Koramaz Vadisi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listede | ÇEKÜL

Koramaz Vadisi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listede

20.04.2020

Fotoğraflar: Prof. Dr. Osman Özsoy, ÇEKÜL Kayseri Temsilcisi

Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki tarihi, kültürel ve doğal varlıklarıyla ünlü Koramaz Vadisi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine girdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 16 Nisan 2020’de yaptığı açıklama ile Koramaz Vadisinin, Türkiye’den diğer 4 miras alanıyla birlikte UNESCO Dünya Mirası Geçici Listeye girdiğini duyurdu. 

ÇEKÜL Kayseri Bölge Koordinatörü Osman Özsoy’un doğrudan takip ettiği Koramaz Vadisindeki envanter ve koruma çalışmaları, 6 yıldan bu yana Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Obruk Mağara Araştırma Grubu ve ÇEKÜL Vakfı tarafından titizlikle sürdürülüyor. Çok katmanlı bir kültür havzası olan Koramaz Vadisinin UNESCO Dünya Mirası Aday Listesine girebilmek üzere sürdürdüğü dosya hazırlıkları, 2019 yılı başında tamamlanmıştı. ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliğinin, yoğun bir şekilde çalıştığı Kayseri ve çevresi, geçen süre içinde tüm boyutlarıyla ele alınmış; Kayseri Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle işbirliği içinde doğa ve kültür odaklı koruma programları hazırlanmıştı. 2019 Nisan ayında Kültür ve Turizm Bakanlığına teslim edilen UNESCO Dünya Mirası Geçici Liste aday dosyasının çalışma süreci, ÇEKÜL Vakfının koordinasyonunda yürütüldü. Koramaz Vadisinin Geçici Listeye kabulü; kamu, yerel ve sivil oluşumların işbirliğinin ve yıllardır titizlikle sürdürülen çalışmaların başarıyla sonuçlanması olarak değerlendiriliyor. 

Dünya Miras Komitesinde Onaylanacak

UNESCO’nun 1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kapsamında oluşturulan UNESCO Dünya Miras Listesinde toplam 1121 miras yer alıyor. Listede Türkiye’den 16’sı kültürel, 2’si karma olmak üzere 18 miras alanı bulunuyor. Dünya Mirası Komitesi tarafından UNESCO Dünya Mirası Listesine kaydedilen mirasların yanı sıra, listeye önerilmesi öngörülen ancak adaylık süreçleri tamamlanmayan, buna koşut, ulusal envanter niteliğinde olan UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi bulunuyor. Türkiye’nin Geçici Listeye kayıtlı 78 miras alanı bulunuyordu. Dünya Mirası Merkezi tarafından yapılan incelemeler, 16 Nisan 2020’de ilan edildi; Geçici Listeye Türkiye’den 5 yeni miras alanı daha eklendiği duyuruldu. Son güncellemeye Geçici Listeye kayıtlı miras alanı 83’e çıkan Türkiye’de bu listeye

  • İzmir Tarihi Liman Şehri (İzmir)
  • Zerzevan Kilisesi ve Mitraeum (Diyarbakır)
  • Kartepe Aslantaş Arkeolojik Alanı (Osmaniye)
  • Beypazarı Tarihi Kenti (Ankara)
  • Koramaz Vadisi (Kayseri) eklendi.

UNESCO Dünya Mirası Merkezi tarafından Geçici Listeye kaydedilmesi benimsenen miras alanlarıyla ilgili karar Dünya Mirası Komitesi 44’üncü oturumunda onaylanacak.  Ancak ilk olarak 29 Haziran – 9 Temmuz 2020 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan Dünya Miras Komitesi 44’üncü Oturumu, pandemi COVİD-19 ile ilgili son gelişmeler ışığında, daha sonraki bir tarihe ertelendi. Oturumun kesin tarihlerini belirlemek için yapılan görüşmeler devam ediyor.

