Güvercinada Kalesi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde | ÇEKÜL

Güvercinada Kalesi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde

Dr. Ayşe Günbey Şerifoğlu - ÇEKÜL Vakfı Kuşadası Temsilcisi, Kuşadası E. Belediye Başkanı Yardımcısı

Yerel Kimlik Dergisinin 65. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 32-39)

Kuşadası Belediyesinin "Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri" dosyası kapsamında 2018 yılında yapılan başvurusunun Kültür ve Turizm Bakanlığınca UNESCO'ya sunulmasının ardından, yapılan değerlendirme neticesinde Güvercinada Kalesi Dünya Mirası Geçici Listesine girmeye hak kazandı.

Kuşadası'nın adını verdiği Kuşadası Körfezi ile yakın çevresi, antik çağlardan beri birçok farklı uygarlığa ev sahipliği yapan kültür-sanat ve ticaret merkezi olarak bilinir. Kuşadası merkezine 7 kilometre uzaklıktaki Anaia-Kadıkalesi antik kenti 6 bin yıl öncesine giden tarihiyle Kuşadası’ndaki en eski yerleşim yeridir. Bugünkü Kuşadası’nın bulunduğu coğrafyadaki ilk kentin ise İyonlar tarafından Efes’e bağlı olarak kurulduğu sanılan ve Güvercinada karşısındaki Yılancı Burnunda bulunan Neopolis olduğu düşünülüyor.

İyon, Pers, Roma ve Bizans gibi birçok uygarlığa ev sahipliği yapan bu kıyılara daha sonra Venedik ve Cenevizliler ekonomik bakımdan egemen olur; Kuşadası bugünkü yerinde Yeni İskele / Scala Nuova adıyla kurulur.

II. Kılıç Arslan'ın bölgeyi 1186'da Selçuklu Devletine katmasıyla Türk egemenliği başlar ve bölge bu devirde kervan yollarının Ege'ye açılan ihraç kapısı haline gelir. Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra bölgede beylikler hüküm sürer. Bir süre Aydınoğulları'nın hâkim olduğu bu bölge, 15. yüzyıl ortalarından itibaren Osmanlıların egemenliğine girer. Kuşadası 1413 yılında I. Mehmet (Çelebi) tarafından Osmanlı topraklarına katılır. Bu tarihten sonra kent tamamıyla Türklerin elinde kalır ve Türklerin yaptığı eserlerle dolmaya başlar.

Kentin bugünkü şeklini kazanması ise 17. yüzyılı bulur. Öküz Mehmet Paşa kentin imarına başlayarak kenti surlarla çevirir; bir han, bir hamam ve bir de cami içeren külliyeyi yaptırır. Bu dönemde kente, surlar üzerinde yer alan üç kapıdan girildiği biliniyor. Yerli halk halen bu kapıları "Kale Kapısı" olarak adlandırıyor. Öte yandan sur kalıntılarını günümüzde sadece Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı çevresinde ve Sağlık Caddesinden başlamak üzere Sevgi Sokak boyunca deniz kenarına kadar olan alanda görebilmek mümkün.

Kuşadası tüm tarihi boyunca önemli bir liman ve ticaret merkezi olma özelliğini sürdürmüş bir kent. Yahudi, Yunan, Ermeni ve İtalyanların Osmanlı hâkimiyeti süresince liman yakınına yerleşmiş olması  ve I. Dünya Savaşına kadar da burada kalmalarının nedeni budur. Kuşadası, 1919-1921 yılları arasında, yani Kurtuluş Savaşı yıllarında önce İtalya, sonra Yunanistan tarafından işgal edildi; 7 Eylül 1922'de düşman işgalinden kurtuldu.

Cumhuriyet'in ilanından sonra İzmir'e bağlanan Kuşadası, 1954 yılında Aydın ili sınırlarına katıldı.  ’70'li yıllardan itibaren ilçede tamamen turizme dönük bir yapılanma başladı. Turizm günümüzde de ilçenin en önemli geçim kaynağı.

