YÖRÜK KÖYÜNDEN ZONGULDAK’IN ENDÜSTRİ MİRASINA UZANAN KORUMACILIK ÖYKÜSÜ | ÇEKÜL

YÖRÜK KÖYÜNDEN ZONGULDAK’IN ENDÜSTRİ MİRASINA UZANAN KORUMACILIK ÖYKÜSÜ

28.01.2009

Limanı ve taş kömürüyle ülkemizin sanayileşme serüveninde önemli bir rol üstlenmiş olan Batı Karadeniz’in önde gelen kentlerinden Zonguldak, endüstri mirasımızın gözde örneklerini barındırmaktadır. Bu mirasın korunması için gönüllü çalışmalar yürüten duyarlı insanların çabaları, kentin kendine has özelliklerini ortaya çıkarmayı hedefliyor. Zonguldak’ta uzun yıllardır bu alanda çalışmalar yürüten ÇEKÜL Vakfı Zonguldak temsilcisi Mimar Muhsin Maden, Yörük köyünden başlayarak, kömür ocaklarına uzanan korumacılık öyküsünü anlatıyor.

 

“1948 yılında Safranbolu Yörük köyünde doğdum. İlkokulu Yörük köyünde, ortaokulu Safranbolu’da bitirdim. Lise tahsilimi Zonguldak Erkek Sanat Enstitüsü’nde tamamladım. 1966 – 1967 öğretim yılında girdiğim Yıldız Teknik Okulu (Yıldız Teknik Üniversitesi) Mimarlık Bölümü’nden 1971 yılında mezun oldum. Aynı yıl Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Ereğli Kömürleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü’nde (Zonguldak) göreve başladım.1983 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü olarak yeniden yapılanan bu kuruluşta, önce proje biriminde mimar olarak, sonra sırasıyla Kontrol Mühendisi, Keşif ve İhale Başmühendisi ve Emlak Müdürü olarak görev aldım. Halen bu göreve devam etmekteyim. 

Yörük köyü ile başlayan çalışmalarım

1996 yılında 47 köylümüzle birlikte Yörük Köyü Kültür Mirasını Koruma Tanıtma ve Dayanışma Vakfı’nı kurduk. Vakfın kuruluşundan bugüne kadar yönetim kurulunda görev aldım. Özellikle teknik konulardaki çalışmaları yürüttüm.

1996 yılında Safranbolu’daki sempozyuma katıldığımda, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı rahmetli Prof. Dr. Gönül Tangut’u köyümüze davet etme şansını yakaladım ve köyümüzün sit alanı olarak tescili konusunda görüşlerini aldım. Tescil için hazırladığımız dokümanlarla kurula müracaat ettik. 1997 yılında kurulun kararıyla 130 haneden oluşan köyümüzün kentsel sit alanı olarak tescili, 94 adet yapının da Korunması Gerekli Kültür ve Tabiat Varlığı olarak tescili yapıldı.

 

1992 yılında köy mezarlığımızın tescili için Safranbolu Meslek Yüksek Okulu Restorasyon Bölümü’nün de katkıları ile hazırladığım dosyayı, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na sunduk ve mezarlığımızın tescilini de böylece tamamlamış olduk.

Köyümüzde bulunan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde kayıtlı ahşap minareli iki camimizden birinin minaresi 1955 yılında yıkılmıştı. Orijinal yerinden farklı bir yere, yığma tuğladan yeni bir minare yapılmıştı. Yıkılan minarenin eski yerine ahşap bir minarenin yapılması için hazırladığım proje kurul tarafından onaylandı; ancak bu minarenin yapımını henüz gerçekleştiremedik.

Yörük Köyü Kültür Mirasını Koruma Tanıtma ve Dayanışma Vakfı’nın kuruluşu sonrasında, vakıfa bağışlanan Muratoğlu Konağı’nın restorasyon projesi, o tarihlerde Safranbolu Meslek Yüksek Okulu Restorasyon Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aysun Özköse ve ekibi tarafından yapıldı. Bu projenin kurul tarafından onaylanmasının ardından, konağın restorasyonu ve bahçe tanzimi için ihaleleri yapıldı. Konağın restorasyonunun gerçekleşmesinde en büyük desteği, Karabük İl Özel Müdürlüğü’ne Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nden kaynak aktarılmasına yardımcı olan Prof. Dr. Metin Sözen hocamız sağladı. 2006 yılında restorasyonu tamamlanarak hizmete açılan konak (Vakıf evi) pansiyon olarak hizmet vermektedir.

2000 yılında, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun o tarihteki Başkanı Prof. Dr. Örçün Barışta ve ekibinin bilimsel, Kültür Bakanlığı’nın maddi katkıları ile Yörük Köyü Geleneksel Yaşam Biçimi ve Evleri adlı kitap, 2001 yılında da TRT tarafından Orda Bir Köy Var adlı belgesel hazırlandı. Bu çalışmalar da Yörük köyünün özelliklerini anlatabilmek için yol gösterici oldu. 

