Yılın İlk Buluşması Kahramanmaraş’ta | ÇEKÜL

Yılın İlk Buluşması Kahramanmaraş’ta

14.06.2022

Tarihi Kentler Birliği, yılın ilk Buluşmasını 10-11 Haziran tarihlerinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde yaptı. TKB 2022 Birlik Meclis Olağan 1. Olağan Toplantısı ve Müze Özendirme Yarışması Ödül Töreninin de gerçekleştirildiği TKB Kahramanmaraş Buluşması, 10 Haziran Cuma akşamı Teras Kafede düzenlenen açılış yemeğiyle başladı. Ustaların elinden geleneksel Maraş dövme dondurmasının hazırlandığı açılış akşamı, Kahramanmaraş sözlü tarihinin ve Anadolu halk kültürünün önemli bir parçasını oluşturan türkülere de sahne oldu.

TKB 1. Olağan Meclis Toplantısı Yapıldı

Buluşmanın ikinci günü Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonunda, TKB 2022 Birlik Meclis Olağan 1. Toplantısı ile başladı. TKB yıllık plan ve bütçesinin de oylandığı Meclis Toplantısında Birlik Encümen Üyeleri de seçildi: Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Mamak Belediyesi, Mihalıççık Belediyesi, Şişli Belediyesi ve Marmara Ereğlisi Belediyesi birliğin yeni üyeleri oldu.  TKB üye sayısı, birliğe katılan belediyelerle birlikte 467 oldu.

Meclis Toplantısının ardından Tarihi Kentler Birliği ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör panel açılış konuşmasını yaptı. Güngör, konuşmasında Kahramanmaraş’ta kentteki sit alanları hakkında bilgi verdi, kültür ve tabiat varlıkları bağlamında sürdürülen projeleri aktardı. Güngör; tarihi dokunun yenilenmesi kapsamında yürütülen çalışmalar, kent merkezinin dönüşüm projeleri, turizme dönük uygulamalarla yeme içme mekânları ve kültür sanat etkinlikleri alt başlıklarındaki işleri, geniş bir kapsamda dinleyenlerle paylaştı.

Açılış Konuşması

Hayrettin Güngör - TKB ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı  

Medeniyetimizde “şehir” kavramı “medeniyet” kavramıyla beraber anılmış ve bütünleşmiştir. Ve bu yüzdendir ki şehirli olmak, şehirde yaşamak övülmüş, teşvik edilmiştir. Bizim medeniyetimizin kadim şehirleri, evrensel ölçekte zamana meydan okuyan, zamanı aşan mimari yapıları olmakla beraber; büyük şairimiz Yahya Kemal’in ifadesiyle “taşı yenmiştir”. Bu, büyük bir iddia ve davadır. Bu nedenledir ki, bir medeniyet tarihçimiz, “şehirlerin medeniyet idraklerinin mekâna yansıyan formları olduğu”nu ifade eder. Tarihi derinlik; medeniyetler arası etkileşimin sağlanması ve kendi medeniyetimizin özgün kimliğinin insan ve tabiat odaklı inşası demektir. Bu yönüyle kadim şehirlerimiz adeta bir “akademi şehir” kimliği geliştirmişlerdir. Eski şehirler, eski üretim ve iş yapma biçimlerinin yaşayan müzesi olarak okunabilir. Kendi memleketim olan eski Maraş sokaklarını gezdiğimde cumba ve eli böğründeler de eski ahşap ustalarımızı, korkuluklarda kaynak olmadan çalışan demir ustalarımızı, kapı ve girişlerde bina inşa edenin zevkini okumak, bana ayrı bir zevk verir.

