Mardin'in UNESCO Dünya Miras Listesi Adaylık Sürecinin Değerlendirilmesi | ÇEKÜL

Mardin'in UNESCO Dünya Miras Listesi Adaylık Sürecinin Değerlendirilmesi

Nazlı Ece Geyik - Kentsel Koruma Uzmanı, İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Mimari Restorasyon Programı Öğretim Görevlisi, ÇEKÜL Kent Çalışmaları Gönüllüsü  

Yerel Kimlik Dergisinin 62. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 30-35)

Güneydoğu Anadolu’nun tarihi ve kültürel dokusuyla en önemli kentlerinden biri olan Mardin, kesin olarak bilinmemekle birlikte MÖ 4500’lerden itibaren Subari, Sümer, Akad, Babil, Asur, Pers, Bizans, Selçuklu, Artuklu, Osmanlı gibi pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, açık hava müzesi niteliğinde bir kenttir. Mardin tarihi kent merkezi, arkeolojik ve tarihi değerleri, sivil, askeri, dini yapıları, özgün konut dokusunun yanı sıra; çeşitli ve farklı din, kültür, inanış ve etnik kökenlerin oluşturduğu somut olmayan kültürel mirasıyla da ender rastlanan bir kültürel peyzaj değeridir.

2000 yılından bu yana Dünya Mirası Geçici Listesinde yer alan Mardin’ın 20 yıllık UNESCO serüveni, aynı süreci yaşayan başka kentler için de deneyimler barındırıyor. Bu yazıda, Mardin’in Dünya Mirası adaylık sürecini, adaylığın kültür mirasının korunmasına yapabileceği potansiyel olumlu ve olumsuz etkileri tartışarak değerlendirmeyi amaçladık.

Dünya Mirası ve Dünya Miras Alanı Kavramı

Dünya Mirası kavramı, 1959 yılında Mısır’da bulunan ve su altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Abu (Ebu) Simbel Tapınağının kurtarılması için Mısır ve Sudan hükümetlerinin yaptıkları başvuru ve akabinde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından söz konusu alanın korunması adına başlatılan kampanya sonucu doğmuştur.

1959’da oluşturulan farkındalıkla 1965 yılında Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) tarafından Amerika’da düzenlenen konferansta doğal ve kültürel mirasın korunması düşüncesinin temelleri atıldı. 1972 yılında UNESCO’nun 17 Ekim-21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te düzenlediği 16. Genel Konferansında, uluslararası toplulukların katılımıyla “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edildi. Dünya Miras Alanları, bu sözleşme kapsamında belirlenen üstün evrensel değerlere sahip alanlar olarak, sözleşmenin “Kültürel ve Doğal Mirasın Tanımları” başlığında ifade edildi. Sözleşmenin 1’inci maddesi kültürel miras kavramını, 2’inci maddesi ise “Estetik veya bilimsel açıdan evrensel değere haiz doğal anıtlar, jeolojik ve fizyografik oluşumlar, tükenme tehdidi altındaki hayvan ve bitki türlerinin yetiştiği belirli yerler, bilimsel veya doğal güzellik bakımından istisnai değer taşıyan” doğal miras alanlarını tanımlar. Alanın üstün evrensel değere sahip olup olmadığını tespit edebilmek için 10 kriter belirlendi. Söz konusu kriterlerden 6’sı kültürel miras, 4’ü doğal miras alanlarında bulunması gereken özellikleri kapsar biçimde düzenlendi.

Dünya Mirası Listesinde Yer Almanın Olumlu Etkisi

Ishwaran (2004) Dünya Mirası Listesini; “UNESCO’ya bağlı olan Dünya Miras Komitesi tarafından belirlenen ve bulundukları ülkenin hükümeti tarafından korunması garanti edilen, tüm dünya için önemli bir değer taşıdığı kabul edilmiş doğal ve kültürel varlıkların listesi” olarak ifade eder. Söz konusu liste oluşturulurken tüm insanlığın mirası olan değerlerin korunmasında uluslararası arenada işbirliğinin yaratılması amaçlandı.

