Panaztepe Kazıları | ÇEKÜL

Panaztepe Kazıları

Yazan: Dr. Ümit Çayır - Panaztepe Kazı Başkanı - Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi

Yerel Kimlik Dergisinin 69. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 20-25)
 

İzmir ve çevresi, Neolitik Dönemden itibaren tüm tarihsel süreç boyunca önemini korumuş bir bölgedir. Kazı çalışmalarından elde edilen veriler, bölgenin bir taraftan Ege Denizi aracılığıyla Ege kültürleriyle; diğer taraftan vadi geçitleri aracılığıyla Anadolu’nun içleriyle iletişim halinde olduğunu göstermektedir. Dönemler boyunca farklı seviyelerde gerçekleşen bu çok yönlü iletişimle birlikte bölgede bulunan yerleşimler kendi iç dinamikleri ile sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik anlamda yerel kültürlerini oluşturmuşlardır. Panaztepe özellikle MÖ 2. binyılda, Doğu Akdeniz ve Batı Ege, hatta Kafkaslar’a uzanan bağlantılarıyla bölge için özgün merkezlerden biri olduğunu kanıtlamıştır. Ege dünyasında MÖ 14. ve 13. yüzyıl, Yunanistan kökenli Miken etkinliğinin en yoğun olduğu zaman dilimidir. Aynı dönemlerde Anadolu’nun merkezinde Hitit İmparatorluğunun en parlak dönemleri yaşanmıştır. Böyle bir siyasi ve sosyal tabloda iki farklı bölgesel kültürün kesişim noktasındaki konumuyla Batı Anadolu Bölgesi yerleşimleri, kültürel ilişkilerin boyutlarının anlaşılmasında oldukça önemlidir. Panaztepe de(1) bu yerleşimlerden biridir.

Panaztepe, İzmir ili, Menemen ilçesinin 13 kilometre batısında yer almaktadır. Doğal bir yükselti olan Panaztepe’nin tepe ve yamaçlarında farklı dönemlere ait yerleşim ve mezarlık alanları açığa çıkarılmıştır. 1982 yılında Manisa Müzesine getirilen bir grup eserin, Panaztepe’de yapılan kaçak kazılar sonucunda ortaya çıkarıldığı anlaşılmıştır. Bölgede gerçekleştirilen araştırmalar sonrasında 1985 yılında Prof. Dr. Armağan Erkanal(2) başkanlığında bilimsel kazı statüsünde çalışmalara başlanmış ve bu çalışmalar 2020 yılına kadar sürdürülmüştür. 2020 yılında İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünün başkanlığında gerçekleştirilen kazılara, 2021 yılından itibaren kazılar tarafımca sürdürülmektedir.

Bugün kıyıdan 10 kilometre içeride yer alan tepenin, tarih öncesi dönemlerde İzmir Körfezinin kuzey kesiminde stratejik bir konuma sahip bir ada olduğu ve dönemler boyunca yerleşim ve mezarlık alanı olarak tercih edildiği anlaşılmıştır. Yerleşim, bazı kesintilerle birlikte Erken Tunç Çağından Osmanlı Dönemine kadar iskân görmüştür.

1985-2019 yılları arasında, Panaztepe’nin Akropol, Liman Kent, Batı ve Kuzey Mezarlık Alanı ile Atölyeler Mahallesi olarak tanımlanan alanlarında olmak üzere, farklı kesimlerinde kazı çalışmaları sürdürülmüş ve önemli neticelere ulaşılmıştır.

2020-2021 yıllarında bu alanlara bir yenisi eklenmiştir. Yeni Kazı Alanı, Akropol’ün 2 kilometre kuzeybatısında yer almaktadır. Bu alanda iki yıldır sürdürdüğümüz kazı çalışmalarında en az üç farklı döneme ait yerleşime dair kanıtlara ulaşılmıştır. Akropol ve yamaçlarından elde edilen verilerle birlikte Yeni Kazı Alanında açığa çıkarılmaya başlanan sonuçlar, bölgenin tarihsel sürecine yeni bir boyut kazandırmaktadır.  

Panaztepe’de Tunç Çağları

Erken Tunç Çağı

Günümüze kadar yapılan çalışmalar Panaztepe’de en eski yerleşim tabakasının Erken Tunç Çağına ait olduğunu göstermektedir. Bu dönem yapı katları hem Yeni Kazı Alanında hem de önceki yıllarda yapılan kazı çalışmalarında Panaztepe’nin Akropol, Liman Kent(3)  ve Batı Mezarlık Alanı(4) olmak üzere üç farklı kesiminde tespit edilmiştir.

Yeni Kazı Alanında bu döneme ait kalıntılara, Gediz Nehrinin zaman içinde biriktirdiği taşkınların oluşturduğu kalın bir alüvyon dolgunun altında ulaşılmıştır. Arkeolojik bulgular ve bölgenin tarih öncesi dönem coğrafyasını anlamak adına yapılmakta olan jeoarkeoloji çalışmaları ilk değerlendirmelerimize göre, bu dönemde bir Liman Kent ile karşı karşıya olduğumuza işaret etmektedir. Balık ağı ağırlığı olarak tanımladığımız bir grup taş ağırlık bu görüşü destekleyen bulguların ilk örnekleri olarak değerlendirilebilir. Henüz kısıtlı bir alanda çalışılmasına rağmen Erken Tunç Çağının ilk yarısından sonlarına kadar süren bir yerleşimin bu alanda devam ettiğini söylemek mümkündür.

Orta Tunç Çağı

Orta Tunç Çağı, Panaztepe’de farklı ve geniş alanlarda araştırılmış bir dönem olup, oldukça önemli verilere ulaşılmıştır. Yukarı ve aşağı şehirden oluşan yerleşim dokusu ile bu döneme ait mimari kalıntılar Akropol, Liman Kent ve Atölyeler Mahallesi olarak tanımlanan alanlarda açığa çıkarılmıştır(5). Orta Tunç Çağına ait karakteristik kap formlarının dışında önemli buluntular arasında bir kült/sunu kabı dikkat çekici örneklerden biridir(6). Aynı döneme tarihlendirilen bir diğer önemli buluntu ise üzerinde çizgisel işaretler bulunan kurşun bir külçedir(7). Her iki buluntu da döneme ait diğer materyallerle birlikte yerleşimin karakteri hakkında bilgi vermekte; güçlü bir Orta Tunç Çağı yerleşimi olduğunu göstermektedir.

Geç Tunç Çağı

Geç Tunç Çağı Panaztepe’nin hem yerleşim hem de mezarlık alanı ile en geniş kapsamlı araştırılan dönemidir.

Kuzey ve Batı Mezarlığı olarak adlandırılan iki farklı kesimde ölü gömme gelenekleriyle ilgili dikkat çekici veriler sunan mezarlar açığa çıkarılmıştır(8). MÖ 2. binyılın ortalarından sonlarına kadar kullanılmış olan mezarlar iki ana evreye ayrılmaktadır(9): 1. evrede bir taş platform ile parsellere ayrılan alanın içerisine pithos mezarlar yerleştirilmiştir. Bu parselleme sistemi Panaztepe’ye özgüdür ve Anadolu için üniktir(10). Bu evrede pithos mezarların dışında çömlek mezarlar, urneler, taş sanduka, basit toprak ile kompozit mezar tipleri de görülmektedir(11).

2. evrede ise çeşitli formlarda tholos mezarlar ön plana çıkmaktadır. Batı Anadolu’da bu tip mezarlar Kolophon ve Kömür Burnu olmak üzere iki merkezden daha bilinmektedir.  

Hem tholos hem de pithos mezarlarında zengin mezar eşyaları bulunmuştur. Yerel ve ithal kaplar, scarebeler, mühürler, metal eserler, cam ve fayanstan süs eşyaları başlıca buluntulardır. Bronzdan yapılmış eserler arasında levha biçimli bir iğne üniktir ve en yakın paraleli Kafkaslar’da bulunmaktadır(12).

Mezarlardan ele geçen bronz ve camdan yapılmış çeşitli buluntular prestij malzemeleridir ve bulunduğu bir merkezin toplumsal düzeyi hakkında önemli veriler olarak değerlendirilir. Panaztepe’de de bu malzemelerden yapılmış farklı materyallerin bulunması elit bir toplumsal sınıfın göstergesidir.