 

Koramaz Vadisinin UNESCO Yansıması

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listeye Kültürel Miras kategorisinde giren Koramaz Vadisine ilişkin dosya bilgileri ise şöyle:

Açıklama

Anadolu tarih boyunca Asya-Afrika-Avrupa arasında bir köprü vazifesi görmüş, doğa ve beşerî tarih bakımından son derece önemli bir konumdadır. Bu coğrafyanın neredeyse tam ortasında yer alan Kapadokya bu zengin mirasın en şanslı coğrafi bölgesidir. Kapadokya’nın siyasi merkezi Kayseri, çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış binlerce yıllık geçmişe sahip bir şehirdir. Erciyes Dağı’nın eteklerine kurulmuş olan bu şehirde Hititlerin, Kapadokya Krallığının, Roma’nın, Bizans’ın, Selçuklu’nun, Beyliklerin ve Osmanlı’nın izlerine rastlamak mümkündür. Anadolu’daki en büyük ticaret kolonilerinden biri olan Asur ticaret kolonisi yine Kayseri’ye 21 km mesafede ve konumuz olan Koramaz Vadisinin ise devamı gibidir.

Kayseri, Erciyes Dağı ve civarındaki birçok diğer volkanın Üst Miyosen Dönemden itibaren püskürttüğü piroklastik kayaçlarla kaplıdır ve bu kayaçlar çoğunlukla tüf ve ignimbrit gibi gözenekli, kolay aşınır yapıdadırlar. Bölgenin tümünü oluşturan bu yumuşak kayaçlar sadece kırılarak / aşınarak vadilerin oluşmasını sağlamamış, aynı zamanda, yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca yörede yaşayan halklar tarafından kazılarak yapılar oluşturulmuştur. Yörede yaşayanlar kayalara oydukları bu yapıları mezar, mesken, depo, ibadethane ve besi yeri olarak kullanmış ve hatta bugün bile kullanmaya devam etmektedir. Tüm bu vadilerin duvarları/yamaçları yüzlerce, hatta binlerce yıl önce kazılmış yapılarla doludur.

Kayseri’den doğuya, Büyük Bürüngüz /Ağırnas’a doğru yaklaşık 300 m kadar yükselen arazi bu iki yerleşimin doğusunda hızla irtifa kazanarak güneybatı-kuzeydoğu hattında yönlenmiş bir dağ silsilesi oluşturur. Bu tepelerin batıya, Kayseri’ye bakan yüzündeki vadiler Erciyes Holosen Fayının etkisi ile oluşmuş ve eriyen kar sularıyla parçalanmış ve derin vadiler nihai şeklini almıştır. Oluşan bu derin vadiler çevresine göre mikro klima bir iklime sahip olup, barındırdığı canlı çeşitliliği ile çevresinden kolayca ayrılabilmektedirler. Elle işlenebilen yumuşak kaya yapısı, barındırdığı çok sayıda tatlı su kaynağı ve tarıma elverişliliği ile bu vadiler zaman içerisinde farklı medeniyetlere yaşam alanı olmuştur. Bu yüzey sularının bir kısmı batıya doğru akmaya ve kendi vadilerini aşındırmaya devam ederken diğer bazılarıysa yeraltına süzülüp farklı noktalarda pınarlar halinde tekrar yüzeye çıkmışlardır. Bölgedeki tüm bu derelerin ve pınarların suları yavaşça birbirlerine kavuşarak batıya doğru uzanan Koramaz Çayı’nı oluşturmuştur.

Koramaz Vadisi, doğudan batıya doğru kıvrılarak uzayan ve yaklaşık 12 km uzunluğa sahip olan bir deprem kırığı oluşumudur. Vadide, bugün de hala yaşam devam edegelen yedi yerleşim yeri bulunmaktadır, bu yerleşim yerleri doğudan batıya doğru sıra ile: Büyük Bürüngüz, Subaşı, Küçük Bürüngüz, Ağırnas, Turan, Vekse ve Bağpınar’dır. Vadi’nin taban rakımı en doğu ucunda 1500 metre iken en batı ucunda 1165 metredir. Bu kot farkı da Koramaz Çayı’nın vadi tabanında rahatça akmasına sebep olmaktadır.

