Daha Adil, Sürdürülebilir ve Doğayla Uyumlu Bir Gelecek | ÇEKÜL

Daha Adil, Sürdürülebilir ve Doğayla Uyumlu Bir Gelecek

20.11.2023

Yazan: Ceyda Bakbaşa Bosson, Özge Öney Aydın, Pınar Ayöz Saydam - ÇEKÜL Bilgi Ağacı Uzmanları

 

Türkiye’nin de taraf olduğu, Birleşmiş Milletlerin 20 Kasım 1989 tarihinde kabul ettiği Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 34 yıl önce yürürlüğe girdi. Sözleşmeye 196 ülke taraf oldu; doğduğu yerden, cinsiyetinden ve etnik kökeninden bağımsız şekilde; çocukların yaşama, gelişme ve söz sahibi olma, bir başka deyişle katılım hakkını kabul etti.

Geçen zamana bakıldığında, dünyanın çocuk hakları karnesi pek parlak değil. Yaşanan çoklu krizlerle çocukların, yani 18 yaşın altındaki bireylerin karşılaştığı olumsuz durumlar giderek derinleşti. Krizlerin etkileri, sözleşmede altı çizilen “çocuğun yaşama ve gelişme hakkına” yönelik doğrudan bir tehdit oluştururken, çocukları daha kırılgan hale getirmeye başladı. Örneğin, iklim krizinin günlük yaşama daha fazla etkilemesi ve krizin neden olduğu küresel sorunlarla; çocukların suya erişimi, sağlıklı bir çevrede büyümesi, artan sıcaklıklarla beraber yayılan hastalıklara karşı savunmasız duruma düşmesi gibi olumsuz durumlar yaşanıyor. Afetlerle yerinden edilen çocuk sayısı, gıdaya erişim sorunu nedeniyle açlık ve elbette ki derin yoksulluk, cinsiyete bağlı eşitsizlikle eğitimden mahrum kalan çocuk sayısı da giderek artıyor. Nasıl bir artıştan söz ettiğimize birlikte bakalım:

  • Dünya çapında tahminen 333 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 6 çocuktan 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.[1]

  • Beş yaşından küçük milyonlarca çocuk dengesiz beslenmeye devam ediyor.[2]

  • 2022-2023 eğitim öğretim yılında 6-18 yaş arasındaki 244 milyon çocuk, temel hak ve özgürlüklerinden biri olan “eğitim hakkından” mahrum kaldı.[3]

  • 2016 ve 2021 yılları arasında 44 ülkeden 43,1 milyon çocuk; kuraklık, yangın, sel ve fırtına nedeniyle evini terk etti.[4]

  • Dünya çocuk nüfusunun yaklaşık 3’te 1’i susuzluk sorunuyla mücadele ediyor. Her 4 çocuktan 1’i sıtma gibi hastalıklara yakalanıyor ve sıcaklıktaki artış bu hastalıkların bulaşmasını kolaylaştırdığı için sayının artacağı öngörülüyor.[5]

Bu tablo elbette ki ürkütücü, karar vericilerin hızlıca eyleme geçmesinin ne denli acil olduğunun sinyallerini veriyor.

İklim krizi, aslında bir çocuk hakları krizi

Günümüzde bu tabloyu değiştirmek, dönüşümü sağlamak ve çocuklara yaşanabilir bir çevrede büyüme hakkını sunabilmek için umut verici adımlar da atılıyor. “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, bu yıl yayınladığı İklim Değişikliği Bağlamında Çocuk Hakları ve Çevreye İlişkin 26 No.’lu Genel Yorumu” ile çocukların sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede büyüme hakkını açıkça tanıdı ve iklim krizinin aslında bir çocuk hakları krizi olduğunu gösterdi.

Genel yorum, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik bağlamında yaşanan olumsuzlukların çocukların yaşamlarına ve haklarını etkilediğini net bir şekilde ortaya koydu. Sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir çevrede yaşama hakkının diğer haklarla bölünmez olduğunun altını çizdi. Çocukların sadece gelecekte değil, şimdi sürdürülebilir bir çevrede yaşamasının önemine ve devletlerin bunu sağlamak üzere tedbir almasına vurgu yaptı. Hukukun üstünlüğünün, hesap verebilirliğin, çocukların bilgiye erişiminin, katılımının ve eğitimin önemini vurgulayarak; bunlar olmadan çocuklar için iklim adaletinden, sürdürülebilir bir çevrede yaşama haklarından bahsetmenin mümkün olmayacağını söyledi.

Bu genel yorum, bir başka deyişle küresel eylem çağrısı, aslında bize çocuk haklarının yaşanan güncel çoklu krizlerden ayrı tutulamayacağını ve bütüncül hareket etmenin hem günümüz hem de gelecek için ne karar önemli olduğunu bir kere daha hatırlatıyor.

ÇEKÜL Vakfı sürdürülebilir, sağlıklı ve temiz bir çevre oluşturmanın kilit noktasının; yaşadığımız coğrafyanın getirdiği kültürel etkileşimi bilmek ve bunu korumak olduğuna inanıyor. Bu etkileşimi ortaya koyan nitelikli eğitim içeriklerini Türkiye’nin her yerine ulaştırmaya çalışıyor. Doğanın bir parçası olduğumuzun bilincine vararak yaşamanın, geçmişten öğrenerek kültür ve doğa arasındaki ayrılmaz ilişkiyi hatırlamanın, çocuklara yaşanabilir bir gelecek sunmak için en kesin ve doğru adımı olacağına; doğa-kültür-insanı bir bütün olarak kabul ederek doğru politikalar üretilebileceğine inanıyor. Çocukları hak sahibi bireyler olarak tanıdığımız ve onlara nesiller arası iklim adaletini sağlayarak, sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkını tanıyabildiğimiz günlere…

Dünya Çocuk Hakları Günü kutlu olsun!

 

[1] https://www.unicef.org/turkiye/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/unicef-ve-d%C3%BCnya-bankas%C4%B1-d%C3%BCnya-%C3%A7ap%C4%B1nda-a%C5%9F%C4%B1r%C4%B1-yoksullu%C4%9Fun-azalt%C4%B1lmas%C4%B1na-y%C3%B6nelik

[2] https://www.unicef.org/turkiye/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/bm-raporuna-g%C3%B6re-ya%C5%9Fanan-krizler-nedeniyle-2019-y%C4%B1l%C4%B1ndan-bu-yana-122-milyon-ki%C5%9Fi

[3] https://www.unesco.org/en/articles/244m-children-wont-start-new-school-year-unesco

[4] https://www.cekulvakfi.org.tr/haber/uniceften-carpici-rapor-degisen-iklimde-yerinden-edilen-cocuklar

[5] https://www.unicef.org/turkiye/bas%C4%B1n-b%C3%BCltenleri/unicef-t%C3%BCrkiye-d%C3%BCnya-%C3%A7ocuk-g%C3%BCn%C3%BCn%C3%BC-i%CC%87klim-de%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Fi-ve-%C3%A7ocuklar-temas%C4%B1-ile