TKB SEMİNERİ KOCAELİ’DE GERÇEKLEŞTİ | ÇEKÜL

TKB SEMİNERİ KOCAELİ’DE GERÇEKLEŞTİ

11.11.2008

Tarihi Kentler Birliği, 7-9 Kasım tarihlerinde Kocaeli Semineri'ni gerçekleştirdi.  Ekim ayında Kars kentinde yapılan Buluşma’da somut olmayan kültürel miras konusu gündeme getirilirken, Kocaeli’de “endüstri mirasının yeniden değerlendirilmesi” TKB üyelerinin dikkatine sunuldu.

7 Kasım Cuma akşamı, Kartepe Greenpark Otel’de yapılan açılış yemeğiyle başlayan Kocaeli Semineri, 8 Kasım Cumartesi günü endüstri mirası konusunda uzman konuşmacıların katıldığı panel ve ardından, gündeme paralel olarak gerçekleşen SEKA Kağıt Fabrikası/SEKA Park gezisiyle devam etti. TKB üyeleri, bilim insanları, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda davetlinin takip ettiği Kocaeli Semineri’nin son gününde ise, İzmit Kentsel Sit Alanı’nda bulunan Orhan Camisi, Sırrı Paşa Konağı, Süleyman Paşa Hamamı, Portakal Mescidi, Kasr-ı Hümayun, Kocaeli Etnografya ve Arkeoloji Müzeleri incelendi. Deniz otobüsüyle Körfez gezisi yapan katılımcılar, Gebze Eskihisar’daki Osman Hamdi Bey Müzesi’ni de ziyaret etti. TKB üyeleri, Cumhuriyet dönemi endüstri mirasının en önemli örneklerinden biri olan SEKA Fabrikası’nın etkileyici anısıyla Kocaeli’den ayrıldı.

“Endüstri Mirasının Yeniden Değerlendirilmesi”

“Endüstri Mirasının Yeniden Değerlendirilmesi” başlıklı seminer, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Kartepe Greenpark Otel’de yapıldı. Seminer kapsamında gerçekleşen panel öncesinde, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu  Neredeyiz” başlıklı açılış sunumuyla kentte yapılan çalışmaları anlattı.   

Karaosmanoğlu konuşmasına, şehirlerin canlı, yaşayan yerleşimler olduğunu söyleyerek başladı: “Camileri, sarayları, kaleleri, ormanları, asırlık ağaçları, asırlık evleriyle ayakta duran bir şehir bize çok şey anlatır. Tarihi yapıları yıkmak, tarihi ağaçları kesmek, şehri kalbinden bıçaklamak gibidir. Kocaeli 3 bin 200 yıllık bir şehirdir. Bu anlamda bir açık hava müzesi gibidir. Öte yandan, ticaretin ve sanayinin merkezi olmuştur. SEKA Fabrikası da bu sanayi yapılarından en önemlisidir. SEKA bir hatıralar denizidir. Bizim bu hatıralara derin bir hürmetimiz vardır.  SEKA’nın müzesini kurmazsak, sanayi şehri kimliğimiz de, tarihi kent kimliğimiz de zaafa uğrar,” diyerek konuşmasını bitirdi ve ardından panele geçildi.   

Oturum Başkanlığını ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı ve TKB Danışma Kurulu üyesi Mimar Mithat Kırayoğlu’nun yaptığı panele, Kocaeli Üniversitesi Restorasyon Kürsüsü ve  Kocaeli Koruma Kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül KöksalTürkiye’de Endüstri Mirasının Korunması ve SEKA Örneği”, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mimar Mustafa Soydabaş “SEKA Park Bilim Merkezi Projesi”, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve TKB Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak “İstanbul Hasanpaşa Gazhane Projesi”, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Erkan Uçkan “Eskişehir’de  Mirası Yaşatacak İşlev” başlıklı sunumlarıyla konuşmacı olarak katıldı.  

