Göller Bölgesi kentlerinden işbirliği | ÇEKÜL

Göller Bölgesi kentlerinden işbirliği

17.10.2012

Büyüklü-küçüklü yaklaşık otuz gölün bulunduğu, Burdur, Isparta, Afyonkarahisar ile Konya’nın batı ilçelerinin odak olduğu Göller Bölgesi, doğal mirasının yanı sıra Pisidya Antiokheia, Adada, Prostanna, Kibyra ve Sagalassos gibi antik kentleriyle de önemli. Çoğu Tarihi Kentler Birliği üyesi olan Göller Bölgesi kentleri, sivil mimari örnekleri, eski çarşı ve mahalle dokuları, hanları, bedestenleriyle de dikkat çekiyor. Eski çağlardan bu yana ticaret yolları üzerinde olan bölge, günümüzde de hareketli bir kavşak noktası. Doğal tarım ürünleri, farklı kuş türlerinin varlığı, mermer ocakları da Göller Bölgesi’nden aklımıza gelenler.

ÇEKÜL Vakfı kent-havza-bölge ölçeğindeki yaklaşımını, 2012 yılında hayata geçirdiği “Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları Çalıştayları” ile daha kapsamlı ele almaya başladı. Çalıştaylarda kentler önce “dün-bugün-yarın” çerçevesinde değerlerini ve sorunlarını tespit ediyor, ardından havza-bölge ölçeğinde kuracağı işbirliklerine odaklanıyor ve kültür öncelikli bir yol haritasının adımlarını atıyor.    

Bu kapsamda Afyonkarahisar’da bir araya gelen Göller Bölgesi kentleri, bir önceki Burdur çalıştayının çıktıları üzerinden tartışarak, yol haritası için yeni verilere ulaşılmasını sağladı. Yol haritaları ekibinin hazırlayacağı taslak rapor önümüzdeki günlerde katılımcılarla paylaşılacak ve önerilerin ardından “Göller Bölgesi Etkileşim Planı” son halini alacak.  

Ekoloji, ekonomi, kıyı yaşamı ve su

Afyonkarahisar Belediyesi’nin ev sahipliğinde 12 Ekim’de yapılan çalıştayı yaklaşık 250 kişi, aktif katılarak takip etti. Başta Vali İrfan Balkanlıoğlu, Belediye Başkanı Burhanetin Çoban ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen olmak üzere, İl Özel İdare Genel Sekreteri İbrahim H. Demirsoy, Milli Eğitim Müdürü Metin Yalçın,BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin,İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır, Vali Yardımcısı Adem Uslu,TSO Başkan Yardımcısı Mustafa Gül, sivil toplum örgütleri, bilim insanları, muhtarlar, ilçe ve belde başkanları ile yüzü kentlerine dönük yerel araştırmacılar, basın mensupları çalıştayı sonuna kadar izledi.

Çalıştay açılış konuşmalarıyla başladı:

Burhanettin Çoban: “Kentsel sit alanının günlük yaşamla birleştirilmesini sağlarken, yerel kalkınmada öncü belediye olmak istiyoruz.  Bu anlayışla yüzyılların geleneğini tekrar canlandırılarak Mevlevi geleneğinin yaşatıldığı şehrimizi bu alanda destinasyon haline getirmeyi başardık. Uzmanların görüş ve önerilerini de dikkate alarak her türlü çalışmayı gerçekleştirmek, ayrıca Afyonkarahisar’ın tarihi dokusu ve yeni kent merkezi ile birlikte düşünülmesi önemli hedeflerimizdir.

Metin Sözen: “Afyonkarahisar çok kısa süre içinde kale, çarşı ve mahalle yapısının, yani geleneksel Anadolu-Türk döneminin kentsel dokusunun bütün ayrıntılarla görülebildiği Türkiye’nin sayılı kentlerinden biri haline gelecektir. Her kentimizde büyük bir dönüşüm, bilime dayanma ve eldeki uzmanları doğru kullanma dönemi başlamıştır. Kültür öncelikli eylemler, Türkiye ekonomisin temel noktası olacaktır. Kültüre dayanmayan ekonomiler dünyadaki dalgalanmalarla sarsılırken, bizim ortaya koyduğumuz büyük değişimi kültür öncelikli sağladığımızda, Türkiye’nin alnı açık, gelecek hedefi büyük ve eğitimi nitelikli ve kalıcı olacaktır.  Göller Bölgesinde hızla büyüyen bir beraberlik arayışı vardır. Bu toplantıların ardından, kesinlikle dünden farklı bir bakış açısı ile bölge kendi ortak iradesine sahip olacaktır.