Vadi içerisinde bugün terkedilmiş bir vaziyette bulunan antik dönem yerleşimleri de yer almaktadır. Bu yerleşimler, Kapadokya’da yer alan yerleşimlere oldukça benzemektedir. Yerleşim yerleri incelendiğinde, içerisinde sayıları yüzlerce olan güvercinlikler (Roma döneminde yakılmış bedenlerden kalan küllerin saklandığı toplu mezarlar), anıt mezarlar, Tümülüsler, yer altı savunma yapıları, yaşam alanları, ibadet alanları (antik tapınaklar ve kiliseler), ağıllar, gözetleme noktaları gibi çok sayıda farklı kullanım amaçlı yapının kayalar oyularak vadinin dik yüzeyine inşa edildiği görülmektedir ki bu dönem hususan Roma İmparatorluğunda Pagan-Hristiyan mücadelesinin açığa çıktığı ilk milenyumun ortalarına yakın tarihlendirilebilir. Bugün insanların hala yaşamlarını sürdürdüğü yerler de dahil olmak üzere antik yerleşim vadinin tümünde homojen olarak dağılmış vaziyettedir. Vadinin bu kendine özgü yapısı ve sakinlerinin gündelik hayat akışı gayet uyumlu şekilde devam etmektedir.

Koramaz Vadisi içerisindeki kaya oyma yapıların ilk sahibinin kim olduğunu tespit etmek oldukça zordur, kayaların oyulması ile oluşturulan ilk mağaraların çok eski zamanlarda kullanıldığı düşünülmektedir. Salt vadi içindeki bu yapılar için bir tarihlendirme çalışması da yapılmamıştır. Bu mağaralar zamanla vadi içerisinde yaşayan halk tarafından dönemin ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden şekillendirilmiştir. Örneğin, başlangıçta barınma amaçlı estetik kaygı içermeden oyulan bir mağara, daha sonra Roma döneminde estetik açıdan detaylandırılarak kaya mezar olarak işlenmiş, ardından Hristiyanlığın serbest kalmasıyla beraber geç Roma veya erken Bizans’ta kilise olarak yapı yeniden şekillendirilmiş, nihai olarak Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyeti ile beraber bu kiliselerin bir kısmı yine dini yapı olarak kullanılmaya devam edilmiştir.

Güvercinlikler, bölge halkı tarafından günümüzde az da olsa hala kullanılan, içerisinde güvercin beslenen, bacası bulunan yer altı kaya oyma yapılardır. Güvercin, yapının içine bacadan girip çıkmakta, içerideki küçük tüneklerin içerisinde yaşamaktadır. Güvercin gübresinin tarımdaki yüksek verimliliği, barut üretimindeki önemi, güvercin eti, yumurtası ve tüyü güvercinliklerin ekonomi açısından da o dönem için değerini artırmıştır[1]. Koramaz Vadisi içerisinde sayıları yüzlerle ifade edilecek kadar çok sayıda güvercinlik bulunmaktadır. Vadiye paralel oluşmuş diğer vadilerde de kayda değer güvercinlik mevcuttur. Vadi içerisinde yer alan güvercinliklerin bir kısmın orijinalden güvercinlik olarak inşa edilmiş iken, bazı güvercinliklerin aslında Roma döneminde inşa edilmiş columbarium tarzı mezarların daha sonra baca ilave edilerek güvercinliğe dönüştürüldüğü de vadi içerisindeki bazı örneklerden görülebilmektedir. Vadi tabanından akan çay, vadinin bitki yapısı, vadi üstlerindeki platolarda kuru tarımla beraber uygun beslenme imkânlarının bir arada olması bu güvercin-güvercinlik eko sistemini doğal olarak beslemiştir.