UNESCO Dünya Mirası Listesi; kültür turizminin gelişmesine ön ayak olması, koruma projelerinin uluslararası platformda da incelenmesine imkân sağlaması ve alanın tanıtımını yapması açısından olumlu etkiler barındırmakta. Ayrıca yerel yönetimler değişse bile kalıcı olabilecek koruma politikalarının geliştirilmesi ve uluslararası işbirliklerini güçlendirmesi açısından süreç yönetimini kolaylaştırmaktadır. Miras alanlarında hizmet sektörlerinin gelişmesi, kültür turizminden elde edilen gelirle koruma çalışmalarının arttırabilmesi ve yatırımlar için mali kaynak sağlaması ise Dünya Mirası Listesine girmenin olumlu ekonomik etkileri arasında. Tüm bunların ötesinde, hiç kuşkusuz listede olmak ülkelerin prestijini de olumlu yönde etkilemekte.

Öte yandan turizm etkisiyle koruma alanlarında tahribat yaşanması ve eşitsiz rant yaratılma riski de dünya mirası alanlarını bekleyen tehlikelerden. Bu alanlarda halkın günlük ihtiyaç ve kullanıma yönelik istekleri bazen uluslararası yaptırımların gölgesinde kalabiliyor. Ayrıca yerel politikaların farklı ulusal/uluslararası aktörlere ve uzun bir bürokrasiye bağlı olması, kimi zaman kentsel dinamikleri yavaşlatmasıyla eleştirilebiliyor.

UNESCO gibi uluslararası bir organizasyonda yer almak öncelikle düzenleyici ve uyarıcı bir etki yaratır. Ancak Dünya Miras Merkezinin aslında uluslar ölçeğinde ciddi yaptırım gücü bulunmaz. Hatta günümüzde UNESCO yönetimlerin toplantı raporlarında kullanılan nazik diplomatik dilin, yerel yönetimler tarafından “yergi ve gerileme” değil “övgü ve ilerleme” olarak algılandığına bile tanık oluyoruz. Bu yüzden UNESCO Dünya Mirası Listesinin korumaya olumlu etkisinin ancak ülkelerin kendi politikalarıyla desteklenir ise amacına tam olarak ulaşacağı ortadadır. Dünya Miras Merkezinin asıl gücü, kamuoyu ve sivil gündem oluşturabilmesinde yatmakta.

Mardin Kültürel Peyzaj Alanı Üzerine

Mardin, tarihte “El-Cezire” ya da “Yukarı Mezopotamya” olarak bilinen mevkide, Dicle ile Fırat nehirleri arasında kalan yerin yukarısında yer alıyor. 1979 yılında Artuklu ilçesinde bulunan ve “Mardin Kültürel Peyzaj Alanı” olarak da ifade edilen Mardin eski kent merkezinin olduğu bölge, "Kentsel Sit Alanı" ilan edilerek koruma altına alındı. Mezopotamya Ovasına bakan bir tepenin yamacına yerleşmiş olan kent, kuzeyde Mardin Kalesi ve kayalıklarla, güneyde ovayla, batıda Diyarbakırkapı ve doğuda Savurkapı ile sınırlanan bölgeyi kapsar. Mardin Kültürel Peyzaj Alanı 2000 yılında Dünya Mirası Geçici Listesine (ii), (iii) ve (iv) kriterleriyle alındı:

(ii) Dünyanın bir kültür bölgesinde veya bir dönemde mimarlık veya teknoloji, anıtsal sanatlar, kent planlama veya peyzaj tasarımı alanlarında önemli gelişmelere ilişkin insanı değer alışverişlerine tanıklık etmesi,

(iii) Yaşayan veya yok olan bir kültür geleneğinin veya uygarlığının istisnai, ender rastlanan bir temsilcisi olması,

(iv) İnsanlık tarihinin önemli bir aşamasını veya aşamalarını gösteren bir yapı tipinin, mimari veya teknolojik bütünün veya peyzajın istisnai bir örneği olması.

