7 Bölge 7 Kentten Akseki’de Bugüne | ÇEKÜL

7 Bölge 7 Kentten Akseki’de Bugüne

Yazan: Recep Esengil - ÇEKÜL Vakfı Antalya Temsilcisi, Mimar

Yerel Kimlik Dergisinin 67. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 4-9)

Sıcak bir eylül günü Nuran Esengil* ile birlikte, kısa süre önce çıkan Türkiye’nin en büyük orman yangını sonrası Akseki’ye doğru gidiyoruz. İlk durağımız düğmeli evleriyle ünlü 100 haneli Kepezbeleni Köyü. Köyde ne yazık ki evlerin 86 tanesi yanmış; tamamı düğmeli ev. Antalya’dan Manavgat’a kadar yangının etkisini çok hissetmiyoruz. Murtiçi’nden batıya doğru yol almaya başladığımızda yangının büyüklüğü ortaya çıkıyor. Vadinin güneyi tamamen yanmış, köye kadar 20 kilometre böyle devam ediyor. Nuran’da bir gülümseme. “Hayırdır, yanan ağaçlara gülmüyorsun sanırım?” dediğimde 20 yıl öncesini anımsadığını söylüyor ve anlatmaya başlıyor: “O yıl yaz okulunu Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık fakülteleriyle yapacaktık. Yelda Hoca (Yelda Uçkan) çocuklara işin cazibesini arttırmak için Akseki’nin başına Antalya’yı eklemiş. Gerçekten de etkili olmuş. Etkinliğin başlayacağı sabah Mimarlar Odasında karşıladığımız öğrencilerimizin sadece Antalya’yı algıladıklarını kıyafetlerinden anladık. Mayolar, şortlar, parmak arası terliklerle cıvıl cıvıldılar. İşte bu sapakta her şey değişti. Önce otobüsün kaptanını uyardılar yanlış yola girdin diye, sonra bizi sorgulanmaya başladılar. Bütün şirinliğimizle çok güzel ve özel bir yere gittiğimizi anlatmaya çalıştık. Hatta Üzümdere’de mayolarını giyebileceklerini söyledik. Murtçi Kanyonunda olağanüstü doğa içinde yenen öğle yemeği ve Sarıhacılar Köyünde ilk defa gördükleri düğmeli evlerden etkilenmiş olmalılar ki sonrasında çok itiraz gelmedi. 30 günlük yaz okulu sürecinde sadece bir fire vermiştik.”

Akseki

Bizler de 1996 yılında Akseki ve İbradı’ya ilk defa gittiğimizde aynı duyguyu yaşamıştık. Batı Toroslarda katran ve kızılçam ormanları, ormanların içinde sırtını Toroslara dayamış orman köyleriyle bölge, doğa koşullarına öncelik tanıyan ve insana dönük değer yargılarını yansıtan bir mimarlık bilgisiyle kurulmuş irili ufaklı yerleşimlerin merkeziydi. Yerleşimlerdeki doğa şartları ve üretim olanaklarının kıtlığı, yöre insanını göç etmeye zorlamış, ancak göç edenler geride bıraktıkları değerlerine sahip çıkmıştı. Yöreye özgü düğmeli evlerin çoğu ayaktaydı. Yerleşimler ise geleneksel özelliklerini korumaktaydı. Soğanlı bitkilerin anavatanı olarak bilinen Batı Toroslarda kardelen ve kestaneye ise sadece bu coğrafyada rastlanmaktaydı. Öyle ki İbradı’daki Arapastığı kestanesi hem boyutları hem de yöre tarihine tanıklığı anlamında tam bir Anıt Ağaç niteliği taşımaktaydı. İbradı (Iradı), Erymna, Kotenna, Unulla, Katranatepesi, Cevizli, Kuyucak-Bağarcık, Delikliören gibi arkeolojik buluntular ve mağaralar da bölgenin değerlerine değer katan öğelerdi.