Koramaz Vadisinde bugüne kadar tespit edilmiş olan 21 adet columbarium bulunmaktadır. Bu columbariumların 14 tanesi kubbesel mimari özellikler taşımaktadır. Columbariumların taban ölçüleri ortalama 4,20 m x 3,47 m şeklinde iken ortalama tavan yüksekliğinin 4,47 m olduğu ölçülmüştür. Her bir columbariumda en az 100 en fazla 200 civarı mezar nişi yer almaktadır. Columbarium terimi Roma döneminde ölülerin yakıldıktan sonra küllerinin özel seramik kaplar içerisinde toplu olarak defnedildiği toplu mezarlar için kullanılmaktadır. Columbariumlar, elit olmayan Roma vatandaşlarının, genellikle de kölelerin ve aristokrat evlerinde hizmet eden sonradan özgürleşmiş kölelerin küllerinin saklandığı yerlerdir. Columbariumlar salgın hastalık ve çevresel etkileri göz önünde bulundurularak şehir merkezinden uzakta olan ve yol üstü güzergâhlara inşa edilirdi. Columbariumların ilk yapılmaya başlandığı dönem olan Augustan döneminin sonlarında, yapıların basit bir biçimde inşa edildiği görülmektedir. Augustan dönemi sonrası yapılan columbariumların daha ileri fonksiyonlar kazandığı, Tiberian sonrası yapılan columbariumların ise toprak üstü columbariumlara evrildiği görülmektedir. Columbariumların, bulunduğu çevreden izole edilmiş bir biçimde inşa edilmiş olmaları tipik bir Augustan dönemi anlayışını yansıtmaktadır. Coumbariumların mimari tasarımları kendilerine has bir karakteristiğe sahiptir ve benzersizdir, bununla birlikte toplu defin organizasyonları da yine columbariumlarla birlikte ortaya çıkmış ve sadece buralarda uygulanmıştır. Columbariumların genellikle collegia adıyla bilinen bir organizasyon tarafından idare edildiği bilinmektedir. Sosyal kulüpler olarak da değerlendirilebilecek collegiaların en önemli fonksiyonu defin işlemleri idi. Bu anlamda Koramaz Vadisi, hem şehir merkezine olan ideal uzaklığı hem de şehri doğuya bağlayan yolların geçiş güzergahı üzerinde olması sebebiyle columbariumlar için oldukça ideal bir mekân olmuştur. Columbariumların Roma’nın paganlık döneminde oldukça revaçta olduğu bilinmekle birlikte bu toplu defin alanları Hristiyanlığa geçiş ve ölü yakma geleneğinin sona ermesi ile birlikte önemini yitirmiştir. Fonksiyonsuz kalan bu yapılar zamanla tavanlarına açılan bacalar ile güvercinlik olarak kullanılmaya başlanmışlardır. Columbariumlar duvarlarına işlenmiş mezar nişleri sayesinde günümüze kadar çok yıpranmış olarak ulaşmış olsalar dahi diğer mezar yapılarından kolayca ayırt edilebilmektedirler. Koramaz Vadisi içerisinde yer alan 21 columbariumun 18 tanesi Akbin bölgesi olarak bilinen Ağırnas’ın batısında yer alan bölgede yer almaktadır. 

Koramaz Vadisi’nde bulunan yedi farklı yerleşimin içinde ve civarında şu ana dek 42 kaya kilisesi tespit edilmiştir. Subaşı ve Ispıdın köylerindeki iki kilise dışında geri kalanlarının herhangi bir akademik araştırmaya konu olmamış bu yapıların yerleşimlere göre dağılımı şu şekildedir:

Subaşı Köyü                  1 kilise
Ağırnas Köyü                15 kilise
Dimitre Köyü                7 kilise
Vekse Köyü                  5 kilise
Ispıdın Köyü                 14 kilise

