7 Bölge 7 Kent: Talas | ÇEKÜL

7 Bölge 7 Kent: Talas

Yazan: Şirin Sıngın - ÇEKÜL Vakfı İletişim ve Yayın Koordinatörü

Yerel Kimlik Dergisinin 72. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 4-9)

Mudanya, Akseki, Birgi, Kemaliye, Kastamonu, Midyat ve Talas ile “7 Bölge 7 Kent” yazı dizimizin sonuna geldik. ÇEKÜL Vakfının 1998’de başlattığı bu kıymetli ve geleceğe taşınan koruma stratejisi, Tarihi Kentler Birliğinin kurulmasıyla ülke gündemine oturdu. Bugün kültürel mirasını koruyan kentlerimizden gururla bahsedebiliyorsak bu başat kentleri unutmamak gerek. Türkiye’nin koruma tarihine yeniden bir not düşmeye, farklı yazı dizileriyle önümüzdeki sayılarda da devam edeceğiz. 

Salih Ağa Çeşmesi

Talas Belediyesi önce 7 Bölge 7 Kent Projesi ile sonra da 2000 yılında Tarihi Kentler Birliğinin kurucu üyelerinden olarak korumaya kararlı kentler arasına girmişti. Bu yıllarda, yerel yönetimler arasında filizlenmeye başlayan koruma bilinci, Anadolu’nun köklü tarihinden güç aldı. 7 Bölge 7 Kent Projesinin tüm kentlerinde olduğu gibi envanter, eğitim, örgütlenme ve restorasyon çalışmaları Talas’ta da birlikte yürütüldü. Tarihi Kentler Birliğinin hibe programlarından aldığı desteklerle pek çok tarihi yapının rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlandı, uygulaması yapıldı. 

Prof. Dr. Metin Sözen’in Talas Notları

Anadolu yollarını kim bilir kaç kez arşınladığı bilinmeyen Prof. Dr. Metin Sözen’in yolu elbette Talas’tan da defalarca geçmişti. Bu geçişler her defasında bir iz bırakmış, farklı kesimlerle farklı işbirliklerinin gelişmesini sağlamıştı. Bakın o günlerden Sözen’in hafızasından bizimle paylaştıkları:

“İki bölümden oluşan Talas, geçmişte çok önemli birikimleri olan bir kentti. Yukarı kentte bulunan yapılar mimari özellikleri ve geçirdiği evrelerle en önemli eğitim merkezlerinden biriydi. Erciyes Üniversitesinin kurulması sürecinde Amerikan Kolejinin bir binası, öğretim üyelerinin kalabilmesi için onarılmış ve onarım sırasında büyük ilgiyle karşılanmıştı. Ardından diğer binaların da özenle korunmasının yolu açıldı. Talas’taki tarihi yapılar topluluğu, bütüncül olarak koruma programına dâhil edildi. Yıldız Teknik Üniversitesinin desteğiyle yapıların yeni işlevlerle donatması, koruma hareketinin ivme kazanmasını sağladı. Tarihi dokunun olduğu bir alanın heyelan bölgesi ilan edilmesi sürecinde yıkımlar olsa da kent önemini büyük oranda korudu.

Ali Saip Paşa Konağı

Daha açık söylemek gerekirse Talas’ın her iki bölümünde ayakta kalabilen yapılar dikkatle incelendiğinde, geçmişte alınan yanlış kararların getirdiği yapılaşmanın etkisini eski fotoğraflara baktığınızda daha net görebilirsiniz. Kentin tarihi dokusuna verilen zararlar dönüşü olmayan bir boyuta ulaştığından, artık yapılacak en önemli şeyin yeni yaklaşımlarla, ayakta kalabilen yapıların yaşam hakkını koruma olduğunu tespit ederek planlamak gerektiğini düşünerek yola çıktık.