Eski şehirlerimiz nasıl ihya olunur? Sadece binaların yapım malzemelerini yenileyerek, eski şehirlerimizi ihya etmiş olur muyuz? Eski şehirlerimizde sadece binaları tek tek restore ederek bunu başaramayız. Eski şehirlerimizi, şehirlerimizin ruhunu, bugünkü ihtiyaçları gözeten yaşam üniteleri olarak yeniden organize edebildiğimizde yaşatabiliriz. Eski şehirlerimize hayat vermenin yollarının birisi turizm odaklı bir dönüşüme girmektir. Ancak salt turizm odaklı dönüşümler, şehirlerimizi yaşayan müzelere dönüştürmekte; müze şehirler ise zamanla ruhunu kaybetmektedirler. Bu nedenle turizmi esas alan, ama kadim şehirlerimizi esnaf, sanatkâr, aydın ve gençlerin yaşam alanı olarak düşünebileceğimiz renovasyon modelleri ile ihya etmeliyiz. Peki, eski şehirlerin ruhunu nasıl yaşatabiliriz? Eski binaların sadece malzemeleri eskimez. Bina sahiplerinin ilişkileri de eskidiği için binalar terk edilir ve içinde yaşanmayan evler, zamanla çöker. Bu nedenle eski eserlerde öncelikle mülkiyet sorunlarını çözecek bir model geliştirmeliyiz. Ve özellikle organik malzeme ile inşa edilen bu sağlıklı evlerde yaşamak isteyenlerin önlerini açmalı ve yönlendirmeler yapmalıyız. Yeşil bina sertifikalı bu evleri alternatifi olarak sunabilmeliyiz.

Tarihi Kentler Birliği Başkanı olarak ülkemizde eski şehirlerimizin restorasyonunda çok yol alınması ve güzel örneklerin ortaya çıkması beni memnun ediyor. Türkiye şehirlerinin alt yapı ve fen işleri sorunları, geçtiğimiz 20 yılda büyük oranda çözüldü. Şimdi sıra kadim şehirlerimize hayatı taşıyarak onları da geleceğe taşımaya geldi. Bu konuda ortak bir ruh ve eylem planı oluşturarak başarıya ulaşacağımızı düşünüyorum.

Panel: Tarihi Kentlerde Korumanın Geleceği

Mithat Kırayoğlu – ÇEKÜL Vakfı Danışma Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı, Mimar  

Tarihi Kentler Birliği, her başkanıyla ayrı bir sayfa açmıştır. Değişen dünya, küresel iklim değişiklikleri, korumada yeni trendler, doğal afetlerin hayatımıza getirdiği yeni gerçekler ve tüm bunların dikkate alındığı “yeni nesil koruma” ve bu hayata nasıl geçirileceği, günün konusu, yeni dosyasıdır. Kahramanmaraş, yüzyıllar süregelen kimlikli bir kültür kenti. Burası, Dulkadiroğulları’nın başkenti; Selçuklular, Beylikler, Osmanlı Döneminin kuzeyden güneye, batıdan doğuya akan kültür ve ticaret yolları üzerindeki çok önemli merkezi. Bunu TKB Buluşması vesilesiyle bir kez daha yerinde görmek şunu düşündürüyor: Geçmişten geleceğe bir köprü kuracaksak, bunu böylesine kimlikli bir tarihe sahip bir kültür yapmak doğru olacaktır görüşündeyim.

