"Anadolu'yu Zedelemeye Hakkımız Yok" | ÇEKÜL

"Anadolu'yu Zedelemeye Hakkımız Yok"

27.12.2018

Sonsuz Şükran Köyü Derneği, geçtiğimiz yıl kültür ve sanat alanında yetkin bir kişiye Anadolu’dan Büyük Şükran Ödülü vermeye başladı; ilk ödül Cahit Berkay’ın olmuştu. Sonsuz Şükran Köyü 2018 Anadolu’dan Büyük Şükran Ödülü ise ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’e verildi. 22 Aralık Cumartesi akşamı Sarıyer Belediyesi Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi BKSM’de düzenlenen geceye pek çok sanatçı, akademisyen ve ÇEKÜL gönüllüsü katıldı.

 

Elif Dağdeviren’in sunuculuğunu üstlendiği gece Şükran Köyü ve Metin Sözen için hazırlanan filmlerle başladı. Ardından sahneye davet edilen çok sayıda sanatçı ve akademisyen Metin Sözen hakkında söz alarak iyi dileklerini iletti. Şükran Köyü kurucusu Mehmet Taşdiken de köye destek olan herkese teşekkürlerini iletti; Metin Sözen’le tanışma ve yıllar süren desteklerini anlattı. Ev sahibi Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de konuklara seslenerek, ÇEKÜL Yayınlarından çıkan MİRAS kitabından alıntılar yaptı; Metin Sözen ve ÇEKÜL Vakfının verdiği koruma mücadelesine dikkat çekti. 

  

    Elif Dağdeviren                                             Mehmet Taşdiken                                          Şükrü Genç

Sahnedeki kısa konuşmaların ardından, geceye özel tasarlanan ödül, Sözen’e takdim edildi. Gazeteci-yazar Taha Akyol, fotoğraf sanatçısı Ersin Alok, Prof. Dr. Nurhan Atasoy, belgesel yapımcısı- yönetmen Fatih Aslan, arkeolog Nezih Başgelen, 1. Anadolu’dan Şükran Ödülünü alan Cahit Berkay, öğretmen Ahmet Candar, Gaziantep Belediyesi eski başkanı Dr. Asım Güzelbey, yönetmen Biket İlhan, kerpiç yapılar uzmanı Prof. Bilge Işık, ressam Günseli Kato, Prof. Nilüfer Narlı, müzik yapımcısı İzzet Öz, iş insanı Kemal Şahin, emekli büyükelçi Namık Tan, yönetmen Atalay Taşdiken, Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Savaş Ülger, yazar Ahmet Ümit, Kültür Bakanlığı eski müsteşarı Dr. N. Fikret Üçcan, müzisyen Erhan Güleryüz, Köy Enstitülerinin ilk mezunlarından köyün başöğretmeni 96 yaşındaki Ahmet Özkan konuşmalarıyla gecenin önemine değindi.

Prof. Nurhan Atasoy   

    Prof. Dr. Nurhan Atasoy                                       Dr. Asım Güzelbey                                             Ahmet Ümit   

Gece, Prof. Dr. Metin Sözen’in konuşması ve Almanya’dan Şansölye ödüllü şarkıcı Hasan Yükselir konseri ile sona erdi.

Metin Sözen’in konuşması:

“Türkiye’nin anayasası kültürdür”