1996 yılında Antalya Mimarlar Odasının Akseki Yaz Okulları çalışmaları ve 1998 yılında ÇEKÜL Vakfının 7 Bölge 7 Kent Projesi ile farklı bir boyuta evrilmişti. Her bölgeden korunan, kimlikli bir kenti 21. yüzyıla taşımak amacıyla başlatılan projede Akseki, bölgenin tereddütsüz pilot noktası oldu. Aynı yıl Akseki’nin kentsel sit alanı olarak ilan edilmesi de bölgenin geleceğindeki önemli kararlardan biriydi. Bu vesileyle, o dönemde Antalya KTVBK ve Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi ve 2013 yılında aramızdan ayrılan y. mimar Oktay Ekinci’yi saygıyla anmak istiyorum.

Yöresel ve Kültürel Kalkınma

7 Bölge 7 Kent Projesinde her ne kadar pilot kent Akseki olduysa da, çalışmalar başta İbradı olmak üzere diğer belde ve köyleri de içine alarak devam etti. Havza boyutunda ele alınan projelerden farklı olarak “Akseki İbradı Havzası Gelişim Projesi” bölgede kamu-yerel-sivil-özel işbirliğine dayalı yöresel ve kültürel kalkınma modelinin ilk örneğini temsil etmekteydi.

Metin Sözen Caddesi - Fotoğraf: Şakir Yalçın

31 Ekim 2000 tarihinde Akseki Sinemasında başta değerli hocamız Metin Sözen olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Orman Bakanlığı temsilcileri, Akdeniz Üniversitesi Rektörü, Mimarlar Odası Genel Başkanı, Aksekililer Derneği Başkanı, İbradı Güç Birliği Başkanının katıldığı törenle projenin protokolü imzalandı. Protokol ile “Doğal ve kültürel mirasın ulusal ve uluslararası düzeyde korunması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara sağlıklı koşullarda aktarılması, yöre insanlarının bu değerlerin varlığından oluşan katma değerlerden yararlandırılmasının sağlaması için havza temelinde ortak, bütünleşmiş çalışmaların yapılması” amaçlandı. Protokol sonrası, kuruluşu 800 yıl öncesine dayanan, Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan göç yolu üzerindeki Sarıhacılar Köyü örnek köy olarak ele alındı. Dokumacılık, hayvancılık, el sanatlarıyla geçinen Sarıhacılar, 20. yüzyılın değişen ekonomik şartlarına dayanamayarak tamamı taş ve ahşaptan oluşan düğmeli evlerini terk etmiş, başka yerlere göç etmişti.

İlkler genelde kuşkuyla karşılanır. Bizde de öyle oldu. ÇEKÜL ve Mimarlar Odasının yerel uzman gönüllerinin çoğunlukta olduğu çalışma ekipleri, 60 haneli Sarıhacılar Köyünün tamamının rölöveleri kısa sürede tamamlandı, Akseki merkez, İbradı ve Ormana’da tespitler bitirildi. Bu belgeler Antalya Bölge Koruma Kurulunun, köyü sit alan ilan etme aşamasında önemli altlık oluşturdu. Ancak uygulamaya yönelik yerel yönetimlerden ve kamudan hiç ses çıkmadı. Zaman zaman gönüllü uzmanların da morallerinin bozulduğu, Metin Hoca’nın bitmez tükenmez sinerjisiyle ayakta kalan süreç, Tarihi Kentler Birliğinin ete kemiğe büründüğü, proje desteklerinin gündeme geldiği ve Antalya’da düzenlenmeye başlayan YAPEX Restorasyon Fuarına kadar sürdü.

Ayşenaz Konağı, Sarıhacılar Mahallesi - Fotoğraf: Recep Esengil

Önce yerel yönetimlerden sokak sağlıklaştırma talepleri geldi, daha sonra yerel müze çalışmaları başladı. Aksekili ve İbradılı iş insanları ise kısa süre sonra ellerini taşın altına sokmaya başladılar. Ömer Duruk’un Belenalan Köyünde aldığı iki evi restore ederek turizme açması, önemli bir adım oldu. 7 Bölge 7 Kent Projesine başından beri destek veren Sarıhacılar Köyünden Fatma Genç’in köydeki evini aslına uygun onarması da yöre insanını cesaretlendirdi.