Göçmen Kuşların Adası

Yarım yüzyılı aşan turizm deneyimiyle birçok medeniyetin izlerini taşıyan Kuşadası Güvercinada; Tarihi Kaleiçi, Kadı Kalesi, Pygale gibi tarihsel mekânlar ile de tarih ve kültür tutkunlarının vazgeçilmez rotası. Güvercinada, Kuşadası’na adını vermiş ve simgesi olmuş. Kentin simgesi Güvercinada Kalesi ise, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 11.12.1976 gün ve A-266 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildi. Üzerinde bulunan iç kale, Kuşadası Limanını korumak için inşa edildi. İç kalenin bazı kaynaklarda 14. yüzyılda bölgeye gelen ve Scalanouva’yı kuran Cenevizliler, bazı kaynaklarda ise Barbaros Hayrettin Paşa tarafından 16. yüzyılda yaptırıldığı söylenir.

Adanın etrafını çeviren surlarsa kale kapısının sağ üstünde yer alan kitabeden anlaşıldığına göre; inşası için gerekli taşlar karşıdaki Yılancı Burnundan getirilerek Sığla Sancağı Mütesellimi İlyas Ağa tarafından 1826 yılında yaptırılır. Kale, 1960’lı yıllarda Güvercinada’nın mendirekle karaya bağlanması yoluyla restore edildi.

Güvercinada’nın Kuşadası’na adını verdiğini ilk kez Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. 17. yüzyılda kenti ziyaret eden Evliya Çelebi, Kuşadası Limanı karşısında bulunan küçük kayalık adaya her yıl binlerce göçmen kuş konduğu için kente bu uygun ismin verildiğini anlatır Seyahatname’sinde. Ayrıca adada bir kalenin bulunduğunu, bu kalenin 10 adet balyemez topu, bir dizdarı, 40 kadar da neferi olduğunu ve her gece karadaki kaleden (Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı) 10 kadar neferin de destek için adaya gönderildiğini söyler.

Evliya Çelebi Güvercinada’yı “Mutalsım bir zerrecik” (tılsımlı bir damlacık) olarak harika bir şekilde tanımlar. Güvercinada uzun yıllar Kuşadalılar tarafından da Küçükada olarak anılır.Güvercinada ismi ancak  ‘80’li yıllardan itibaren kalıcı hale gelir.

Akdeniz bitki örtüsünün kızılçam, zeytin, servi, defne, incir gibi birçok ağaç örneği adada görülebilir. Ayrıca her yıl bölgenin endemik çiçeklerinden göç göç, siklamen, kıyı sarımsağı, anemon ve tüllü şah doğal olarak burada açar.

Güvercinada’da Restorasyon

İç ve dış kalede zaman içinde oluşan yıpranmalar “Güvercinada Sur Duvarları ve İç Kale Restorasyonu” restorasyon projesiyle Kuşadası Belediyesi tarafından 2012-2015 yılları aslına uygun şekilde onarıldı.

Restorasyon sonrası yine Kuşadası Belediyesi tarafından ada ve mendireğin tarihi ve doğal dokuya uygun olarak çalışıldığı “Güvercinada Surları ve İç Kalenin Vaziyet Planı ve Gezi Güzergâhı Düzenlemesi Kapsamında Çevre Düzenleme, Peyzaj ve Aydınlatma İşi Proje Uygulaması” gündeme geldi; peyzaj düzenleme çalışmaları uygulandı. Bu çalışmalar kapsamında; ada içindeki yürüme yolları, aydınlatmalar yenilendi, peyzaj düzenlemesi, ahşaptan çeşitli boyutlarda etkinlik platformları kuruldu, Kuşadası ve çevresinin doğal-tarihi değerlerini ve ada içindeki bitkileri tanıtan bilgilendirme panoları hazırlandı. Evliya Çelebi’nin bahsettiği, kayıklarla 10 neferin adaya gönderilme sahnesini canlandıran kabartma ile birlikte Barbaros Hayrettin Paşa’nın heykeli yaptırılarak iç kale önüne yerleştirildi. Kuşadası Belediyesi Güvercinada’nın restorasyon ve düzenleme çalışmaları ile Tarihi Kentler Birliği tarafından düzenlenen Koruma Uygulama Yarışması kapsamında Uygulama ve Süreklilik Ödülüne değer bulundu.