Bu gece, salonda farklı kuşaklardan pek çok insan var. O nedenle bu ülkede hâlâ bir şey yapılabilir olduğuna inancım artmaya başladı. Çünkü sıkıntı nerede biliyor musunuz? Kuşaklar arası bağın geçmişteki kadar sağlam olmayışında. Türk toplumu, iki adım geriye çekilerek biraz daha düşünmek zorundadır. Türk toplumu, bulunduğu büyüklüğün sınırlarını yeniden ölçmek zorundadır. Türk toplumu, öncelikli bir toplum olmanın getirdiği onuru, bilinci ve aklı önde tutan bir geleceği kurgulamak zorundadır. Bu bakımdan, bu toplantı sadece bir köy, sadece bir insan için değil beraberliğe, aktarıma önem veren, farklı başlıklarda çalışan insanların burada bulunması için önemli. Çünkü biliyorum ki bu ülke, aklın sınırlarını zorlayanlarla, geleceği kuramayacağını da biliyor. Çünkü bu ülkede dünyanın düşünürleri yetişmiştir, dünya felsefe tarihinin büyük başlıklarının içini dolduran insanlar vardır. Bu topraklar kuşaklar boyu sıkıntılar çekmiş, başını kaldırmış ulusların bu toprakları alma ihtirasını yaşamış, yanlış-doğru tüm sonuçlarıyla bize akıp gelen birikimler barındırıyor. Tüm bunları artık ciddiye almamız gerekmektedir. Ben biliyorum ki, Türkiye’nin anayasası kültürdür! Kültürle başlayan bir anayasa yapmak istiyoruz iradesinin artık zamanı gelmiştir. Çünkü Türkiye’de bilinçli insanların sayısı sınırlı olabilir ama yığının önündeki bilinç, o büyük, yalnız bırakılmış, düşünce ortamlarından yoksun bırakılmışların yarınlarını aydınlık kılabilir. Her şey sayısal değildir, yığınsal değildir.

 

“Dik durmak zorundayız”

Bilinçli ve kimlikli olmak, bastığın yerin senin olduğunun işaretidir. Şunu iyi bilmek gerekiyor ki, öne çıkarak veya birtakım birikimli insanların varlık yarattıklarının üzerine oturarak yarınlar kurulamaz. Gelecek kuşaklardan sorumlu olduğumu, yarınları onlara nasıl taşıyacağımı düşünerek uykusuz kalıyorum. Bizim kuşaklar ne olur uykusuz kalınız! Geleceğin çocuklarının ortalıkta kalmaması için uykusuz kalınız! Yaş önemli değil. Yalnız şunu bilin ki, sıktığınız eli sıktığınız zaman acıtınız. Çok kültürlü, çok katmanlı, gelecek yaratmış bir toplumun toprakları üzerinde yaşıyorum ve elinizi tüm bunların bilincinde sıkıyorum diyebiliniz. Dik durmak zorundasınız. Sınırlarımızda sağlık sorunları olabilir, sınırlarımızda karışıklıklar olabilir, dünya 80 tane oyunu etrafımızda dolandırabilir. Ama biz, bir gün bittiğini zannettiğimiz bir toplumdan yeni bir toplum yaratmış bir ulusun çocuklarıyız.

Kirlenmeyen bir toplum istiyorum. Küçük şeylere tenezzül eden toplum bireylerinin Türkiye için bir gelecek yaratmayacağına da inanıyorum.

“Anadolu’nun sesini dinlememiz gerekiyor”

ÇEKÜL Vakfı “Köyler Yaşamalıdır!” derken şunu diyor: 50 yıl önce Safranbolu’da başladığımız zaman ilk Yörük Köyünü ayağa kaldırdık, sonra Safranbolu’ya döndük; “bak köy ayağa kalkıyor, sen neredesin?” dedik. Şunu iyi bilin ki kırsal kesimden koptuğun zaman toprağından kopmaktasın, belleğinden kopmaktasın, inançlarını zedelemektesin. Kırsal yaşamın verimliliğinin iyice yok olduğu bir dönemde aç kalacağız! Başka ülkelerden beslenen bir devlet olmaktan çıkmalıyız. “Anadolu toprağıyım. Bu toprağın zenginliğinden asırlardır faydalandınız. Fakat şimdi sizin elinizde yok olmak istemiyorum” diyen Anadolu’yu dinlememiz gerekiyor. O açıdan ne olur, her sabah kalktığınızda “ülkeme ne yaptım?” sorusunu sorunuz. Benim günlük yaşamımın ötesinde, çocuklarımın geleceği ne olacak diye sorunuz. Bir dünyalı olarak sorumluluklarınızı sorunuz. O zaman karşımıza koca bir kimlik çıkacaktır, bizim de onu şimdi zedelemeye hakkımız yoktur.

Saygılar sunuyorum.