Kapadokya’da bulunan kaya kiliseleri ile benzerlikler gösteren ve çoğunluğu ilk milenyumun ortalarına yakın tarihlenen bu kiliselerin en büyüğü 10.5x4 m ölçülerindeki “Vekse 1” ismi verilen kilisedir. İçlerinde sadece dört tanesinde parçalar halinde fresk bulunan kiliselerin bir kısmı at nalı şeklinde apsisli ve beşik tonozlu tavanlıdır. Ispıdın, Vekse ve Subaşı’ndaki kiliseler yapılardan bağımsız tekil kaya yapıları iken, Ağırnas ve Dimitre’de bulunanların tümü kayalara kazılmış köy yerleşimi ile birlikte ve bu, diğer yapıların bir parçası olarak inşa edilmişlerdir. Kiliselerin bir kısmı daha sonraki tarihlerde depoya veya güvercinliğe çevrilmişse de büyük kısmı kazıldıkları tarihten sonra kullanılmamıştır.

Koramaz Vadisi’nde bulunan köylerin hem içinde hem de civarında kayalara oyulmuş birçok savunma yapısı mevcuttur. Genel bir deyim olarak “yeraltı şehri” denilen bu savunma yapılarının karakteristik özelliği; tünellerle birbirlerine bağlı odalardan oluşmaları ve bu tünellerin, dışarıdan gelecek saldırılara karşı “kapı (tıhrız) taşı” denilen yuvarlak taş kapılarla korunmalarıdır. Bu savunma yapılarının ilk inşa tarihleri tartışmalı olsa da bu bölgeye yönelen Arap akınlarından kendilerini savunmak için yörede yaşayan Hristiyanlar tarafından mezkûr tarihlerde kazıldığı genellikle kabul gören bir varsayımdır. Koramaz Vadisi’nde kapı taşı ile korunan tünellere sahip birçok ufak “yeraltı şehri” mevcutsa da üç farklı yerleşimde beş büyük yeraltı şehri belgelenmiş, ölçülmüş ve haritalanmıştır. Bunlar:

Büyük Bürüngüz Köyü Aymanlı Yeraltı Şehri ve Akkurt Yeraltı Şehri

Subaşı Köyü                               Subaşı Yeraltı Şehri

Ağırnas Köyü                             Ağırnas Yeraltı Şehri ve Mimar Sinan Yeraltı Şehri

Aslında; tespit edilebilen bu yeraltı şehirlerinden çok daha ilginç olan bir başka olgu ise, Büyük Bürüngüz ve Ağırnas yerleşimlerinin altının tümüyle bir yeraltı şehri olma olasılığıdır. Bu iki yerleşimdeki yeraltı şehri araştırmaları sırasında tünellerin evlerin altından devam ettiği belirlenmiştir. Bir kısmı tıkanarak, diğer bazıları ise bağlantıları taşlarla kapatılarak engellenen bu tünellerin tüm yerleşimi kapsadığı düşünülmektedir. Şu ana dek Kapadokya’da sadece Derinkuyu’da rastlanan ve bir yerleşimin altını tümüyle kapsayan böylesi bir yeraltı örgüsünün Koramaz Vadisi’nde birbirine komşu iki yerleşimde birden bulunması etkileyicidir.

Vadi binlerce yıldır sürekli kullanımda olduğu için çağın ihtiyaçlarına göre gelişen bir mimari anlayışa ve envantere de sahiptir. Vadide Beylikler ve Osmanlı döneminde inşa edilmiş, 6 tarihi taş köprü, 26 tarihi çeşme, 5 tarihi su değirmeni, 9 tarihi camii, 5 tümülüs, 15 yer altı savunma yapısı ve sivil mimari örneği yüzlerce tarihi taş ev bulunmaktadır. Taş evlerin büyük çoğunluğu daha önce mağara olarak kullanılan evlerin üstüne inşa edilmişlerdir ve bugün hemen hemen her evin altında birbirlerine bağlanan mağaralar bulunmaktadır. Halk, bugün hala bu mağaraları depo, kiler ve ahır amaçlı kullanmaktadır.

