Göbeklitepe’nin Neolitik Dönemdeki Yeri | ÇEKÜL

Göbeklitepe’nin Neolitik Dönemdeki Yeri

14.06.2019

ÇEKÜL Vakfının Beyoğlu’ndaki tarihi binası, “Kültürel Mirasımızı Öğreniyoruz, Bağış Yapın Çocuklar da Öğrensin!” üst başlığıyla 11 Haziran Salı günü düzenlenen “Neolitik Dönem ve Göbeklitepe’nin Yeri” konulu söyleşi için Göbeklitepe Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul’u ağırladı. ÇEKÜL Bilgi Ağacının doğal ve kültürel miras eğitimlerinden daha fazla sayıda öğrencinin faydalanabilmesi için bağış destekleriyle gerçekleştirilen söyleşi, büyük ilgi gördü.

UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan, tarih öncesi döneme ait bir arkeolojik alan olan ve çalışmalarına 1995 yılında, Klaus Schmidt başkanlığında başlanan Göbeklitepe’nin ilk dönem Neolitik toplulukları için bir toplanma ya da tören merkezi olduğu düşünülüyor. Prof. Dr. Necmi Karul, Göbeklitepe Yılı ilan edilen 2019’daki bu ilk ÇEKÜL Evi Göbeklitepe söyleşisinde, bu önemli miras alanına ilişkin bilgileri ÇEKÜL Evi Etkinlikleri kapsamında düzenlenen buluşmada katılımcılarla paylaştı. Neolitik Dönemin başlangıcına tarihlenen ve kalıntılarıyla günümüzde epey tartışma konusu olan Göbeklitepe, Germuş Dağlarının en yüksek kısmında, denizden 780 metre yükseklikteki geniş bir platoda yer alıyor. 12 bin yıllık tarihe işaret eden Göbeklitepe, hem dünya hem de Türkiye arkeoloji ve kültür dünyasının gündeminde öncelikli bir konumda bulunuyor. Prof. Dr. Necmi Karul, Göbeklitepe’nin yoğun bir gündem yaratmasının, antik alanın kazısının yapılıp buluntularının açığa çıkarılmasıyla ilişkili olabileceğini belirtti: “Daha erken tarihli alanlar da dâhil olmak üzere, Göbeklitepe gibi pek çok arkeolojik alan olduğunu biliyoruz. Özellikle Harran Ovası ve Dicle – Fırat Havzası etrafında tespit edilmiş alanlar var. Nevali Çori, Hallan Çemi, Gusir Höyük ve Çayönü bunlar arasında sayılabilir.”

Prof. Karul, Göbeklitepe’de dikkat çeken unsurları da aktardı:

“Göbeklitepe’de tespit edilen yüzlerce yuvarlak planlı alanlardan ikisinde yapılan kazılar, buluntularıyla dikkat çekicidir. Standart olarak yuvarlak planlı olarak ve çukura inşa edilmiş yapıların etrafını çevreleyen 12 adet T biçimli sütun çevrelemekte ve ortada 2 adet sütun karşılıklı durmaktadır. 12 sayısıyla ilgili olarak astroloji ve inanç bağlantılı pek çok yorum yapılmakla birlikte, elde edilen veriler ışığında hareket etmek, arkeoloji bilimi için olmazsa olmazdır. Bu yapıların özel yapılar oldukları, tartışmasız doğrudur. Ancak tapınak ya da benzeri ifadeler kullanmak için verilerimiz henüz yetersiz. Yuvarlak planlı mekânlar, insanların biraraya geldikleri toplanma alanlarıdır. Fakat bu alanlarda ne tür ritüeller yapıldığı, yoruma açıktır. Öte yandan, Göbeklitepe’deki T biçimli sütunların üzerinde bulunan betimlemeler, sanatsal açıdan pek çok bilgi vermektedir. Yaban domuzu, tilki, sığır, akrep, turna gibi hayvan betimlemeleri, sembolizme işaret eder. Belki her hayvan bir klanı işaret etmekteydi. Vahşi hayvanların saldırır pozisyonda betimlenmeleri de belki apotropeik (korkutucu/koruyucu) bir özellik taşımaktaydı. Cinsiyeti saptanabilen figürlerin önemli bir kısmının erkek olduğu, kadın tasvirinin çok az bulunduğu da bir diğer bulgu.”

 

Prof. Dr. Necmi Karul, boyları 1,5 metre ile 5 metre arasında değişen sütunların alana nasıl taşındığına ilişkin soru işaretleri olduğunu hatırlatarak, “uzaylılar efsanesi”ne gerek olmadığını belirtti: “Bu sorunun yanıtı, çok yakındaki taş ocağında yatıyor. Göbeklitepe’nin yakınındaki taş ocaklarından kesilip biçilerek alana taşınan sütunlar, doğaüstü güçlerin değil, organize bir iş gücünün sonucudur.”

Gündemdeki bir diğer soru da, alanda toplanan insanların nerede yaşadıklarına ilişkin. Bu sorunun yanıtının bölgede devam edecek kazılarda yattığını belirten Karul, höyüklerin ortaya çıkmamış olmasının yerleşik hayat yoktu ifadesini doğrulayamayacağını söyledi.

Son olarak, Göbeklitepe’nin bulunduğu topoğrafya, iklim ve çevresel faktörlerle ortaya çıkan mimari, sanat ve inanç özelliklerinin günümüzde yine aynı bölgenin mimari, sanat ve inanç sistemiyle karşılaştırılmasının yanlış olmayacağını aktardı.

ÇEKÜL Evi, kültür mirası etkinliklerine ve Göbeklitepe söyleşilerine eylül ayıyla birlikte devam edecek. Etkinliklerle ilgili programımızı ÇEKÜL Vakfının sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.