Talas’ın aşağı bölümünde ise Erciyes Üniversitesi ile ÇEKÜL Vakfı Temsilcimiz Prof. Dr. Zafer Bayburtluoğlu’nun öncülüğünde farklı bir evreye geçildi. Ne yazık ki Bayburtluoğlu’nu çok zamansız yitirdik.

Değişik kesimlerinde katkısıyla bir bina kitaplığa dönüştürüldü ve çevresindeki binalar da buna paralel olarak elden geçirildi. Yukarı ve aşağı Talas’ta çok nitelikli yapıların yoğunlaştığı yerlerde dönemin valisi Orhan Düzgün’ün katkılarıyla yol kenarındaki binaların onarılması ve aydınlatılması önemli adımlardan biriydi. Kayseri merkez, mahalle ve ilçelerinde Talas’la eş zamanlı kurumsal işbirlikleri geliştirildi. Akademisyenler, tarihçiler devreye girdi. ÇEKÜL Vakfı ve hemen ardından Tarihi Kentler Birliği süreçleri kesintisiz takip etti.

ÇEKÜL Akademi Alanda Eğitimler Amerikan Koleji Ziyareti

Talas, Midyat gibi ülkemizdeki taş mimarlığının örneklerinin ayakta kalabilmesi için alınan son yanlış kararlardan belli oranda dönülmüş olması, ÇEKÜL Vakfının koruma politikalarına etkisini tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.  Hem Talas’ta hem Kayseri’de yanlışla doğru arasında alınan yolun çeşitli kurumların da katkılarıyla olumlu bir sürece kavuşmasıyla geçmiş zenginlik ortaya çıkabilmiştir.

Son yıllardaki örnekler göstermektedir ki Kapadokya Bölgesinde, kurumlar arasındaki iletişim ve yaklaşım eksikliği, geçmişte değindiğimiz gibi farklı bir “heyelan”a dönüşmektedir. Kiliselerin, peribacalarının en yoğun bulunduğu Göreme'de, yol yapımı gerekçesiyle makinelerle yapılan yoğun çalışmalar, daha şimdiden Saklı Kilise başta olmak üzere büyük, yerine yenisi konulamaz tahribatlara neden olmuştur. Bu yaklaşım, uluslararası doğal ve kültürel sit anlayışı ile ters düşmekte ve yeni tartışmaları gündeme getirmektedir.

ÇEKÜL Vakfının 7 Bölge 7 Kent Projesinde, hangi ölçütlerle seçim yaptığını, hangi yaklaşımları izlediğini bu nedenle bir kez daha belirgin bir şekilde bu yazı dizisindeki örnekle ortaya koymak, tarihe bir not düşmektir. İlk yoğun çalışmaların yapıldığı bu yedi kent, UNESCO yolunda büyük adımlar atmıştır. Tüm bu evrelerde emek verenler bir yandan koruma, öte yandan yapılanı sürekli kılmak için çaba göstermiş, sürecin engebeli bir yol olduğunu ortaya koymuştur. Tekrar gündeme aldığımız Talas örneği bu bakımdan farklı düşünceler geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.”

 Tarihi Buluşma: Talas

Tarihi Kentler Birliği kurulur kurulmaz Anadolu’da yoğun bir toplantı programı yürütmeyi başarmıştı. 2002 yılının temmuz ayındaki büyük buluşmalardan biri Talas’ta olmuştu. Oktay Ekinci’nin Cumhuriyet gazetesindeki “Uygarlıkların İzinde” köşesine, “Kayseri’de Koruma Sözleri” başlığıyla yansıdı. Yazının alt başlığı ise korumacıların mücadele alanını özetliyordu: “Talas Buluşmasında, bugüne dek izlenen ‘kültürsüz imarcılık’ da sorgulandı”.