Vadi içerisinde 18 ayrı noktadan tatlı su doğmaktadır. Vadi içerisinden doğan bu sular laboratuvarda test edilmiş ve içilebilir oldukları belirlenmiştir. Bu sular birleşerek vadinin içinden doğu batı yönlü akan Koramaz çayını oluşturmaktadır. Suyun beslediği vadi içerisinde onlarca ağaç, hayvan, bitki, çiçek, kuş, böcek türü hayat bulmaktadır. Vadinin derinliğinin yer yer 30 metreye ulaşması ile vadi içerisindeki nem tutuculuk yükselmekte ve mikro klima bir atmosfer oluşmaktadır.

Vadinin batı çıkışında M.Ö. 2000-1100 Asur Ticaret Kolonileri Çağı, M.Ö. 1800-1200 Hitit Çağı ve M.Ö. 1200-700 Geç Hitit ve Çöküş dönemlerinde önemli bir merkez olan Kaniş-Kültepe antik yerleşimi yer almaktadır. Burada yaşamış halkın bu vadi ile etkileşim içerisine girmemiş olması olanaksızdır, ancak bugüne kadar bilimsel bir araştırmaya konu edilmemiştir. Aynı şekilde vadinin yine batı çıkışında bugün doğal sit alanı olarak korunmakta olan Engir gölü yer almaktadır. Bu göl, onlarca kuş türüne ev sahipliği yapmaktadır. Vadi içerisinden akan sular bu gölü beslemektedir, vadideki yaygın güvercinlik kültürünün bu göldeki ekosistem ile güçlendiği düşünülmektedir.

Ayrıca vadinin batı çıkışı doğrudan doğruya doğu-batı doğrultusunda uzanan tarihi ticaret yoluyla da kesişmektedir. İlk çağlardan itibaren ulaşım sağlayan kağnı ve kervanların bıraktıkları teker izleri ve yer döşemelerinden yola çıkarak bu yol ipek ticareti için ticaret kolonileri ve Türk Kurtuluş Savaşı’nda da kullanılmıştır.

Vadide yer alan tüm yerleşim yerlerinde bazı endüstriyel yapılara da rastlamak mümkündür. Vadide hemen hemen her yerleşim yerinde antik dönem ve sonrasında aydınlatmada kullanılan ve bezir imal edilen bezirhaneler vardır. Bölgede geçmiş dönemde tarımı yapılan aspir, belemir, ızgın ve zeyrek bitkilerinin hasadının ardından bezirhanelerde yağa dönüştürüldüğü bilinmektedir. Yakın döneme kadar da aktif kullanımda olan bu bezirhanelerden bugün 3 tanesi hala ayakta durmaktadır.

Evrensel Değerin Gerekçelendirilmesi

Koramaz Vadisi, barındırdığı binlerce yıllık geçmişe sahip tarihi, mimari, kültürel miras ile benzersiz bir ekosistem bütünü oluşturmaktadır. Medeniyetlerin değişimi ve gelişimi ile yaşam alanı mimarisindeki değişim vadide tüm katmanları ile görülebilmektedir. Basit mağara yaşamından modern ev yaşamına doğru meydana gelen değişim vadideki tarihi mirastan görülebilmektedir.

Hristiyanlığın yayılmaya başladığı ilk zamanlarda yapılan ilk kiliselerin bu vadi içerisinde bulunuyor olması vadiyi oldukça değerli kılmaktadır. Vadi içerisindeki bazı columbariumların güvercinliğe dönüştürülmesi ve yaygın güvercinlik kültürü yine bu vadiye has bir özelliktir.