Mardin, UNESCO Dünya Mirası Listesine tam üyelik başvurusunu Ocak 2002 tarihinde yaptı ancak bu ilk başvuru olumsuz sonuçlandı. Bu olumsuz sonuca, denetim mekanizmalarının gerektiğince işlememesi ve Dünya Mirası Listesinde yer alması hedeflenen üstün evrensel statüsünün yeterince ön plana çıkarılmaması neden oldu. Tam üyelik dosyasının yeniden sunulabilmesi ve yukarıda değinilen sorunların çözüme ulaştırılması adına Mardin Valiliği, Mardin Büyükşehir Belediyesi ve Artuklu Belediyesi ile sivil toplum kuruluşları tarafından 2007-2015 yılları arasında dosyadaki eksiklikleri tespit ve tamamlamaya yönelik çalışmalar yürütüldü. Bu çerçevede adaylık dosyasının yeniden takdim edilmesine ilişkin yapılan tüm faaliyetlere bakıldığında, temel vurgunun turizm olduğu ve turizmi geliştirecek çalışmalara odaklanıldığı görülüyor.

Ancak Mardin gibi çok kültürlü yapısının dışında mimari ve tarihi kimliğe sahip bir kent özelinde yalnızca turizm algısı oluşturmak, şehircilik prensipleri ve kentsel koruma anlayışıyla her zaman bağdaşmaz. Bu nedenle Mardin gibi çok kültürel özgünlüğüyle farkındalık yaratan bir kentten yalnızca turizm beklentisi oluşturulması, koruma anlayışındaki bütüncül koruma yaklaşımlarından uzaklaşma tehlikesini barındırıyor. Kültürel mirasın korunması ve Dünya Mirası Listesine dâhil olma beklentisi, bir mekânın sadece mimari, sanatsal ve tarihi değerleri nedeniyle fiziksel olarak değil; kimliği, sosyal ve kültürel değerleri ile birlikte bir bütün olarak korunması anlayışıyla uyuşmalıdır.  

Kentsel sit alanının başvurusunun kabul edilmesi hususunda, sivil toplum kuruluşlarının, merkezi ve yerel yönetimlerin çabaları son derece olumlu. Alanın kendine özgü imkânından faydalanılarak kimliği olan bir mekân yaratılması ve yeni uygulamaların kentin mevcut tarihi dokusu ile uyum ve bütünlük içinde olması, bu olumlu çabaları bir adım öteye taşıyacaktır.

Arkeolojik ve tarihi değerleri, özgün konut dokusu ve yapı malzemesi, sokak, mahalle, çarşıları, teraslı yapılaşma sistemi gibi kent dokusunun yanı sıra, çeşitli dini ve etnik toplulukların oluşturduğu çok kültürlü bir yapısıyla somut olmayan kültürel miras zengini Mardin, küresel ölçekte bir kültür odağı olabilecek niteliktedir. Turizm ve turizme bağlı sektörlerin bu nitelikte bir kentte doğal olarak gelişmesi kaçınılmaz; ancak kültürel korumanın temel hedefinin ne olduğu da unutulmamalı.

Mardin Kültürel Peyzaj Alanı, kentin uluslar üstü kimliğinin ve mekânsal özgünlüğünün korunabilmesi için hak ettiği biçimde UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almalıdır. Bu bağlamda; Mardin’in bir kısmı yok olan, bir kısmı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya ve bir kısmı bugün hâlâ ayakta kalan kültürel değerlerinin yaşatılması, kurumlar arası kalıcı işbirlikleri kurulması ve yerel halkın aktif katılımıyla koordineli biçimde farkındalık yaratılması da, kentin Dünya Miras Listesinin tam üyesi olabilmesi için büyük öneme sahip.