Bu büyük buluşmada, TKB’nin artık Avrupa Tarihi Kentler Birliği üyesi olduğu, TKB’nin kurucu başkanı Erdoğan Bilenser tarafından ilan edildi, “…bu gururumuzu paylaştığımız tüm arkadaşlarımıza, kurumlarımıza ve dostlarımıza teşekkür ediyor, Avrupa Tarihi Kentler Birliği üyeliğimizin geleceğimizi de ‘kimlikli bir evrenselliğe’ taşıyacağından emin olarak, katkısı olan herkesi kutluyorum”. 

Buluşmaya ev sahipliği yapan dönemin Talas Belediye Başkanı Orhan Say, konuklarını selamlarken, Talaslıların da bu toplantının heyecanı paylaştığını, ilk defa bu boyutta kapsayıcı bir buluşmanın yapılmasından duyulan memnuniyet ve umudun kenti sardığını söyledi. Doğal ve kültürel mirasına saygılı bilinçli kuşakların büyümesi için okullarda kent tarihi ve kültürünün okul derslerinde anlatılması gerektiği mesajını da vererek eğitime önem verdiklerinin altını çizgi. Bu mesajdan bir yıl sonra Talas, Ağırnas ve Kayseri Kültür Elçileri yetişmişti. 7 Bölge 7 Kent Programının en önemli parçası olan Kentler Çocuklarındır Eğitim Programı, toplantı sonrasında hemen bu kentlerde uygulandı. Atılan her bir adım birbirinin tamamlayıcısı, birbirinin teşvik edicisiydi.

Koca Sinan’ın Toprakları…

1990’ların sonu, 2000’lerin başı Ağırnaslı Mimar Sinan’ın henüz Ağırnaslı olduğunun yeni yeni bilinmeye başladığı yıllardı. Çünkü Ağırnas’a da sıçrayan koruma çalışmalarıyla Mimar Sinan Evi ÇEKÜL’ün girişimleriyle restore edildi ve bir anı evi olarak ziyarete açıldı. 9 Nisan Mimar Sinan’ı Anma Gününe ev sahipliği yapan Ağırnas, bu nedenle her yıl yüzlerce ziyaretçiyi ağırlamaya devam eder. Haftalar öncesinden başlayan hazırlıklar ÇEKÜL temsilcilerin desteğiyle düzenlenir ve o hafta Kayseri, Ağırnas, Talas, Melikgazi başta olmak üzere bölgedeki tüm koruma çalışmaları ziyaret edilir. Bu buluşmalar Talas’ın değerini görünür kılmaya devam eder.

Mağara Araştırmaları Kayseri’de

2014 yılında Ali Dağı, Ötedere Vadisi, Ağırnas, Erdemli ve Develi gibi bölgelerinde yoğun mağaraların bulunduğu Kayseri’de OBRUK Mağara Araştırmaları Grubunun inceleme çalışmalarına ÇEKÜL Vakfı ve Kayseri Büyükşehir Belediyesinin işbirliğinde başladı. ÇEKÜL Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy’un yoğun çabalarıyla bir süreklilik kazanan araştırmalar arkeolojik, kültürel, tarihi değerlerinin envanteri için önemli bir adım olurken, yeni keşiflerin de önünü açtı. Gesi yakınlarında Efkere - Kayabağ Mahallesinde yerüstü güvercinlikler kadar hiç araştırılmamış kaya yapıları da incelendi. Onlarca yerleşim ve kilise tespit edildi. Ötedere Vadisinde Hasan Efendi Yer Altı Şehri ve kaya yerleşimleri bulundu. Talas’ta yer alan ve turizme açık Ali Dağı Yer Altı Şehri bu kapsamda yeniden incelendi ve haritası çizildi. Yine Talas’ta yer alan, temizliği yapılmış ancak ziyarete kapalı olan Ali Saip Paşa Yer Altı Şehri de araştırmaya dâhil edildi.

Tüm bu çabalar Koramaz Vadisinin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine girmesini sağladı. Talas’ın da dâhil olduğu yöre araştırmacıların tüm dikkatini çekmeye başladı.

