FORMULA I İÇİN KULLANILMAK İSTENEN ALANLA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI | ÇEKÜL

FORMULA I İÇİN KULLANILMAK İSTENEN ALANLA İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

31.01.2002
Formula 1 için tahsisi düşünülen alan İstanbul, Pendik Akfırat Beldesi sınırları içindeki 1092-1093 numaralı parselleri kapsamaktadır ve 2250 dönüm yüzölçümüne sahiptir. (G22-b2 I Tepeören kadastro paftası)
  • Alanın tamamı Ömerli Barajı su toplama havzası içindedir.
  • Alanın tamamı orman sınırları içinde olup 6831 sayılı Orman Kanunu’na tabi Vakıf Ormanıdır.
  • 13.08.1984 yılında yapılarak Bayındırlık Bakanlığınca onaylanmış olan Ömerli İçme suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planı’na göre söz konusu arazinin büyük çoğunluğu Ömerli Barajı’nı besleyen Değirmen Deresi’nin mutlak ve yakın koruma alanındadır ve öncelikle kamulaştırılacak yerlerdendir.
  • Bu parseller turizm alanı ilan edilse bile, turizm amaçlı tesislerin yapılmasına İSKİ yönetmeliği ve havza planı olanak vermemektedir.
1-Ülkenin tanıtımı ve turizm etkinliklerinin artması bağlamında ilke olarak Formula 1 yarışına olumlu olarak bakılmalıdır. Ne var ki seçildiği duyulan alanın, bugünkü durumda İstanbul’un içme-kullanma suyunun %40’dan fazlasını veren ve 18.08.1994 tarihinde Bayındırlık Bakanlığınca onaylanmış özel Ömerli İçme Suyu Havzası Çevre Düzeni Koruma Planına tabi olan önemli bir su havzasında yer alıyor olması uygun değildir. Bu seçim, kentin ve kentlinin temel ihtiyacı olan ve havzaya özgü plan yapımına neden olan nitelikli su elde etme hedefinin, çıkar-gelir sağlama hedefine feda edildiğinin açık işaretidir. 2-Bu karar İstanbul’un kuzeyindeki ormanlık şeridin korunması ve kentin Doğu-Batı yönünde genişlemesi şeklinde alınan ilke kararıyla uyuşmamaktadır. Kuzey şeridinin, yalnız temiz ve devamlı su üretim alanı niteliğinde olması yönünden değil, aynı zamanda rekreasyon olanağı ve temiz hava sağlama yönünden de önemli olduğu çok açıktır. Dahası, bu şeridin yaban hayatı, başka deyişle yerleşik ve göçmen kuşlar ve sayıları çok çeşitli nedenlerle azalmakta olan başta memeliler olmak üzere fauna için büyük öneme sahip olduğu bilinmektedir. İstanbul coğrafyasına özgü endemik bitki türleri de elimizde kalan bu kuzey şeridinin önemini ve değerini arttırmaktadır. 3-Dolayısıyla söz konusu alanlar, ilke olarak, yerleşimlere ve süreklilik arz eden tesislere değil, çevresel işlevlerin sürekliliğine tam olarak izin veren etkinliklere konu edilmelidir. Buna göre, sorun doğrudan Formula 1 etkinliği ve bunun İstanbul’da yapılması değildir. Sorun, etkinliğe ayrılan alanın kentin zaten aşırı derecede saldırıya uğramış ve alan ve nitelik kaybetmiş olan doğal dokusuna ve bunun işlevlerine zarar vermeyecek bir yer seçimiyle gerçekleştirilmesidir. Formula 1 etkinliğinin, AB normlarına ve uluslararası yükümlülüklerimize uygun olarak gerçekleştirilmesi ilkesi kabul edilmek suretiyle çözüme ulaşılması mümkündür. 4-Kuzey şeridinde ve bu bağlamda da Ömerli su toplama havzasında yerleşimler, sabit tesisler ve özetle yeni çekim merkezleri yaratılmamalıdır. Ancak bu etkinliğin bir çekim merkezi yaratacağından da kuşku duyulmamalıdır. Bu durum arazi ve arsa fiyatlarında ve bunların kullanım biçimlerinde olumsuz bir dönüşüme neden olacaktır. 5-2250 dönümlük 1092-1093’nolu parsellerin %2 veya %6’sının kullanılacağının bazı çevrelerce belirtiliyor olmasına karşın, bu alanın tamamını kullanmak ve dönüştürmek zorunluluğu vardır. Şöyle ki;
  • Pist alanı (5,5 km uzunluğunda) yaklaşık 1 000 dönüm,
  • Otopark (yaklaşık 60 000 araçlık) yaklaşık 1 000 dönüm,
  • Formula 1 yarış ekiplerine lojistik destek alanları,
  • 50 000 kişilik seyirci, 100 000 kişilik ayakta izleme alanı,
  • Yeme, barınma, tuvalet... gereksinimleri için 200-250 dönümlük alan gerekmektedir