 

Muhsin Maden, ÇEKÜL Vakfı inceleme ekibine Yörük köyünü gezdirirken

Köyümüzdeki evlerin dış cephelerinin restorasyonu için, Safranbolu Meslek Yüksek Okulu Restorasyon Bölümü tarafından hazırlanan Sokak Dokusu Sağlıklaştırma Projesi, 2006 yılında kuruldan onay aldı, ancak kaynak bulunamadığı için ne yazık ki henüz uygulamaya geçemedi.  

1970’li yıllardan beri gerek Safranbolu’ya gerekse köyümüze büyük emek veren Metin Sözen hocamızla, Vakfımızı kurduğumuz 1996 yılında tanıştık. Zonguldak’ta çalıştığımı öğrenen hocamız beni 2003 yılında Zonguldak İletişim Danışmanı olarak görevlendirmişti. ÇEKÜL Vakfı ailesinin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum.  

“Zonguldak’ta endüstri mirasını yaşatmak istiyoruz”

Taşkömürünün; Karadeniz Ereğli ilçesinin Kestaneci köyünden Uzun Mehmet tarafından 1929 yılında bulunması ve 1948 yılında işletilmeye başlanılmasından sonra, havzaya yabancı şirketlerin işletmeci olarak geldiği görülür. Zonguldak 1930’lu yıllarda tahta iskeleli bir köy iken civardaki kömür üretimi nedeniyle zamanla gelişir. 1924 yılında ise Zonguldak Cumhuriyetin ilk vilayetlerinden olur. Cumhuriyetin ilanından sonra havzada Türkiye İş Bankası tarafından kurulan şirketlerin (Kömür İş, Türk İş) faaliyetleri görülür. 1936 ile 1940 yılları arasında tüm yabancı şirketlerin devleştirilmesi sonucunda havzadaki kömür işletmeleri Etibank’a devredilir ve Ereğli Kömürleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü adını alır. 1957 yılında Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün kurulmasından sonra bu kuruluşa bağlanır. Ereğli Kömürleri İşletmesi Müessese Müdürlüğü 1983 yılında yeniden yapılandırılarak Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü olmuştur.

Havzada 1840 -1940 yılları arasındaki yüz yıllık bir süreçte, önce yabancıların  (ağırlıklı olarak Fransız, İtalyan ve İngiliz şirketlerinin),  1926 yılından sonra da Türkiye İş Bankası şirketlerinin kurduğu sanayi ve sosyal tesislerinin önemli bir bölümü yok olmakla birlikte, bir kısmı hâlâ ayaktadır. Bu yapılar Osmanlının ve Cumhuriyet’in ilk sanayi kenti olan Zonguldak’taki endüstri mirası yapılardır.

Havzada 150 yılı aşan bir süredir kömür üretimi yapılmasına rağmen Zonguldak’ta bir maden müzesi bulunmaması, ülkemiz açısından büyük bir eksiklik olarak değerlendirilmelidir. Maden Müzesi’nin kurulması, ilk kez 2005 yılında dönemin valisi Yavuz Erkmen tarafından gündeme getirildi. Müzenin mimari projelerini ise ben hazırladım ve bu projenin keşifleri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yapılarak onaylandı. Uzun yıllardır Zonguldak’ta mücadelesini verdiğimiz Maden Müzesi’nin kurulması için nihayet 2009 yılı bütçesine ödenek konuldu. Kentimizin en önemli özelliği olan taşkömürü cevheri ve madenciliği, kömür ocakları ve diğer işleme tesisleri Yaşayan Madencilik Müzesi çatısı altında korunarak endüstri mirasımızın örnekleri arasında yerini almaya hazırlanıyor.     

2006 yılında Mimarlar Odası Ankara şubemizin katkılarıyla, eski kömür yıkama tesislerinin (Lavuar) bulunduğu alan ve bu alandaki tesisin tescili için Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na müracaat ettik ve bu alanın ve tesisin yıkılmayan bazı bölümlerinin tescillenmesini sağladık. Bu alanla ilgili, Ankara şubemizin koordinatörlüğünde, Maden Mühendisleri ve Makine Mühendisleri Zonguldak Şubeleri’nin de destekleriyle “Proje Fikir Yarışması” düzenledik. Üniversitelerin mimarlık bölümü öğrencileri ile diğer disiplinlerde okuyan lisans ve lisansüstü öğrencilerinin de katıldığı yarışmayı 2008 yılında gerçekleştirdik ve projeleri Zonguldak’ta sergiledik.

Bundan sonraki süreçte de, Mimarlar Odası Zonguldak Temsilciliği, ÇEKÜL Vakfı ve kentimizdeki diğer sivil toplum örgütlerin de katkısıyla, Zonguldak’taki endüstri mirası yapıların değerlendirilmesi ve tescili ile ilgili çalışmalara devam edeceğiz.”