışık oyunları, günümüzde de Bey Mahallesinin dar sokaklarında ziyaretçilerine müthiş bir görsel şölen sunmaya, yazın en sıcak günlerinde ılık bir esintiyle sokağından geçenleri gölgesinde dinlendirmeye devam ediyor.

Antep evlerinin bulunduğu sokaklara girdiğinizde kendinizi sanki surlarla çevrili dar bir yolda bulursunuz. Bu durum, Bey Mahallesinde tüm canlılığıyla hâlâ yaşanıyor. Attığınız her adımda tarihten bir ize, coğrafyadan bir kesite, eski insanlardan kalma bir yaşam kültürüne rastlıyor ve yeni şeyler keşfediyorsunuz. Sokaklarının artık bittiğini düşündüğünüz sırada, aniden önünüze çıkan keskin bir virajla başka bir yöne dönüyor ve yeni bir sokakla Sokaklar bu haliyle bir labirente benziyor burada. Eğer mahallenin yabancısıysanız, bu labirentten çıkmanız o kadar da kolay olmayabilir. Kendinizi bir anda labirentin kapalı bir yolunda, yani bir çıkmaz sokakta bulabilirsiniz. Ki bu çıkmaz sokaklara Gaziantep’te “dehliz” denir.

Mimari açıdan harika bir görünüme sahip bu uzun, dar sokaklarda ya da çıkmaz sokaklarda rastladığımız, sokağın üzerinden geçen kemer ve kemerin üstünde de bir oda dikkatimizi çeker. Değişik örgü teknikleri kullanılarak inşa edilmiş; sivri, basık ya da yuvarlak kemerli bu tarz yapılara “kabaltı” denir burada. Kabaltı, altından su misali akıp giden binlerce insana selam verir her defasında.

Bu sokaklarda dolaştığınızda, insanların taşları nasıl sanata dönüştürdüğünü de görürsünüz. Sadece taşlar değil elbette; ahşap işçilikleri, ahşap oymacılık örnekleri, duvar resimleri ve süsler, demir işçilikleri, küçük heykel çalışmaları, tavan bezemeleriyle tarihinin tüm mimari ve sanatsal özelliklerini günümüze taşıyan birer şaheser adeta Antep evleri. Hususi olarak taş işçiliğinin sanata dönüşümü hayranlık vericidir. Antep evlerinde özellikle avlu ve dış duvarlar “havara” ve “keymıh” adı verilen yumuşak kalkerli kesme taşlardan kalın olarak yapılırdı. Bu taşlar taş ocaklarından çıkarılır, ustalar tarafından özenle kesilir, duvarlara konulacak hale ve boyuta getirilirdi. Taşların en büyük özelliği, çıkarıldıkları zaman yumuşak olmaları ama zamanla sertleşmeleridir.

Eski Antep evleri, günün şartlarına ve ev sahibinin maddi imkânlarına göre bir ya da iki katlı olarak yapılmıştır. Nadiren üç katlı evlere de rastlanır. Maddi imkânlara sahip olan insanlar tarafından tercih edilen bu üç katlı yapılar, geniş ve gösterişlidir. Evlerin dış yüzeyindeki mimaride hâkim öğe taş olsa mimaride ahşap da vazgeçilmez bir öğedir. Ahşap genellikle dış cephede pencere, kapı ve çatıda, iç cephede ise oda içlerindeki süslemelerde ve tavanlarda görülür. Özellikle kapı ve pencere kapakları, ağaç işçiliğinin özgün örneklerini oluşturur ve hayranlık uyandırır. Çatılar genellikle ahşap kırma çatıdır ve üzerleri kiremitle örtülüdür. Daha geç dönemlerde yapılan düz dam çatı örneklerine de rastlanır.

Sokaklarında bu kadar incelik ve ayrıntı barındıran bir mimari anlayışın evlerde neler yapmış olabileceği sorusu, bizi bir anda büyülü ve gizemli Antep evlerinin içine çekse de evlerin kapısını çalmak hemen mümkün olmaz. Önce avlu kapısı çalınır. Zira Antep evlerinin çoğu avluludur. Ev hayatının, günlük yaşamın çoğu bu avlularda geçtiği için avluların etrafı yüksek duvarlarla çevrilidir. Yazları yemekler avluda pişirilir, çamaşırlar avluda yıkanır, kaçak çayın tadına avluda kurulan dost meclislerinde varılır. Bu avlulara, bu nedenle midir bilinmez ya, “hayat” denir. Avluların genellikle bir kısmı desenli ya da düz taşla kaplıyken, bir kısmı toprak olarak bırakılmıştır. Toprak bırakılan alanlar, o devirde yaşamış insanların yeşile ve doğal hayata ne kadar önem verdiğini göstermesi açısından önemlidir. Bu kısımlarda çiçekler yetiştirilir, geniş avlular ise çeşitli ağaçlarla süslenirdi. Hatta bazı evlerin avlularında evlerin cephesine sarılmış asmalar dikkatimizi çeker. Asmaların altında gölgelikler oluşturulur, bu alanlar yere serilen minderlerle dinlenme yeri olarak kullanılırdı.

Evlerin su ihtiyacını karşılamak için avlularda su kuyuları açılırdı. Kuyular sadece su için değil, bir nevi buzdolabı olarak da kullanılmıştır. Yaz aylarında yemeklerin bozulmasını önlemek üzere, yemekler kaplarla su kuyularına sarkıtılırdı. Ayrıca hayat kısmında kuyuların dışında taş işçiliğinin en güzel örneklerinin sergilendiği küçük süs havuzları bulunurdu ki bunlara “gane” denirdi ve gane, avluya ayrı bir güzellik katardı. Her avlunun bir köşesinde mutlaka yine taş işçiliğinin güzel örneklerini yansıtan bir çeşme yer alırdı.

Artık evin içine girme zamanı! Hemen girişte kapısı avluya açılan “tandır odası”nı görürüz. Burada, ısınma ve yemek pişirme amaçlı kullanılmış olan gömme bir taş ocak bulunur. Şu anda mesken olarak kullanılan evlerde soba, tüp ocağı, klima gibi araçlar nedeniyle fonksiyonunu kaybetmiştir. Yine giriş katlarında “hazne” denilen ve kışlık mutfak erzaklarının saklandığı kilerler yer alır. Hazneler evin güneş almayan bölümleridir. Genellikle evin altındaki kayaların oyulmasıyla oluşturulan mahzenlere ya da bodrum katlara konumlandırılmıştır. Hazneler, sıcak iklime sahip bölgede erzakın çabuk bozulmasını önlemeyi sağlar.

Antep evleri için yazılacak, söylenecek elbette çok şey var. Her şeyi yazarsam onları yerinde görmek ve incelemek isteyen, sırrını ve gizemini keşfetmek isteyenlere haksızlık olur. Antep evlerini görmek isteyenlere merakla atılan her adımın, gidilen her yerin, yeni tespitler ve keşiflere başlangıcı olabileceğini hatırlatmak isterim. Zira Antep evleri, her bir kişide yeniden ve yeni bakışlarla görülecek zenginliktedir.

 

KAYNAK:

KÖKMEN .H - (2010)  Azerbaycan Mimarlık Ve İnşaat Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi ve Özel Fotoğraf Arşivi