12 Bin Yıllık Miras, Tarihi Kentleri Ağırladı | ÇEKÜL

12 Bin Yıllık Miras, Tarihi Kentleri Ağırladı

25.09.2018

Tarihi Kentler Birliği yılın ikinci buluşmasını “Uygarlık Tarihinin Aydınlanması Yolunda” başlığıyla 21-23 Eylül tarihleri arasında Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde düzenledi. Tarihi kentleri geniş bir katılımla biraraya getiren Buluşmanın açılışı, 21 Eylül Cuma günü Nevali Otelde yapıldı. Tarihi Kentler Birliği ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’in açılış konuşmalarını Encümen Toplantısı izledi.

   

Buluşma, ikinci gününe, Nevali Oteli Konferans Salonunda Nihat Çiftçi’nin divan başkanlığında yapılan Tarihi Kentler Birliği Olağan Meclis Toplantısı ile başladı. Meclis Toplantısının ardından Nihat Çiftçi “Kültürel Mirasın Korunmasında ve Gelişmesinde Şanlıurfa Örneği” başlıklı sunumunu yaptı. Prof. Dr. Metin Sözen’in değerlendirmesini Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Sezer Cihan’ın “Tarihi Kentler Birliği 2019 Hedefleri” başlıklı sunumu takip etti. Belediye başkanlarını ve konukları Tarihi Kentler Birliğinin 2018 faaliyetleri ve 2019 hedefleri hakkında bilgilendiren Sezer Cihan, TKB etkinliklerinin tarihi kentlere doğrudan ve olumlu etkilerine vurgu yaptı. Etkinlik, ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Emekli Genel Müdür Yalçın Kurt’a teşekkür plaketi verilmesiyle son buldu.

 

Kent inceleme gezisi ile tarihe tanıklık

Şanlıurfa Buluşması, kapsamlı bir kent inceleme gezisine sahne oldu. Göbeklitepe arkeolojik alanı, gezinin kuşkusuz en önemli duraklarından biriydi. Bahreyn’de yapılan UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısında UNESCO Dünya Mirası Listesine alındığı duyurulan, tarih öncesi döneme ait bir arkeolojik alan olan Göbeklitepe, dünya tarihinde kabul görmüş teorileri ters yüz etme kapasitesine sahip; yaklaşık 12 bin yaşında bir kültür mirasına işaret ediyor. Çatı örtüsü bu yılın başında tamamlanarak ziyarete açılan Göbeklitepedeki arkeolojik çalışmalara 1995 yılında başlandı. İlk dönem Neolitik toplulukları için önemli bir toplanma ya da tören merkezi olduğu düşünülen Göbeklitepedeki yapılar, yiyeceğe erişim, sosyal hiyerarşi, işbölümü gibi pek çok konuda yeni soruların sorulmasına yol açtı. 20 merkezin tespit edilip 6’sının gün yüzüne çıkarıldığı Göbeklitepe kazı alanını gezen ÇEKÜL Vakfı ve TKB heyeti çalışmalar hakkında bilgi aldı; Ziyaretçi Merkezindeki sergi alanını dolaştı.

Bugün kendine arkeoloji literatüründe önemli bir yer bulan Göbeklitepe, açılışı 2015 yılında yapılan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde de önemli bir yer tutuyor. Şanlıurfa’nın arkeolojik önemini ortaya çıkaran müzenin koleksiyonunda kazıda çıkarılan objeler ve Göbeklitepenin reprodüksiyonu yer alıyor. Bu reprodüksiyon ile ziyaretçiler sahada gördükleri yapıların anıtsal niteliğini deneyimleyebiliyor. Güneyine Balıklıgöl’ü alan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesinde 65 bin eser bulunuyor. Bu eserlerin 5 bini sergileniyor. Sergilenmeyen eserlerin dönüşümlü olarak sanatseverlerin karşısına çıkarıldığı müzeye ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor.

Paleolitik Döneme ait yüzey buluntuları ve canlandırmalar, Neolitik Döneme tarihlenen ve insan boyutlarında yapılmış dünyanın en eski heykeli olan “Balıklıgöl Adamı”, Nevali Çori Tapınağı, Kalkolitik, Tunç, Demir, Hellenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlerine ait eserlerin sergilendiği müze ile Haleplibahçe Mozaik Müzesi bir rekreasyon alanıyla birbirine bağlanıyor. Amazon kadınlarının dünyada ilk olarak mozaiğe resmedilmiş hali, Haleplibahçe Mozaik Müzesinde sergileniyor. 2007-2009 yılları arasında sürdürülen kurtarma kazılarıyla saray, hamam ve geometrik villanın ortaya çıkarıldığı alan çevrelenerek, müze haline getirilmiş.

ÇEKÜL ve TKB heyeti kent inceleme gezisini Kızılkoyun Nekropolü, Balıklıgöl ve Hanlar Bölgesi ile damlarında Şanlıurfa’nın sembollerinden olan biberin kurutulduğu evlerinin bulunduğu tarihi Urfa sokaklarının keşfiyle noktaladı.

 

Kültürel Mirasın Korunmasın ve Gelişmesinde Şanlıurfa Örneği

 

Nihat Çiftçi TKB ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı  Şanlıurfa büyük bir coğrafya; burayı geçmişte olduğu gibi günümüzde de değerli yapan özellikleri var. Şanlıurfa, Yukarı Mezopotamya’daki Bereketli Hilal bölgesinde yer alır. Kültürel ve tarihsel zenginliği bu bereketli topraklardan ve su şehri olmasından gelir. 1995 yılında keşfedilen ve 12 bin yıllık bir tarihi olan Göbeklitepe Temmuz ayında UNESCO Dünya Mirası Listesine kabul edildi. Arkeologlar tarihin seyrini değiştirecek bilgilere ulaşılıyor. Şanlıurfa, “peygamberler şehri” olarak bilinir. En önemli peygamberlerden Şuayip Peygamberin yaşadığına inanılan alanda, kazı çalışmaları devam ediyor. Çeşitli mimari yapılara ulaşılmaya başlandı. İnanışa göre, Musa Peygamber de bu bölgeye geliyor ve Şuayip Peygamber ile tanışıyor, burada misafir oluyor. Eyüp Peygamberin kabri ise Viranşehir’e bağlı Eyyüp Nebi köyünde. Buradaki türbelerin restorasyon ve çevre düzenlemesini bitirdik. Balıklıgöl, kutsal alanlarımızdan bir diğeri. Alt yapı çalışmalarını bir yılda tamamladık. Harran, kalesi ve kümbet evleriyle, bilim tarihiyle önemli merkezlerimizden bir diğeri. Prof. Dr. Mehmet Önal ve ekibi üç yıldır bu bölgede kazı çalışmalarını sürdürüyor. Alanda İslami Döneme ilişkin önemli bulgulara rastlandı. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan kentimizde, kaya mezarları da bulunuyor. Edessa Nekropolü olarak bilinen bu alanda Kültür ve Turizm Bakanlığı temizlik çalışmaları yaptı. Alandaki çalışma devam ediyor. Bugüne dek 75 kaya mezarı ortaya çıkarıldı. Benzer çalışmalar Kızılkoyun Nekropolünde de devam ediyor. 389 gecekondunun yıkılmasıyla ortaya çıkarılan kaya mezarları Roma Dönemine ait. Roma Nekropolü içinde bulunan kaya mezarlarındaki fresk ve taban mozaiklerinin konservasyonu yapıldı ve alan turizme açıldı. Tarihi medeniyetlerin bıraktığı izleri anlayabilmek için İpek Yolundan söz etmek gerekir. İpek Yolu, Baharat Yolu ve Hicaz Yolunun kesişme noktasında bulunan Şanlıurfa’da farklı medeniyetlerin izleri, eserleri bulunuyor. Karakoyunlu Deresi üstündeki Justinyen Su Kemeri, Millet Köprüsü; tarihi çarşılar ve hanlar bu tarihi kesişmenin ürünleri. Çarşılarımızın üst örtülerini yaptık; hanların restorasyonlarını gündemimize alıp, çalışmaya başladık. Hedefimizde her yıl bir hanın restorasyonu var. Gümrük Han, Millet Han ve Barutçu Hanı inceleme gezimizde ziyaret edeceğiz. Cephe düzenlemeleri, sokak sağlıklaştırmalarına özellikle önem veriyoruz çünkü Şanlıurfa bir sokak kenti. Sokaklarında yürüdüğünde kendinizi bir masal atmosferi içinde hissedersiniz. Her yıl 6 sokakta çalışmayı programımıza aldık. Ve son olarak, somut miras kadar, somut olmayan mirasımız da önemli. Sıra Geceleri, folkloru, yemek kültürü bu kenti canlı kılıyor, yaşatıyor.

Değerlendirme

Prof. Dr. Metin Sözen ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Biz bu Birliği oluştururken, 2000 yılında, doğruyu bulmak ve yanlışlarımızı yerinde görmek için Anadolu Buluşmalarını başlattık. Belediye reislerinin kendi ülkesinin her köşesini görmesini, farklılıklarını izlemesini sağlamaya çalıştık. Türkiye coğrafyasına bu yüzden bütün olarak baktık. Türkiye’nin tamamını kavramayı, bir bölgeyi diğerinden önde görmemeyi,, eşitlik ilkesini üye arkadaşlarımıza hep hatırlattık. O dönemde alanda çalışmış ne kadar bilim insanı ve uzman varsa bizimle beraber Türkiye’yi dolaştı, bilgilerini aktardı. Ve şu sonuçlar çıktı: İlk 5 yılda, deneyimli hocalarımızın Anadolu Buluşmalarına gelerek paylaştığı bilgiler, yaptığı sohbetler ve bunun sonucunda başlayan koruma bilinciyle artan restorasyon çalışmaları,  bir süre sonra belediye başkanlarımızın büyük bir rahatlıkla kendi yaptıklarını anlatmaya başlamasına imkan verdi. Bugün bir belde belediyemize, bir ilçe belediyemize, bir büyükşehir belediyemize, oradaki temsilcilerimize gidin bakın, kentine gidin, en iyi anlatan yine kendisidir. Bir insan ürettiklerini anlatırsa başka, başkasının yaptığını dolaylı anlatırsa başkadır. Kentini anlatabilmesi için önce yaşadığı coğrafyayı iyi bilmesi gerekir. İşte o zaman gerçek bir hemşerilik duygusu ve gücüyle, daha sıcak, daha içten, daha kavranabilir kendini ifade edebilir. Türkiye’de bazen uzun zamanda küçük işler yapılır, bazen de diri güçler tarafından kısa zamanda büyük işler yapılır. TKB toplantılarında bunun örneklerini göstermeye çalışıyoruz. Şanlıurfa Buluşmasının farklı bir önemi var. Bugüne kadar belediye başkanlarımız süreklilik kavramını doğru götürdü. Kimisi az ürün verdi, kimisi fazla. Ama kimse Urfa kültürüne dikkatsiz davranmadı. Kaybolmasına neden olacak noktaların önüne çıktı, direndi. Yani süreklilik hem yaşam biçiminde hem adap erkân biçiminde devam etti. İnsanlar varlıklarını kentlerine adadıklarında, işte o zaman o kentin sahibi olurlar. Sana verilen yetkiyi yerinde, doğru kullandığında, kentin için çalıştığında kent vardır. Buna kentlilik bilinci derler. Yukarı Mezopotamya, dünya kültürünün çıkış noktasıdır. Yaşam kültürünün doğduğu yerdir. Biz küçük bir ulusun çocukları değiliz. Mirasımız büyük; bu büyüklüğün altında kaldık, yanlış yaptık, yıktık. Ama şimdi TKB’nin etrafında yeni bir anlayış hâkim olmaya başladı. Hemşerilik duygusunun geliştirildiği bir anlayış bu. Çünkü hemşerilik duygusunu geliştirmezsen yurttaş olamazsın, dünyalı olamazsın. Sizler kentlerinin ellerini sıkmış belediye başkanlarısınız. O eli sevgiyle sıktığınızda, çirkin görüntüleri yok etmeye kararlı olduğunuzda, görünüz ki siz birinin ayağına gitmeyeceksiniz, onlar sizin ayağınıza gelecek. O açıdan bu savaşları geçeceğiz, bu sıkıntıları geçeceğiz ama üzerimizdeki duman kalktığında sokaklar temizse, çarşısında bereket varsa ve kentin görünen yüzü tüm inceliklerine kadar sergilenebiliyorsa, işte o zaman bize verilen sorumluluğu yerine getirmiş oluruz.