Asıl değişim ise İbradı - Ormana Beldesinde Özgüven Vakfının yatırım yapmasıyla başladı. Ormanalı olan ancak İstanbul’da yaşayan Özgüven ailesinin kurduğu vakfın bir butik otel ve restoranla başlattığı çabalar, bugün oğulları Tolga ile çok farklı noktalara geldi. Tolga, Ormana’da sadece işletmecilik yapmamaktadır. Yörenin kültür turizmi ile kalkınacağına inanmış ve bu inancını tüm yöre halkıyla paylaşmaktadır. Alışılagelmiş şekilde sözle değil, yaptığı işlerle… 10 yıl önce başlayan çalışmalarla yörede tek tük rastladığımız kültür turizmi yapan insan sayısı bugün 40 bini geçti. Yapılan sokak düzenlemeleri, belediye ve kaymakamlığın desteği ile Ormana Yaşlılar Konağı, İpek Dokumacılığı Atölyesi önemli örnekler arasında yer alıyor.

Sarıhacılar Köy Konağı

7 Bölge 7 Kent Projesinin gözbebeği Sarıhacılar Köyünde bizi onarımı tamamlanmış Köy Konağı karşılar. Sarıhacılar Camisi hemen yanı başında. Yöreye özgü yapı sistemiyle inşa edilmiş, tavan ve kadın mahfili kündekâri ahşap oymacılığın en güzel örneklerini görebileceğimiz caminin onarımı tamamlanmak üzere. Camide bulunan, Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat’ın hediye ettiği sancak ve halılar onarımın bitmesini Manavgat Müzesinde bekliyorlar. Mustafa Kavasoğlu tarafından onarılan Ayşenaz Konağı ise hem butik otel hem de restoran olarak hizmet veriyor. Yine Kavasoğlu’nun aynı yerde açtığı Folklor Müzesi, bölge kültürüne yapılmış önemli bir yatırım.

Akseki’de Müftü Evi olarak bilinen konak, mülkiyet sorunları çözüldükten sonra belediye tarafından alınmış ve etnografya müzesine dönüştürülmüş. Akseki’nin önemli kimliklerinden tarih, doğa ve kültür aşığı kaymakam vekili Mehmet Soylu’nun emekli olduktan sonra müzenin başına geçmesi en isabetli kararlardan biri oldu. Belediye tarafından düzenlemesi yapılan Medrese Sokakta bulunan Osman Yüksel Serdengeçti Evi de yine belediye tarafından Edebiyat Müzesine dönüştürülüyor.

ÇEKÜL ve Akdeniz Üniversitesinin düzenlediği yaz okulundan, 2007

Kepezbeleni Köyünden hüzünle ayrılıyoruz. Sivil mimarlık mirasının önemli bir parçası yok olmuş. Biz hep düğmeli evlerin özellikle depreme dayanıklı olduğunu anlatıyoruz. Evet, bu doğru ama başka afetlere de bu kadar dayanıklı mı? Geçmişte yaşanmış örneğine rağmen unuttuk ahşap strüktürlü yapının yangına dayanamayacağını. 1933 yılının 29 Ekim gecesi Akseki’nin beldesi Cevizli’de düzenlenen Cumhuriyetin 10. yıl kutlamalarında köyün tamamı yanmıştı. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1000 TL ile desteklediği ve 2 yıl içinde tamamını aslına uygun yaptırdığını hatırlamalıydık. Bundan sonra ilk işimiz orman içinde ve yakınında bulunan geleneksel yapıları nasıl koruyacağınızı tartışmak olmalı.

 

* Akdeniz Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Mimar Nuran Esengil 7 Bölge 7 Kent Projesinin Akseki – İbradı Havzasında gerçekleşen yaz okullarında 1996-2002 tarihleri arasında koordinatörlük görevi üstlendi.