Alanda Eğitimlerde Talas Örneği

ÇEKÜL Akademinin TKB üyesi kentlerde yürüttüğü eğitimlerinin temel amaçlarından biri, kendini koruyan kentlerin tüm koruma süreçlerini yerinde anlatmak. Türkiye’nin dört bir köşesinden eğitimlere gelen uzmanlar; o kentlerde korumaya emek verenlerle tanışıp, el sıkışıp, başarılarını, sorunlarını, yöreye özel geliştirdikleri stratejileri bizzat dinliyor. Talas da ÇEKÜL Akademinin merceğindeki kentler arasında. Restore edilen Amerikan Koleji, Yaman Dede Camisi, tarihi Talas konakları gezi rotasının başında geliyor. Talas’ta 43 sit alanı, 273 anıt eser ve 4 anıt ağaç bulunuyor. Anıt eserlerle iç içe geçmiş konakları, Talas’ın görkemli ticaret geçmişini yansıtan önemli unsurlardan.

Talas’ın Yeniden Değerlendirilmesi 

“Yer altı ve yer üstündeki binlerce yıllık kültürel miras değerleriyle birlikte kentin yaşamsal kaynaklarıyla doğal anıtları, Talas'ın tarihi süreçte yerleşme ve yaşam kültürünü anlamamızda bize yardımcı olacak en önemli unsurlarıdır. Talas’ın en önemli doğal anıtı niteliğindeki Ali Dağı (1869 m), Erciyes Dağının (3916 m) volkanik faaliyetleri sonucunda üç tepeden oluşmuş cüruf konisidir. Volkanik faaliyetlere bağlı olarak oluşmuş arazinin tüf yapısı ve bu yapının işlenebilirliği Talas’ın yerleşme bölgesi olarak tercih edilmesinde etkili olmuştur. Canlı yaşamının temel kaynağı olan su, medeniyetlerin de vazgeçilmez en önemli unsurudur. Bu özelliğiyle Talas’ta yerleşmenin biçimlenmesinde ve gelişmesinde de en önemli etken su olmuştur. Erciyes Dağı eteklerindeki kaynaklardan doğarak şehre ulaştırılan su, tarihi yerleşmeye hayat vermiştir. Su, ‘Avgun’ adı verilen açık kanallarla birlikte kaya oyma galeriler ve künkler aracılığıyla şehre ulaştırılırken yol güzergâhında değirmenleri çalıştırmış, sarnıçlarda depolanarak bağ ve bahçeleri beslemiş, çeşmelere ulaşarak mahallelere ve evlere hayat vermiştir. Bu yönüyle suya bağlı olarak oluşan medeniyet yine suya bağlı olarak gelişme göstermiştir. Ali Dağının çevresinde kurulan Talas ve Talas’a bağlı Endürlük, Akçakaya, Zincidere ve Reşadiye yerleşmeleri ilk kuruldukları dönemlerde suyun geçtiği önemli noktalara yine su yollarını korumak amacıyla kurulmuşlardır. Ayrıca Geç Roma-Erken Bizans Devrinde kutsal ve şifalı olduğuna inanılan su kaynakları üzerinde ‘Ayazma’ denilen kuyular, pınarlar ve ibadethaneler de yapılmıştır.” Talas Belediyesi Sanat Tarihçisi Özcan Eroğlu’nun Talas’ın Yerleşme Tarihi ve Gelişimi isimi yazısında da açıkça belirtilen “su”yun varlığı, kentin bundan sonraki yaşam koşullarının da belirleyicisi olacağa benziyor.

Muammer Bey Caddesi

Geçmiş belediye başkalarının başlattığı koruma çalışmalarını sürekliliğe dönüştürmek için emek veren Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın, uzman ekibiyle birlikte Tarihi Kentler Birliğinin hibe programları, yarışmaları, toplantıları, eğitimleri gibi pek çok etkinliğini yakından takip ediyor.