Kriter (ii):

Vadi içerisinde yüzlerce yıldır farklı medeniyetler tarafından inşa edilmiş kaya oyma yapılar incelendiğinde her birinin ayrı ayrı mühendislik hesapları barındırdığı görülmektedir. Yer altı savunma yapılarının havalandırma sistemleri, kapılarındaki tırhız adı verilen ortası delik kilit (kapı) taşlarının içeriden yardım olmaksızın açılamayacak şekilde kilitlenebiliyor olmaları, çeşmelerdeki suyun düzenli akışı için eğiminin hesaplanmış olması, evlerin birbirlerinin güneşini engellemeyecek şekilde inşa edilmiş olmaları, güvercinliklerin güvercinlerin verimliliği açısından optimize edilmiş olmaları gibi daha çok sayıda benzersiz mühendislik hesabı ve başarısı bu vadide bariz şekilde göze çarpmaktadır.

Kaya oyma yapıların dış cephesine işlenen kaya oyma figürler ve nişler estetik açıdan benzersizdir, aynı şekilde günümüze ulaşmış olan kaya kilise içi freskler dönemin sanatçıları tarafından benzersiz bir güzellikte resmedilmiştir.

Kriter (iii): 

Vadideki ilk medeniyet izleri Roma dönemine ait olup, ölü yakma ve bu külleri columbarium adı verilen toplu mezarlarda depolama geleneğinin en yoğun tespit edildiği bölge Koramaz Vadisi’dir. Vadideki columbariumların birçoğu bugün hala ayaktadır, bir kısmını kiliseye, bir kısmı güvercinliğe dönüştürülmüş olsa da bazıları orijinal columbarium olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Vadide Roma dönemine tarihlenebilecek kaya mezarları da mevcuttur. Hristiyanlığın yayılmasının ardından, kiliselerin vadide de inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bizans döneminden kalma kiliseler bugün hala bütün olarak vadi içerisinde yer almaktadırlar. Bugün insanlar hala antik dönem mağaralarında kısmen barınma çoğunlukla hayvan besleme ve depolama maksatlı yaşamakta veya kullanmaktadırlar.

Özgünlük ve/veya Bütünlük Beyanları

Vadi şehir merkezinden yaklaşık 21 km uzaklıkta yer almaktadır. Bu mesafe vadinin bugüne kadar şehirleşme baskısından uzak kalmasına yardımcı olmuştur. Vadi içerisinde yaşayan insanlar vadideki doğal ve kültürel yaşamı bir ata mirası olarak doğal şekilde korumuşlardır. Tarihi yapıların tamamı ya kayaya oyulmuş ya da kayadan yapılmıştır. Bu nedenle erozyon zaman içerisinden yapıları kısmen tahrip etmiştir. Fakat günümüze kadar ulaşan yapı stoğu hiç de azımsanmayacak kadar çok ve değerli miktardadır. Bahse konu yapılarda herhangi bir büyük ölçekli onarım yapılmamıştır.

Vadide oranla küçük bir bölge Tarihi Sit Alanı olarak ilan edilerek Ağırnas Koruma Amaçlı İmar Planı gerçekleştirilmiştir. Vadideki yerleşim yerlerinden bazı yapılar tescil edilmiş ve edilmeye devam edilmektedir. Mezkûr noktalar ve çıkarılan doğal ve kültürel miras derinlemesine görüldüğünden, bütüncül koruma düşünülmektedir[2].