Koruma anlayışımızda geliştirdiğimiz çok önemli bir model var: Kale, çarşı, mahalle. Metin Hoca’mızın sözüyle anlatayım: “Kale düşerse kent düşer, çarşı düşerse hayat biter, mahallede hayat var.” İşte korunan kentlerin ve canlanan hayatın üçlemesi dediğimiz, üç anlam ve alandaki korumanın en güzel örneklerinden birini Kahramanmaraş’ta yaşıyoruz. Kahramanmaraş’ın, tüm çevreye hâkim çok güzel bir kalesi var; hâlâ yaşayan çok güzel bir çarşısı var. Mahallelerinin, konaklarının ve sokaklarının da yeniden, yeni bir heyecanla hem Büyükşehir hem Dulkadiroğlu Belediyesi ölçeğinde çok duyarlı bir şekilde ele aldığını gördük. Bu çok önemli zenginliği önemli bir edebiyatçımızdan alıntıyla anlatmak isterim: Kentlerimizi en güzel şekilde anlatan Ahmet Hamdi Tanpınar 1943 yılında Maraş’a gelmiş ve burada 1 ay kadar kalmış. Yazdığı önemli makalenin ismi “Maraşlıların Hayrı”. Yazısının bir yerinde diyor ki, “Kahramanmaraş aslında bir esnaf ve ahi kentidir.” Bu tip kentlerde, şehri yöneten ve şehir için üretenler ahi geleneğinin temsilcisi olan esnaflardır. Çarşının ne kadar önemli olduğunu, esnafın bu kentin üretiminde, yönetiminde, kültürün geliştirilmesinde ne kadar aktif rol aldığını anlatan veciz bir ifade. Maraş, büyük ozanların kenti. Kültürel birikim ve zenginliği, kentin her köşesinde ve kentlilerinde görülebilir. Şimdi burada, böylesine zengin bir kentte yeni nesil korumadan bahsediyoruz. Maraş’ta böyle bir dosya açıyoruz. Böyle önemli bir dönüm noktasında, yeni bir bakışı, Tarihi Kentler Birliğinin yeni projeksiyonunu ve yeni hedeflerini ortaya koymak ve hayata geçirmek Kahramanmaraş kentine ve sevgili başkanımız Hayrettin Güngör’e düşmüş oluyor.

A.Faruk Göksü – ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Şehir Plancısı

Bu sunumda gelecek tasarımı, sistem tasarımı üzerinde duracağım. Dünyada yeni akımlar var. Son iki yıldır yaşadığımız ve COVID-19 ile başlayan süreci sadece bir salgın olarak algılarsak, geleceğe yönelik hiçbir kurgu yapamayız. Doğa bize bir mesaj verdi. Ben bir plancı olarak yaşadığımızı bir sağlık sorunu değil, daha kapsamlı bir sistem sorunu olarak görüyorum. Geleceğin yeni sistemleri yeniden tasarlanmalı.

Tarihi Kentler Birliği, 2000’de bir hareket başlattı; bir sistem tasarlamaya başladı. Bu sistemi geleceğe yaydı. Ki gelecek yıl bizim için çok önemli bir yıl: 2023. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılının başlangıcı. Mustafa Kemal ve arkadaşları bir cumhuriyet tasarladılar. Geleceği tasarladılar. Şimdi bizim de 2023’te gençleri odağa alan yeni bir tasarım anlayışını ortaya koymamız lazım. 2000’li yıllarda başlayan hareketin öncüsü değerli hocamız Prof. Dr. Metin Sözen, bu hareketi çok daha önce, 70’li yıllarda Anadolu’dan başlattı. O nedenle siz değerli başkanların yapmış olduğu her iş, bir sistemin parçası olarak yeniden tasarlanmalı ve 2030’ları 2050’leri nasıl tasarlayacağımız düşüncesiyle devam etmeli. TKB buluşmaları bu bakımdan çok önemli. Herkes birbirinden bir şey öğrendi; sistem kuruldu ve devam ediyor.

2023’te Tarihi Kentler Birliği gündemine ne almalı?  10 temel ilke var bu noktada: Değişim için tasarım, deneyimi deneyimlemek, geleceği tasarlamak, etkileşim yaratmak, ulusal politika oluşturmak, risk altındaki mirası yönetmek, yeni kuşağı mirasla buluşturmak, yeni nesil etkinlik tasarlamak, miras ağı tasarlamak ve miras koruma girişimcileri yetiştirmek. Bu, Tarihi Kentler Birliğinin 2023’ten itibaren gelecek on yıllarına dönük 10 başlık. Bunları kendi içinde yönetim kurulları, belediye başkanları, meclisler değerlendirir kuşkusuz. Ancak değerlendirme aşamasına özellikle gençleri katmakta yarar var. O noktada gelecek tasarlanabilir diye düşünüyorum.