İrfan Balkanlıoğlu: “Buradan çıkan mermerler Roma’dan Fas’a, Mısır’a kadar gönderilmiştir. Bu topraklarda bir zamanlar yetenekli heykeltıraşlar, mimarlar yetişmiş, nesilden nesille gelmiş ve Afyon mermerciliği dünyaya öğreten bir yerleşim olmayı başarmıştır.  Cumhuriyet tarihimiz açısında da önemli bir kenttir. Sivil mimariye çok fazla önem vermemiş, dini ve savunma amaçlı eserler dışındaki yapıların harabe haline gelişine seyirci kalmışız. Aslında harabe halinde gördüğümüz eserler bir hazine değerinde fakat biz onların farkına varamamışızdır ta ki Metin Sözen emeği ve çabalarını görene kadar.

Çalıştay yöneticisi şehir plancısı A.Faruk Göksu ise yaptığı giriş konuşmasının ardından çalıştayı başlattı: Türkiye’nin gündeminde iki tane önemli kavram var. Bu iki kavram son 10 yıldır özellikle Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfı’nın geliştirmiş olduğu projelerde öne çıkan kavramlardır: ‘Paylaşan Kentler’. Artık kentler tek başına ekonomilerini kalkındıracak-büyütecek güce sahip değil. O nedenle, bölgesinde bulunmuş olduğu yakın kentlerle koalisyon kurmaya, ittifak yapmaya, işbirliği yapmaya artık zorunludur. Afyon eğer bu bölgenin liderliğine oynayacaksa Kütahya ile Eskişehir ile hatta Kapadokya’ya kadar uzanan doğu batı aksı ile güneye doğru işbirliği yapmak zorundadır. Artık bakışımız bölgesel ölçekte olmalıdır.  Bu bölge Eskişehir’le, Antalya’ya kadar göller bölgesini içine alan bir bölgedir.  Kentler geleceklerini belirlerken bölgenin potansiyellerini, dinamiklerini, bereketlerini, becerilerini, kentsel gelişme senaryolarının odağına koymak zorundadırlar.  O nedenle Afyon çalıştayında iki aşamalı tartışma konusu yaratacağız. Birincisi bölgesel bakış çerçevesinde Afyon’un ve bölgenin geleceğini konuşacağız. İkinci olarak Afyon bugün nerede, yarın nereye gidecek; Afyon özelinde birtakım stratejiler üreteceğiz.

Sınırlar ötesi işbirliği ve kentsel ittifaklar

Çalıştay, sınırlar ötesi işbirliği nasıl gerçekleştirilebilir? Kentsel ittifak ve koalisyonlar çarpan etkisiyle nasıl sağlanabilir? Sorularıyla başladı. Tematik stratejiler ve temel hedefler daha önceki çalıştaylardan elde edilen veriler doğrultusunda tartışıldı:

       

Ekonomi-Ekoloji

Öncelikler çerçevesinin oluşturulması, Eko-denge gelişim modelinin geliştirilmesi, “eko”vizyon planının hazırlanması,  

Kesişen izler

Bölgesel izler sistematiğinin kurgulanması, kesişen izler senaryosunun yazılması, kültürel erişilebilirlik ağ çalışmasının yapılması,

Kıyı yaşamı

Kıyısal coğrafya çeşitliliğinin saptanması, kıyı ve yaşam bütünleşmesinin sağlanması, “kıyı yaşamı rehberi”nin hazırlanması,

Suyun gücü

Su kümelenme analizinin yapılması, su yönetim çerçevesinin oluşturulması, “su yönetim planı”nın hazırlanması.

Her çalıştayın sonunda katılımcıların önerileri doğrultusunda belirlenen 10 temel ilke ise şöyle:

 10 TEMEL İLKE

  1. Ortak Su Kültürü ve Yönetimi
  2. Tarih Öncesi Zenginliği
  3. Komşu Uygarlıklar: Pisidya ve Frigya
  4. Yaşam Zenginliği
  5. Üçlü Enerji Çeşitliliği:Jeotermal, Rüzgar, Güneş
  6. Akıllı Büyüme
  7. Ekolojik Denge
  8. Etkileşim Zinciri: Kültürel, Coğrafi, Kentsel Etkileşim
  9. Rekabetin Gücü
  10. Yetki Paylaşımı / Bürokrasi