“Kocaeli Semineri tarihi bir toplantıdır”

Oturum Başkanı Mithat Kırayoğlu, TKB’nin tarihi günlerinden birisini yaşadığını vurgulayarak konuşmasına başladı:  “Bu seminerle yeni bir kavram gündemimize girmektedir.  TKB hangi koruma kavramını gündemine alırsa, bu kavram ete kemiğe bürünmektedir. Bu nedenle Kocaeli Semineri tarihi bir toplantıdır,” değerlendirmesinin ardından, 1970’lerde  Safranbolu’da başlayan koruma mücadelesine değindi. Kentsel koruma kavramının “Evlerinizin içi sizin, dışı bizimdir” sloganıyla ortaya çıktığını vurgulayan Kırayoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Kentlerimiz yapay sınırlarla birbirinden ayrılmaktadır. Koruma çalışmalarında havza boyutu bu nedenle önem kazanmaktadır. TKB, sadece tarihi kent dokusunun değil, doğal dokunun da korunmasını gündemine eklemiştir. Şimdi koruma alanlarımıza yeni bir halka daha ekliyoruz: Endüstri mirası. TKB, yeni kavramları önce kendi içinde değerlendirerek tüm Türkiye’ye yaymaktadır ve endüstri mirası da bunlardan biri olacaktır. Sanayi Devrimi insanlık tarihinin yaşadığı en büyük dönüşümlerden biridir. Sanayi alanındaki devrimle birlikte kentler de büyük ölçekte değişti. İnsanlar yeni kavramlar ve yeni yapılarla karşılaştı. Sanayi yapıları dönemin mimari yapılarından etkilendiği için mimari açıdan da önem taşıyor. Kent merkezlerinin içinde yer aldıkları ve geniş bir alanı kapladıkları için de sanayi yapıları yeni fonksiyonlarla işlevlendirilmeye çok müsait. Kocaeli  Semineri TKB’ye yeni bir görev yüklemektir: Endüstriyel kültür mirasına farklı bir gözle bakmak ve değerlendirmek. TKB’nin kurulması koruma alanındaki bir milattır. TKB’den önce Koruma Kurulları ile belediyeler karşı karşıya gelirdi. Belediye başkanları yapıları yıktırmak için uğraşır, kurullar ise direnirdi. TKB’nin kuruluşundan sonra bu durum değişti. Başkanlar masanın öbür tarafına geçti, Kurul toplantılarına katılmaya başladı. Esas korumacılar belediye başkanları oldu,” diyerek panelistlere sözü bıraktı.

“Endüstri Mirası, yaşamımızın bir parçasıdır”

Kocaeli Üniversitesi Restorasyon Kürsüsü ve Kocaeli Koruma Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül KöksalTürkiye’de Endüstri Mirasının Korunması ve SEKA Örneği” başlıklı sunumuyla yurtdışından ve İstanbul’dan örnekler verdi:Doktora tezimi hazırlarken Alman hükümetinden aldığım bursla, 2000 yıllarında Almanya’da çok sayıda yapıyı inceleme fırsatı buldum. Dolayısıyla yaklaşık 15 yıldır bu konuda çalışmalar yapıyorum. Endüstri mirası kavramı İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerde 1970’lerden sonra, sanayi yapılarının korunması gereken kültür varlığı olarak tanımlanması sonucunda ortaya çıktı; çünkü sanayi mirasının kültürümüzün ve yaşamımızın bir parçası olduğu görüldü. Aynı yıllarda, bu yapıların yeniden hayat bulması, kullanılan alanlar haline gelmesiyle ilgili çalışma yapan çeşitli örgütlenmeler kuruldu. Ruhr Bölgesi, Almanya’da ağır sanayinin yer aldığı bir alandır. 1989-1999 yıları arasında, 18 kentte endüstri mirasının korunmasıyla ilgili çalışmalar yapıldı. Yapıların, açık alan düzenlemeleri yapılarak, konser salonları gibi kültür ve eğitim amaçlı, dağcılık ve dalgıçlık gibi spor amaçlı olarak işlev kazanmaya başladı. Bugün Dünya Mirası Listesinde bulunan 900’e yakın yapının 30-40 kadarı endüstri mirasıdır. Alanların sadece gündüz değil, gece de aktif olmasına yönelik planlamalar yapılıyor, buralarda çağdaş sanat etkinlikleri ve sergiler düzenleniyor. Türkiye’den ise İstanbul örneğini vermek istiyorum. Osmanlı topraklarındaki sanayi tesislerinin yüzde elli beşinin İstanbul’da konumlandığını görüyoruz. Tersane, tophane, darphane gibi 250 civarında bir sayıya ulaşan bu yapılar, günümüzde 25-50 civarına düşmüş durumda. Bu yapılar, Haliç’in iki kıyısında, Boğaz kıyılarında ve Marmara’da konumlanmıştır. Bu nedenle, sanayi yapılarına kıyı yapıları olarak da bakabiliriz. Silahtarağa Elektrik Santrali, dünyada eşi olmayan bir örnek. Planlama açısından çok önemli bir özelliği var. Üretim binaları ile sosyal konutlar için bir yeşil alan ayrılmış durumda. Burası ayrıca mescit, lokanta gibi hizmet birimlerinin de olduğu önemli bir yerleşke. Şimdilerde ise 49 yıllığına İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne kiralandı. Üniversite, tescilli yapıları olduğu gibi koruyarak burada kültür, sanat faaliyetleri yürütüyor.  

