Kırsal Miras ve Kent İlişkisi: Mimari Çalışmalar Doğaya Adapte Olmalıdır | ÇEKÜL

Kırsal Miras ve Kent İlişkisi: Mimari Çalışmalar Doğaya Adapte Olmalıdır

22.09.2021

Koruma sektörü ve yerel yönetimlerin buluşma noktası olan YAPEX Restorasyon ve Kültür Mirasını Koruma Fuarı, ÇEKÜL Vakfı işbirliği ve Tarihi Kentler Birliği desteğiyle bu yıl 11'inci kez kapılarını İstanbul’da açtı. Fuarın ilk etkinliği olan "Doğanın Zaman Ötesi İşlevselliği : Geleneksel ve Çağdaş Mimaride Ekolojik Çözümler" panelinde, günümüz yapılarında geleneksel mimarinin bilgi ve deneyim birikiminin kullanılması gerektiğine dikkat çekildi. 

Doğayla Uyumlu Mimari Çözümler

Türkiye'den ve dünyadan örneklerle "ekolojik mimarlık" başlığını farklı yönleriyle ele alan mimarlar Sinan Polvan, Şeyda Arguner Dana ve Özgül Öztürk, konuşmalarında kaynağını doğadan alan geleneksel mimari ile yüzünü doğaya çeviren çağdaş mimaride ekolojik çözümlerden örnekler paylaştı. 

ÇEKÜL Vakfı Genel Müdürü S. Yeşim Dizdaroğlu modaratörlüğünde yapılan panelde doğanın içindeki işlevi algılamanın insan yaşamına kattıkları, insanlığın başlangıcından bugüne yaşanan doğa olaylarına göre belirlenen mimari anlayışın farklı coğrafyalardan örneklerle günümüze yansıması anlatıldı. Konuşmacılar, yönetmeliklerde geleneksel malzeme ve teknik kullanımını mümkün kılacak düzenlemeleri de beklediklerini vurguladı.

Panelde konuşan Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi mimar Sinan Polvan “Doğada önemli bir denge üzerinde yaşıyoruz ve tüm dengeler bir döngüye tabi. Her mimari çalışma özünde doğaya adapte olur. Ekolojiyi kullanan mimari, doğaya karşı değil, doğaya adapte olmaya çalışan bir mimari olmalıdır. Anadolu coğrafyası dünyanın küçük bir ölçekte kopyalanmış halidir. Anadolu’nun her bir tarafında dünyada uygulanan mimari çalışma örneklerini görebilirsiniz. Dünyada geleneksel mimari çözümlere baktığımızda yüzyıllar öncesi yapılan birçok tarihi eserde mimarinin rüzgâr, yağmur, fırtına gibi doğa olaylarının etkilerinin gözetilerek yapıldığını görüyoruz” dedi. Polvan, rüzgarın etkisini gözeten çatı sistemlerini, gel-gitlerin şekillendirdiği köprüleri ve benzer örnekleri, fizik kurallarıyla geleneksel mimari uygulamalarının buluşma anları olarak örnek gösterdi.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Şeyda Arguner Dana ise Çağdaş Mimari Uygulamalarda Ahşap Malzeme Kullanımı üzerine bilgi verdiği sunumunda “Doğanın farkına varıp, doğanın gücünü kullanarak tasarım yapmak mümkün. Türkiye’de kullanılan ahşap, yurt dışından ithal ediliyor. Türkiye’de yapısal ahşap üretiminin diğer ülkelere baktığımızda çok düşük olduğunu görüyoruz,” dedi.

Panelde son olarak konuşan mimar ve döngüsel tasarımcı Özgül Öztürk ise geçmişin, bugünün ve geleceğin en önemli malzemesi olan toprak ile ilgili bilgi verdi. Sunumunda toprak, doğa ve mimarinin nasıl entegre olarak uygulandığını anlatan Öztürk, Elazığ’ın Keban ilçesinde hayata geçirdiği ve tamamen topraktan yapılan Anadolu Meleği Kadın Eğitim ve Üretim Merkezinin yapım teknikleri paylaştı. Doğal çevresi ile uyumlu ve ödüllü  bu yapının insanların toprakla en eski ilişkisini de canlandırdığını söyledi.