Dolayısıyla söz konusu alanın tamamını kullanma zorunluluğu vardır. 6-Bu tür bir etkinliğin bazı ülkelerde hangi düzeyde ziyaretçi çektiği aşağıdaki tablodan görülmektedir: Ülke Kent Yapıldığı Tarih Günlük Seyirci Sayısı İtalya Monza Eylül-2002 150.000 Almanya Nurburgring Haziran-2002 140.000 Fransa Magny-Cours Temmuz-2002 103.000 İspanya Barcelona Nisan-2002 104.000 Malezya Selangor Mart-2002 166.000 Not: Türkiye’de toplam 2,5 milyon kişinin seyredebileceği ifade edilmektedir. 7-Gerek hazırlık, gerek lojistik destek, gerekse etkinlik sırasında yoğun bir ulaşım ve yol tesisi veya yol güçlendirmesi ihtiyacının ortaya çıkacağı bellidir. Bu da arazi değerlerinin değişimi ve kullanımların dönüşümü konusunda olumsuz katkı getirecektir. 8-Oluşacak tesis bir bütün olarak düşünüldüğünde, bunun yılda bir kez kullanılacağı gibi bir düşünce gerçekçi olmamaktadır. Çekim merkezi oluşturmada bu gerçek de rol oynamaktadır ve sosyal ve çevresel maliyet ilk anda düşünülebilenden kat kat fazladır. 9-Bu etkinliğin yaratacağı olumsuz etkiler içine atıkların, gaz emisyonlarının ve gürültünün sonuçlarının alınması gerekmektedir. Bu etkiler en az cazibe merkezi oluşumundan kaynaklanan olumsuzluklar kadar önemlidir. Gürültünün yaban hayvanlarının habitatlarını terketmesine ve hayat döngülerinin bozulmasına neden olduğu ülkemizde yaşanan öteki Rally örneklerinden ortaya çıkmıştır. 10-Rally yarışmalarında pek çok pist geceleri de kullanılır olmuştur. İstanbul gibi piyasaya açık ve yerleşimlere yakın bir konumda bulunan olası pistin geceleri ve çok sayıda kullanılacağına kesin gözüyle bakılmalıdır. Ne var ki ışık ve gürültünün, dahası bu etkinin hemen her mevsime yayılmasının yaban hayatını uğratacağı zarar tahminlerin de üstünde olacaktır. 11-Söz konusu havzada, yer alan ekosistemlerin, yani kabaca orman, çayır, mera, maki, dere, tarım arazilerinin kendilerine özgü sınırlarının çizilmesi ve bu sınırlar içerisinde diğerlerinden kopuk bir biçimde, üstelik ayrı mevzuat ışığında, başka deyişle dış görünüşleri veyahut sahiplilikleri ile algılanması yanlış çözümlemeleri gündeme sokmaktadır. Ekosistemlerin birbirleriyle etkileşimlerini ve havzanın yönetim amaçlarına katkılarını onlara çizilmiş sınırlarla açıklamak mümkün değildir. Bu anlamda Değirmen Deresi mutlak ve kısa mesafe koruma alanının on metrelik dere kenarı bantlarla açıklanmasının, bu ekosistemin daha dışta kalan ekosistemlerle etkileşiminin önemini yanlış olarak zayıflattığı ortadadır. Benzer biçimde toprak, su, mineral madde, yabanıl yaşam... hareketleri ve havzanın en üst amacı olan sürekli ve nitelikli bol su elde etme amacı dikkate alındığında, sözü edilen ekosistemlerin kendilerine yasa çerçevesinde çizilen sınırları aşan işlev gördükleri, üstelik birbirlerinin varlığına ve sağlıklılığına muhtaç oldukları ortaya çıkmaktadır. Bu gerçekler ışığında, doğal kaynakların yönetimi konusunda ulaşılan aşamada ilke, ekosistem yönetimi mantığıdır. Bu havza çerçevesinde düşünüldüğünde, alanı bir ekosistemler bütünlüğünde algılamak ve yönetmek gerekmektedir. 12-Söz konusu alanın bitişiğinde bulunan ve G22-b22 I orman kadastro paftasında Karaağıl Devlet Ormanı olarak gösterilen, halen Orman Bakanlığı ile davalı olan ve maki ve ormanla kaplı çok büyük bir alanın korunamama ve ranta açılma tehlikesi belirmektedir. 13-Formula 1 etkinliğinin bir başka özelliği de, bunun bu havzanın koşulları ile zorunlu bir bağının olmamasıdır. Başka bir ifadeyle etkinliğin sözü edilen alanda ve alan koşullarında gerçekleştirilmesi gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Yukarıda sıralanan ekonomik, sosyal ve çevresel maliyetlerin daha düşük olduğu bir başka alanın seçilmesinde sakınca değil fayda bulunmaktadır. Dolayısıyla üzerinde karar kılındığı duyulan alan aslında olası kamu yararını küçülten bir seçim durumundadır. Bu nedenle sözü edilen seçim kamu yararı eniyilemesine destek vermemektedir. 1-TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2-TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 3-TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 4-TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi 5-TMMOB Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi 6-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 7-Çekül (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) 8-Türkiye Doğa İle Barış Derneği 9-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) 10-S.O.S (Çevre Gönüllüleri Platformu) 11-Tema (Türkiye Erezyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı)