İçme Suyu Havzaları Tebliğinde Kritik Değişiklik! | ÇEKÜL

İçme Suyu Havzaları Tebliğinde Kritik Değişiklik!

09.04.2024

6 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazetede “İçme - Kullanma Suyu Havzası Koruma Planı Hazırlanmasına Dair Usul ve Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2024/9)” yayımlandı.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan değişiklik ile içme suyu havzalarının çevresi bakanlık tarafından hazırlanacak raporla imar ve madencilik faaliyetlerine açılabilecek.

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik bu kritik düzenlemeyi detaylarıyla yorumladı:

Halen yürürlükte olan 20/2/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İçme - Kullanma Suyu Havzası Koruma Planı Hazırlanmasına Dair Usul ve Esaslar Tebliğinin 4. ve 11. Maddesinde şu değişiklikler yapılmıştır:

 

Değişiklik Maddesi

20/2/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İçme - Kullanma Suyu Havzası Koruma Planı Hazırlanmasına Dair Usul ve Esaslar Tebliğ

(Mevcut hali)

6 Nisan 2024 Cumartesi günü yayımlanan 32512 sayılı Resmi Gazetede yer alan İçme - Kullanma Suyu Havzası Koruma Planı Hazırlanmasına Dair Usul ve Esaslar Tebliğindeki değişiklik

(Yeni hali)

4.Madde 1.Fıkra

--

n) Bilimsel rapor: Havzada su kaynaklarının miktar ve kalite olarak korunması ve iyileştirilmesi için mevcut ve ilave verilerin analiz ve değerlendirilmesiyle ortaya konulan senaryo, tedbirler ile uzman görüşünü ve Ek-1’deki asgari hususları içeren akademik raporu

11.Madde 2.Fıkra

(2) İçme-kullanma suyu havzası koruma planlarının değişikliği, bu Tebliğde belirtilen koruma planlarının hazırlık ve onaylanması ile ilgili usul ve esaslara tabidir.

(2) İçme-kullanma suyu havzası koruma planlarının değişikliği, üçüncü fıkradaki haller dışında bu Tebliğde belirtilen koruma planlarının hazırlık ve onaylanması ile ilgili usul ve esaslara tabidir.

11.Madde

--

(3) Doğal afetler, salgın hastalık gibi halk sağlığını tehdit eden durumlar, meteorolojik, tarımsal, hidrolojik kuraklık ile ekosistemin korunmasına ilişkin olarak acilen tedbir alınması gereken hallerde, Yönetmeliğe aykırı olmayacak şekilde mevcut koruma planlarında ihtiyaç duyulan değişikliklere yönelik Bakanlıkça bilimsel rapor hazırlanır/hazırlatılır. Bakanlık revize edilen koruma planına ilişkin ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alır. Havza koruma planı değişikliği, Bakan onayının ardından havzada yer alan illerdeki yerel bir gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer.

Değerlendirme:Doğal afetler, salgın hastalık gibi halk sağlığını tehdit eden durumlar, meteorolojik, tarımsal, hidrolojik kuraklık ile ekosistemin korunmasına ilişkin olarak acilen tedbir alınması gereken hallerde, Yönetmeliğe aykırı olmayacak şekilde mevcut koruma planlarında ihtiyaç duyulan değişikliklere yönelik Bakanlıkça bilimsel rapor hazırlanır/hazırlatılır.” Şeklinde eklenen madde (Madde 11) ile mevcut yönetmelikteki koruma planları işlevsiz bırakılmıştır.

Burada belirtilen;

  • Neden su havzalarının korunmasında değişikliğe gidilecektir?

  • Su havzalarında ihtiyaç var diyerek yapılaşmaya mı gidilecektir? 

  • Ekosistemin korunmasına ilişkin alınması gereken acil tedbirler nelerdir?

  • Doğal afetler, salgın hastalık gibi olaylarla su havzalarının korunmasında nasıl bir değişiklik olacaktır?

  • Mevcut yönetmelikteki eksiklik nedir ki acilen tedbir alınma yoluna gidilmektedir?

  • Mevcut yönetmelikteki hazırlık ve koruma tedbirleri oldukça detaylı iken yeni tebliğde Bakanlıkça hazırlattırılan “temel bazı havza bilgilerini içeren bir bilimsel rapor” yeterli olacaktır. Örneğin bu rapordaki asgari olması gereken (Ek-1’de belirtilen asgari bilgiler içerisinde) neden “paydaş katılımı” bulunmamaktadır?

Söz konusu değişiklik, belirsiz ifadelerden oluşmakta ve acil durumlar gerekçe gösterilerek, sadece Bakanlıkça hazırlattırılacak bilimsel (!) bir raporla planlarda kolaylıkla değişikliğe gitme yolunu açacaktır.

O nedenle, bu değişiklik geri çekilmelidir!

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün (https://dsi.gov.tr/Sayfa/Detay/754) “Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1 652 m3, 2009 yılında 1 544 m3, 2020 yılında ise 1 346 m3 olmuştur. Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeline bakıldığında, su baskısı yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu nedenle suyun tasarruflu ve optimum bir şekilde kullanılması önem arz etmekte ve depolamalı tesisler yapılması suretiyle su kaynakları potansiyelinin değerlendirilerek çok maksatlı bir şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir.”

Şeklinde yaptığı açıklamaya göre su baskısı yaşayan bir ülkeyiz. O nedenle, su havzaları mutlak korunmalı ve bu tür ucu açık ve karmaşık ifadelerle yapılan değişikliklerle su havzaları yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya getirilmemelidir.

İstanbul'un en önemli su havzalarından biri olan Küçükçekmece Gölü, yapılaşma ve kirlilik nedeniyle bu özelliğini kaybetmiştir. Başka Küçükçekmeceler olmasın!