“SEKA, kentin yaşamını etkileyen bir tesis”

“SEKA ise, Cumhuriyetin ilk döneminde beş yıllık kalkınma planı içinde listeye alınan Sümerbank ve Etibank işletmelerinden biri. O dönemin ülke koşullarında, kağıdın önemine dikkat çeken Mustafa Kemal Atatürk, SEKA’nın kurulması için direktif veriyor. SEKA, erken Cumhuriyet döneminde, 1930’lardan itibaren kentin yaşamını kökten değiştiren, etkileyen bir tesis. Kent, SEKA ile birlikte vardiyalı sisteme, kadınların ve çocukların çalışma hayatı içinde yer almasına tanık olmaya başladı. Kentin değişiminde olumlu ya da olumsuz öncü bir rol üstlendi. SEKA’nın önemli özelliklerinden biri de arkeolojik alanın üzerine kurulmuş olması. Yapının altında yer alan kalıntılardan, kentin geçmişinin çok gerilere gittiğini biliyoruz. Ayrıca bu alandaki ağaçların bir kısmı tescilli. Tek katlı konut yapıları da var. Burası kağıt üretiminin nasıl yapıldığını anlatan önemli bir alan. SEKA’nın yeniden yaşaması, kentin transit yolları ve sanayi yolu ile bağlantılarının yeniden kurulması için bir fırsat. Bu nedenle kentin, mimari, sosyal ve kültürel refah düzeyini arttıracak bir potansiyele sahip. Yapı yeniden işlevlendirildiğinde, kıyı bağlantısı yeniden kurulacak ve kent canlanacaktır,” dedi.  

 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mimar Mustafa Soydabaş “SEKA Park Bilim Merkezi Projesi” başlıklı sunumuyla ikinci panelist olarak söz aldı. Soydabaş, SEKA’nın tarihçesi ve önemiyle ilgili genel bilgiler vererek, bu bilgileri içeren kısa bir filmi de konuklara gösterdi. Soydabaş, SEKA’nın “Bilim Müzesi” olarak fonksiyon kazanması için yapılan çalışmalarının devam ettiğini söyledi.

 

 “Sivil örgütler, iyi hareket ederse kötü şeylerin yapılmasını önleyebilir”

Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve TKB Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Ülkü Azrak, “İstanbul Hasanpaşa Gazhane Projesi” başlıklı sunumuyla, sivil örgütlenmenin önemini vurgulayan bir örneği davetlilerle paylaştı: “Geçmişte İstanbul kentinin havagazı ihtiyacını karşılayan birkaç tesis vardı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde halkın önemli gündelik ihtiyaçlarının karşılanması için yabancı şirketlerle işbirliği yapılmıştı. Bunlardan biri de havagazıdır. O dönemde havagazı, sokak aydınlatmalarında ve mutfaklarda kullanılırdı. İstanbul’un ihtiyacını karşılayan Hasan Paşa Gazhanesi ile birlikte, Dolmabahçe ve Yedikule’de iki gazhane daha vardı. Hasan Paşa Gazhanesi Anadolu yakasının ihtiyacını tümüyle karşılardı. 120 yıl halka hizmet etti. Hasan Paşa Gazhanesi bir endüstri anıtıdır. Bu yapılara, “Endüstri Arkeolojisi Sit Alanı” adı verilmektedir. Hasan Paşa Gazhanesi, gazometre ve ek tesislerinden oluşmaktadır. 1938 tarihli bir yasayla bu sektörde de devletleştirme yapılmış ve şimdiki adıyla Bayındırlık Bakanlığı’na devredilmiştir. Sonra da İstanbul Belediyesi’ne geçmiştir. 1945 yılındaysa İ.E.T.T ye devredilmiş, 1993’e kadar gaz üretmeye devam etmiştir. Üretim durduktan sonraysa tahripkar operasyonlar başlamıştır. 2 No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 1994’te bu tahribatı durdurma kararı alarak yapıyı tescil etti; ama tahribat devam etti. Burada önce kömür depolama alanı kuruldu. Sonra karton toplayıcılarının barakaları yerleşti. Gazometre alanının adım adım tahribine doğru gidiliyordu. Daha sonra İ.E.T.T. makineleri ihaleyle satışa çıkardı. Bu süreçler, Gazhane Çevre Gönüllüleri Örgütü’nün çabalarıyla durduruldu. Çevre gönüllüleri Koruma Kurulu ve Belediye ile ilişki kurarak, yapıların rölövesinin yapılmasını sağladı. 1995 yılında Büyükşehir Belediyesi, bu alanda festival faaliyetleri yapılması için karar aldı, ancak bu, gerçek kullanım amacına uymayan girişimlerdi. Sivil toplum örgütü, Meclis kararını değiştirmek için harekete geçti. Sivil örgütler, iyi hareket ederse kötü şeylerin yapılmasını önleyebilir. Bu baskı sayesinde Belediye, imar planında değişikliğe gitmek zorunda kaldı; ama ne yapılması gerektiği konusunda zihinler hâlâ aydınlanmış değildi. Sivil örgütlenme, kooperatif kurarak daha da güçlendi. 1997 yılında Belediye ile bir protokol imzalama imkanı yarattı. Bu protokol “Kadıköy Gazhane Koruma ve Yeniden Yaşatma Projesi” adını taşıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kadıköy Belediyesi, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, Gazhane Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi protokole taraf oldular. Protokol 2000 tarihinde onaylandı. Büyükşehir Belediyesi Projeler Daire Başkanlığı ile İTÜ Mimarlık Fakültesi arasında anlaşması imzalandı. Prof. Dr. Afife Batur gençlerle bir proje hazırladı. Bu proje Belediye ve Koruma Kuruluna sunularak 2001 yılında onayı alındı. Büyükşehir Belediyesi bugün, 2010 tarihinde gerçekleşecek olan İstanbul Kültür Başkenti projesi içinde, bu çalışmayı da  gerçekleştirmek için harekete geçmiştir. Gazhane’nin, “Kültür ve Sanat Merkezi” olarak kullanılması için, demokratik yaklaşımlı “Doğrudan Katılım Meclisi (danışma kurulu)” kuruldu. Kooperatif, çevre mahallelerin muhtarları, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden bir temsilci, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, Kadıköy Belediyesi’nden bir temsilci gibi doğal üyelerden oluşan demokratik bir organ olarak oluşturuldu,” diyerek örgütlenmenin önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Ülkü Azrak ayrıca Almanya’daki gazhanelere nasıl işlev kazandırıldığına ilişkin de örnekler verdi.  

Panelin son konuşmacısı Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Erkan Uçkan ise,“Eskişehir’de Mirası Yaşatacak İşlev” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Uçkan, “Kentsel alanların kırsal alanlardan farkı, kullanım ve yapılaşma yoğunluğu ve özellikle sanayi alanlarının yoğunlaşmasıdır. Eskişehir’in yerleşme sahasının gelişmesinde de sanayi faktörünün etkisi çok önemlidir. Sanayi bir taraftan kente çok sayıda işçi nüfusu çekerek planlı konut alanlarının gelişmesini teşvik ederken, diğer taraftan bizzat kendi tesis sayısını arttırması ile kent arazisinde kapladığı alanı genişleterek, mekânsal yönden kentin görünümünü büyük ölçüde değiştirmiştir,” diyerek fotoğraf ve çizimler eşliğinde, Eskişehir’de yapılan çalışmalar hakkında konukları bilgilendirdi.