Büyük Menderes Deltası Kuşadası Dilek Yarımadası Milli Parkında 1998 yılında karaya vuran, “Uzun Balina/Balina Ayışığı” (Baleoneptera pyshalus) iskeleti de önce Belediye giriş holünde sergilendi, ardından EÜ Tabiat Tarihi Müzesi ve Belediyemizin çalışmasıyla restorasyon ve eksik parçaların yeniden yapılması ve montaj işlemlerinin ardından Güvercinada iç kalede sergilenmeye başlandı.

Güvercinada için 2018 yılında Kuşadası Belediyesinin girişimi ve Kültür Bakanlığının destekleriyle UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine "Ceneviz Ticaret Yolunda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri" dosyası kapsamında başvuru yapıldı. Yapılan değerlendirme sonucu, 2020 yılında, sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerle her yıl binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlayan Kuşadası'nın simgesi Güvercinada Kalesi, Kuşadası tarihi kent surları ve kale kapısı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alındı.

Tarihi ya da doğal bir yerin UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesine girmesi, ziyaretçi sayısının artması, tanıtımdaki olumlu etkiler, kentin insanları tarafından da sahiplenilmesi ve farkındalığın gelişmesi açısından büyük önem taşıyor. Yanı sıra, UNESCO bünyesindeki çeşitli fonlardan finansal destek alma imkânıyla da ön çalışmaları tamamlanmış Deniz ve Doğa Müzesi projesinin hayata geçirilmesine fırsat verdi; koruyarak kullanılmanın önünü açtı.

Gerek Kuşadası Belediyesindeki önceki görevlerim gerekse Belediye Başkan Yardımcılığım dönemimde kentimizin kültürel ve doğal değerlerine sahip çıkmak ve korumak için belediye yönetimi, üniversiteler ve STK’larla birlikte yaptığımız çalışmalarla; sürdürülebilir bir turizmin savunucusu olduk; doğal-kültürel mirasımızın gelecek kuşaklara korunarak aktarılabilmesinin önemini vurguladık. ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in büyük desteği ve 2001 yılında Tarihi Kentler Birliği üyeliği ile “Kuşadası Doğal ve Kültürel Kimliğini Yeniden Kazanıyor” sloganıyla çıktığımız bu yolculukta gerçekleştirdiğimiz birçok proje ve kazandığımız ödüller, bunun en güzel göstergesidir. Farklı yıllarda TKB Özendirme Yarışmasında Proje, Uygulama, Özendirme ve Teşekkür dallarında ödüle değer görüldük.  

Prof. Dr. Metin Sözen ve Dr. Ayşe Günbey Şerifoğlu

Kuşadası Belediyesinin yerel kültürel mirasa sahip çıkma bilinci ile harekete geçerek  Güvercinada Kalesi ile UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine kabul edilmesi, Kuşadası’nın kentlilik bilincini ve marka değerini doğrudan ve olumlu olarak etkiledi. Bu örnekten yola çıkarak diyebiliriz ki, turizm ve doğal çevrenin sürdürülebilir yaklaşımlarla ele alınması, havzanın doğal ve kültürel değerlerini göz önünde bulunduran turizm anlayışının gelişmesi, doğa-çevre-kültür öncelikli kent politikalarının oluşması Kuşadası’nın en büyük kazançlarından biri oldu.


Kaynaklar

1. Phokaia Kazı ve Araştırmaları Phokaia I- Kent Duvarları ve Restorasyonu (2017) Prof. Dr. Ömer Özyiğit
2. Kuşadası, Tarih, Kültür ve Doğa Rotaları (2017) Ed. Dr. Ayşe Şerifoğlu, Levent Kutbaş, Bahattin Sürücü, Burak Aran
3. Geçmişten Geleceğe Kuşadası Sempozyumu 2 / Bildiriler Kitabı (2008) Ed. Dr. Ayşe Günbey Şerifoğlu
4. Kuşadası Doğal ve Kültürel Kimliğini Yeniden Kazanıyor (2003) Ed. Dr. Ayşe Günbey Şerifoğlu, Recep Esengil, Ümit Özkan
5. Geçmişten Geleceğe Kuşadası Sempozşumu  / Bildiriler Kitabı (2000) Ed. Dr. Ayşe Günbey Şerifoğlu