 Vadi içerisinde yer alan ve ekte listelenen yapıların sit alanı olarak koruması mevcuttur. Bu yapılar arasında tümülüsler, çeşmeler, köprüler, kiliseler, tarihi konaklar, nekropoller yer almaktadır. Kayseri Melikgazi Belediyesi 06/08/2018 tarihli kararı ile alanın ihyası ve gelecek nesillerimize aktarılması adına mülkiyet ayrımı gözetmeden planlama ve projelendirme çalışmalarının başlatılması, bu çalışmalara altlık teşkil edecek her türlü sit alanı ile tescilli veya tescil niteliği taşıyabilecek tüm yapı ve dokuların tespiti, tescilli ve korunarak yaşatılması konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte harekete geçilmesi; planlama çalışmaları tamamlandıktan sonra bu vadide yapılacak her türlü çalışma ve uygulama için 5393 sayılı Belediye Kanununun 75. Maddesine istinaden ilgili kurum, kuruluş ve şahıslarla işbirliği, protokol, yazışma ve benzeri işlemlerin yapılması ve yürütülmesi; söz konusu alanın yönetiminin Melikgazi Belediyesi öncülüğünde oluşturulması için gerekli görüşme ve yazışmaların gerçekleştirilmesi; Koramaz Vadisi’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınması için gerekli her türlü yönetimsel, prosedür ve diğer çalışmaların başlatılması üzere Belediye Başkanı veya görevlendireceği Başkan Yardımcılarından birine yetki verilmesine, vadideki atık suyun ıslahına, kaçak yapılaşmanın önlenmesine, izinsiz ve kontrolsüz ağaç kesiminin önüne geçilmesine oy birliği ile karar vermiştir.

Diğer Benzer Özelliklerle Karşılaştırma

6040 referans numarası ile aday listesinde yer alan Mountainous Phrygia adlı dünya mirası adayı yapı olarak Koramaz Vadisi’ne benzemektedir, ancak Mountainous Phrygia sadece Frig dönemi kültürü izlerini taşırken, Koramaz Vadisi farklı medeniyetlerin kültürel izlerini taşımaktadır. 357 referans numarası ile miras listesinde yer alan Göreme National Park and the Rock Sites of Cappadocia, Koramaz Vadisi’ndekine oldukça benzer yapılar içermektedir fakat yeraltı şehir sayısı, kapasitesi ve mimarisi farklılık arz etmektedir. Göreme National Park and the Rock Sites of Cappadocia’da bulunan şehirleri çoğunlukla dikey mimaride inşa edilmişken Koramaz Vadisi’ndekiler yatay mimaride inşa edilmiştir.  Archaeological Site of Kültepe-Kanesh’in Vadi’nin hemen çıkışında yer alması Vadi’nin tarihini ve etkileşimlerini Göreme National Park and the Rock Sites of Cappadocia’nın tarihinden daha önceki tarihlere götürebilir. Ayrıca Vadi’de neredeyse sadece bir bölgede columbariumların toplanması ve kubbeli mimarisi iki bölgeyi ayıran bir özelliktir. Bulgaristan’da yer alan 45 referans numaralı Rock-Hewn Churches of Ivanovo adlı dünya mirası, 12. yy’da yapılmış kilise, şapel, manastır vb içerirken, Koramaz Vadisi çok daha eski dönemlere ait kiliseler içermekte, bununla birlikte yüzlerce yıllık kültürel yaşam devam edegelmektedir.

Bu noktada yine Ağırnas ve Büyük Bürüngüz’ün tüm yerleşim yerinin altını kapsayan yeraltı yapısı ise ilginçtir ki hibrid yapıdadır. Konutların altında bulunan bazen tek bazen iki üç katlı mağaralar komşu evinin alt sınırına kadar devam etmekte iken anlaşılan o ki mülkiyet ve mahremiyet yaklaşımı ile sonradan geçişler araya duvar örülmek üzere kapatılmıştır. Duvarların kaldırılması devasa bir yeraltı kentini gözler önüne serecektir.

 

[1] Kayseri’nin Gesi Beldesi, Küçük Bürüngüz (Subaşı) Köyü ile Ağırnas Vadisi’ndeki Bizans Dönemine ait Sivil-Zirai Kaya Yapıları, Nilay Çorağan Karakaya, Turkish Studies – International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 9/10 Fall 2014, p. 335-358, Ankara, Turkey.

[2] Yazlık, B. ve Özsoy, O, Bütüncül Koruma ve Tanıtım Çalışmalarında Koramaz Vadisi Örneği, Innovation and Global Issues in Social Sciences III, 26-29 Nisan 2018, Patara/Antalya.