 

Seminer davetlilerinden Atlas Proje ve Arazi Geliştirme Yönetim Kurulu Başkanı Tavit Köletavitoğlu, konuşmacıların ardından soz alarak, yurt dışı örnekleriyle ilgili tespitlerini paylaştı:  “Buraya gelmeden önce yaptığım araştırmalarda, endüstri mirası ile ilgili örnekleri inceledim. Dünyada en başarılı 78 destinasyon projesinin nasıl yaratıldığını ve başarı noktalarının neler olduğunu araştırdım. Türkiye’deki örneklerle, ortak noktalarının olduğunu fark ettim. Yurtdışı örneklerinde, bütün sürdürülebilir örneklerin sahibi yerel yönetim. Belediyeler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, gönüllüler bu çalışmaların taraflarını oluşturuyor. Yaklaşım ve ele alış biçimini değerlendirdiğimizde, bütünsel ele alınanların daha iyi olduğunu görüyoruz. Yapılar, kentin özel görevleri çerçevesindeki misyonunu yerine getiriyorsa yaşayan örnekler haline geliyor. Kent kültürü son derece önemli. Türkiye’de güzel örnekler var ama sıkıntılarda var. Yıllardır kent kültür planını zedeleyen çalışmalar ürettik. Amacımız sadece yapıyı korumak değil, yaşam alanları üretmek olmalı. Türkiye de atık yol almaya  başladı. Örnekleri iyi inceleyerek, araştırarak, işin uzmanlarına danışarak yol almamız gerektiğine inanıyorum,” dedi.       

 

Panelin ardından, TKB Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen bir değerlendirme konuşması yaptı: “Tarihi Kentler Birliği’nin başarısı, Türkiye’ye bütüncül bakmaktır; çünkü tarihinin derinliğine bakarken ardından bugüne de bakıyorsunuz. Ve bu akışın sahibi benim diyorsunuz. TKB kuruluncaya kadar hükümet programlarında hep aynı şeyler vardı. Kültür politikası, korumacılık anlayışı yoktu. Şimdi ise bu toprağın altı ve üstündeki bütün miras bizimdir yaklaşımı benimsendi. Yılın son seminerinde Kocaeli’de endüstri mirasını konuşmak için toplandık. Burada anlatılan örneklerde gördüğümüz gibi fabrikalar tarihsel bir üründür. Sadece bir bina değil, toplumsal yapının kendisidir. Yola çıktığımızda öncelikli gündemimiz doğa, kültür ve her ölçekte tasarım yapmaktır dedik. Sonra arkasından kent tarihi müzelerini oluşturmaya başladık. Kent müzeleri, bellek merkezleri olması açısından önemlidir. Şimdi ise endüstri mirasını yeniden canlandırmak için mücadele edeceğiz. Kent merkezinde kalan yapılar yerel yönetimlerindir. Devlet Demir Yolları’nın bırakacağı bütün yapıların yerel yönetimlere bırakılması için uğraşıyoruz; biz bunlar için çaba gösterirken bürokratların da kolaylaştırıcı olması gerekiyor. Yerel yönetimler de halkı yanına alarak hareket etmelidir. 2009 hedeflerimiz arasında havza birlikleri platformu kurmak yer alıyor. Cumhuriyet dönemi mirasının tespiti ve korunması da TKB’nin gündeminde olmalıdır. Yoğun bir gündem 2009’da bizi bekliyor.”

Birbirinden farklı örneklerle hem dünyada, hem Türkiye’de yapılan çalışmaları anlatan konuşmacıların sunumları, değerlendirme ve soru –cevap bölümünden oluşan panel, endüstri mirasının yeniden değerlendirmesi için, TKB üyesi belediye başkanlarının yolunu aydınlattı.

 

TKB Üyeleri, Cumhuriyet Dönemi Endüstri Mirası SEKA Fabrikası’nı Ziyaret Etti

 

Kentsel Sit Alanı İncelendi

ÇEKÜL Vakfı Kocaeli Kültür Elçileri de kent gezisine katılarak, TKB üyesi belediye başkanlarına Kocaeli'yi anlattı