Gıdanın Geleceği İçin Dayanışma: 2. Agroekoloji Çalıştayı İzmir’de Gerçekleşti
Doğayla uyumlu bir gıda sisteminin mümkünlüğünü tartışmak için bir araya gelen onlarca kurum, üretici, akademisyen ve gönüllü 4-6 Nisan 2025 tarihleri arasında İzmir Mimarlar Odasında bir araya geldi. “Zehirsiz Sofralar Platformu”’nun ortak sorumluluğunda düzenlenen 2. Agroekoloji Çalıştayı, “Doğaya, çiftçiye, topluma dost bir gıda sistemi için bir araya geliyoruz” çağrısıyla başladı ve üç gün boyunca kolektif bir dönüşüm arayışının sesi oldu.
Çalıştay boyunca agroekoloji sadece tarımsal bir üretim modeli olarak değil, yaşamın bütününe dokunan bir yaklaşım olarak ele alındı. Doğa dostu üretim yapan çiftçiler, akademisyenler, meslek odaları, kooperatifler ve yerel yönetim temsilcileri, adil ve ekolojik bir gıda sisteminin nasıl kurulabileceğini birlikte tartıştı.
ÇEKÜL Vakfı’nın uzun yıllardır savunduğu kültürel ve doğal varlıkların birlikte korunması yaklaşımı, bu çalıştayda önemli bir karşılık buldu. Tarımın sadece kırsalda değil; şehirlerde, yaşam kültüründe ve toplumsal ilişkilerde nasıl bir yer tuttuğu, doğal tarım ve agroekoloji odağında öne çıkan bilgi transferi, doğa dostu yöntemlerin yaygınlaştırılması ve yerel üretim modellerinin güçlendirilmesi gibi konular tartışıldı.
Açılış konuşmasını yapan Tarım Ekonomisi Derneği Başkanı İpek Topuzoğlu, agroekolojiyi “ekolojik yıkıma ve toplumsal adaletsizliğe karşı geliştirilen bütünlüklü bir yaşam önerisi” olarak tanımladı. Bu tanım, çalıştay boyunca dile gelen görüşlerde de yankı buldu.
Etkinlik boyunca agroekolojinin yalnızca teknik değil, politik bir yönünün de olduğu sıklıkla vurgulandı. Tarım politikalarına, tohum egemenliğine ve yaşam alanlarını tehdit eden projelere karşı birlikte mücadele etmenin gerekliliği konuşuldu. ÇEKÜL Vakfı’nın da desteklediği bu yaklaşım, doğayla uyumlu gıda sistemlerinin aynı zamanda toplumsal adaletin de bir aracı olduğunu hatırlattı.

Çalıştayın son günü, bu fikirlerin sahadaki karşılığını görmek üzere Kuşadası Kirazlı Köyü’ne bir ziyaret gerçekleştirildi. Agroekolojik üretim yapan çiftçi Nihat Fidan’ın çiftliğinde düzenlenen saha gezisi, teoriyle pratiğin nasıl iç içe geçtiğini gösterdi. Hayvancılık ve bitkisel üretimin birlikte yürütüldüğü bu modelin dışa bağımlılığı nasıl azalttığı yerinde gözlemlendi. Gün, birlikte yenilen öğle yemeği ve yerel tohum egemenliği üzerine düzenlenen açık forumla son buldu.
Üç gün süren program, gıdayı, toprağı ve geleceği birlikte düşünen yüzlerce insanın oluşturduğu bir bilgi ve dayanışma ağına dönüştü. Kolektif çaba, agroekolojiye dair umutları büyüttü; yeni iş birliklerinin, ortak projelerin ve dönüşüm hikâyelerinin kapısını araladı.
ÇEKÜL Vakfı’nın da katkı sunduğu çalıştay, agroekolojinin sadece bir tarım politikası değil; aynı zamanda yaşanabilir kentlerin, sağlıklı ekosistemlerin ve kültürel sürekliliğin de temel bir parçası olduğunu yeniden hatırlattı.
Doğa ve kültürün birlikteliğine değer verenlerin bir araya geldiği bu anlamlı buluşma, ekolojik ilkelere dayalı bir gıda sistemini birlikte oluşturma iradesini güçlendirdi. Bu ortak sesi büyütmek ve daha da güçlü adımlarla yürümek için herkesin çabalaması gerektiğine dikkat çekilen çalıştay, yeniden bir araya gelme temennileriyle sona erdi.