MÖ 2. binyıl Anadolu’da tarihsel sürecin yazılı belgeler aracılığıyla da takip edilebildiği bir zaman dilimidir. Hitit ve Mısır yazılı belgelerinde geçen Arzawa topraklarının Batı Anadolu Bölgesini tanımladığı kabul edilmektedir. Metinlerde adları geçen Seha Nehir Ülkesi ve Mira Krallıklarının, Arzawa olarak tanımlanan bölgede yer aldığı anlaşılmaktadır. Seha Nehri değerlendirmelere göre genellikle Gediz Nehri olarak kabul edilir. Yazılı belgelerde geçen ifadelerden kuzeyde Seha Nehir Ülkesi, güneyde Arzawa-Mira krallıklarının hâkim olduğu anlaşılmaktadır. Panaztepe’nin söz konusu dönemlerdeki adı henüz bilinmese de, yazılı belgelerde adı geçen Arzawa bölgesinde yer alan merkezlerden biri olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte Panaz kelimesinin etimolojik kökeni üzerine iki kaynak üzerinden öngörüde bulunulabilir ve MÖ 2. bine kadar takip edilebilir. Hitit yazılı belgelerinde, başka kent adlarıyla birlikte Paniša adı da geçmektedir. Bunun yanı sıra Paniša adı, 20. yüzyılın başlarında A. Philippson’un hazırladığı jeoloji haritasında geçmekte ve günümüz Panaztepe’nin bulunduğu alanı göstermektedir(13). Bu veriler doğrultusunda MÖ 2. binyılda Panaztepe’nin adının Paniša olma olasılığı yüksektir(14). Bu durumun netlik kazanabilmesi için daha fazla arkeolojik veriye ve dilbilimcilerin çalışmalarının sonuçlarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Panazatepe’de Geç Tunç Çağı sonundan Karanlık Çağ olarak tanımlanan geçiş evresine ilişkin de önemli ipuçlarına ulaşılmıştır. Bu dönemlerin dışında Protogeometrik ve Geometrik Dönem, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemine uzanan bir tarihsel süreci izlemek mümkündür.

DİPNOTLAR

1 Panaztepe Kazısı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyük Şehir Belediyesi, Türk Tarih Kurumu ve İzmir Serbest Bölge (İZBAŞ) tarafından desteklenmektedir.

2 Prof.Dr. Armağan Erkanal büyük bir özveri ile Panaztepe Kazısını gerçekleştirmiş, yurt içi ve yurt dışında tanıtımını yapmıştır. Değerli hocamıza çalışmaları ve destekleri için teşekkürü bir borç bilirim.

3 Erkanal, 1999: 373-374.

4 Erkanal-Öktü ve Çınardalı-Karaaslan, 2005: 26.

5 Erkanal, 2015: 192-193.

6 Erkanal, 2015: 192-193.

[1] Erkanal-Öktü, 2006: 13.

8 Erkanal-Öktü, 2008: 70.

9 Erkanal-Öktü, 2018: 525.

10 Erkanal-Öktü, 2018: 76.

11 Erkanal-Öktü, 2018: 525.

12 Erkanal-Öktü, 2015: 198.

13 Erkanal-Öktü, 2018: 539.

14 Erkanal-Öktü, 2018: 540.

KAYNAKLAR

Erkanal, A. 1999. “1997 Panaztepe Kazıları”. XX. Kazı Sonuçları Toplantı Cilt 1: 371-382.

Erkanal-Öktü, A. ve N. Çınardalı-Karaaslan. 2005. “Panaztepe 2003 Yılı Kazıları”. 26. Kazı Sonuçları Toplantısı. Cilt 2: 25-37

Erkanal-Öktü Armağan. 2006. “Panaztepe’de Bulunan Kurşun Külçenin/Ağırlığı Madencilikte Yeri ve Önemi”. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi. Cilt.23, Sayı 2:1-20.

Erkanak-Öktü Armağan. 2008. “The Late Bronze Age Cemeteries of Panaztepe”. Batı Anadolu ve Doğu Akdeniz Geç Tunç Çağı Kültürleri Üzerine Yeni Araştırmalar. (Ed.) Armağan Erkanal-Öktü, Sevinç Günel ve Ulaş Deniz. Hacettepe Üniversitesi Yayınları. Ankara. 65-75.

Erkanal-Öktü, A. ve Erkanal, H. 2015. “Orta Batı Anadolu’da Yeni Tarih Öncesi Araştırmaları. Bakla Tepe, Liman Tepe, Çeşme Bağlararası ve Panaztepe”. Kültürlerin Köprüsü Anadolu. Türk-Alman Eskiçağ Bilimlerinde Güncel Bilimsel Araştırmalar ve Yeni Bakış Açıları. (Ed.) Ü. Yalçın ve H.D. Bonn: 185-204

Erkanal-Öktü A. 2018. Panaztepe I. Die Friedhöfe von Panaztepe. Türk Tarih Kurumu. Ankara.