TKB 2023’te yeni bir yol haritası hazırlayacaktır. 2000 yılından bu yana yapmış olduğu çok değerli çalışmaları biraz önce saydığım ilkeler eşliğinde ve gençlerin katılacağı yeni fikirlerle yoğurarak 2030’a, 2050’ye yönelik hedefler ortaya koyacaktır. Biliyorsunuz, Birleşmiş Milletlerin 17 temel ilkesi var. Bu ilkelerden bir bölümünü bu yol haritasında bulunmasında fayda var. Bunlardan biri iklim değişikliği ilkesi. Hepimizi etkiliyor. Bir diğeri erişilebilir temiz enerji, sorumlu tüketim ve üretim. Bakın, gıda kriziyle karşı karşıyayız. Birkaç yıl içinde bu krizi çok derinden hissedeceğiz. Suda yaşam, karada yaşam, barış ve adalet ve hedefler için işbirliği... Birleşmiş Milletlerin hedefleriyle entegre bir yol haritası hazırlanırsa o zaman ulusal platformdan çıkıp uluslararası platform da bu yaratılabilir.

Eğer gelecek tasarım yapacaksak şu üç sorunun yanıtını tartışmamız gerekiyor:

  • • Yeni neslin beklentileri kültürel mirasın korunmasında nasıl farklılık yaratır?
  • • Dijital dönemde yaratıcılık ve mirası nasıl birleştireceğiz?
  • • Tasarım düşüncesi kültürel mirasın geleceğini nasıl şekillendirir?

 

Son olarak Simit Ekonomisi diye bir kitap çıktı. Yazarı Kate Raworth, Oxford Üniversitenden bir profesör. Şu ana kadar anlattıklarımı yeni nesle, yeni nesil ekonomileri dikkate alarak özetliyor. Resmi büyük görün diyor. Yeni yüzyıl, yeni hikâye demek. 2023, bizim için yeni bir yüzyıl. Yeni hikâyelere ihtiyacımız var. Yaşadığımız riskleri dikkate alan, gençleri heyecanlandıran, bir seferberlik halinde yeni ufuklar açacak yeni hikâyelere ihtiyacımız var. Bu hikâyeleri kim yazacak?

Yazarın ikinci mesajı şu: Sistemleri kavra. Doğa sisteminden öğrenilecek çok şey var. Bunu geçen yıllarda yangınlarda gördük. Doğa sistemini çok iyi anlayıp, algılayıp oradan esinlenilecek yeni şeyler yapmamız lazım. Şu anda dünyada en büyük akımın ismi biyomimikri! Yani doğadan öğrenecek çok şeyimiz var.

Ve son olarak: Yenilemek için yarat. Değerli katılımcılar bizim hangi meslekten olursak olalım, bilindik davranış biçimlerimizi bir kenara atmamız lazım. Artık biraz önce verdiğim mesajlar çerçevesinde yeni davranış biçimlerini keşfetmemiz gerekiyor. Bunun için de gençlerle çalışmamız gerekiyor. Mithat Kırayoğlu’nun konuşmasında bahsettiği “yeni nesil koruma”yı Tarihi Kentler Birliğinin gündemine alırsak, yeni nesil ekonomiler, yeni nesil girişimciler, yeni nesil kültürel birikimi… Buradaki işbirlikleri Tarihi Kentler Birliğini daha farklı alanlara götürür ve bu işbirlikleri büyük Türkiye hikâyesi içinde anlamlı okunabilir.

İnceleme Gezisi ve Kapanış Yemeği

TKB Kahramanmaraş Buluşması, kent inceleme gezisi kapsamında Müze Özendirme Yarışması Kent Kültürü Müzeleri kategorisinde ödüle değer bulunan Yedi Güzel Adam Edebiyat Müzesinin yanı sıra Kahramanmaraş Kalesi; Kapalı Çarşı içinde Taş Han, Saraçhane, Demirciler, Semerciler ve Bakırcılar çarşıları; Bahtiyar Yokuşu, Dulkadiroğlu Konağı, Mutfak Müzesi ve Kültürel Miras Müzesi görüldü. Buluşma, Dulkadiroğlu Belediyesi tarafından verilen akşam yemeği ile son buldu.