Barış İçinde Beraberce Var Olabilmenin Hikâyesi | ÇEKÜL

Barış İçinde Beraberce Var Olabilmenin Hikâyesi

21.03.2024

Yazan: Ceyda Bakbaşa Bosson, Özge Öney Aydın, Pınar Ayöz Saydam - ÇEKÜL Bilgi Ağacı Koordinatörü ve Eğitim Uzmanları

Su, bütün canlıların yeryüzünde yaşamlarını sürdürebilmesi için gereken en önemli unsurlardan biridir. Dünyanın 2/3’ünün suyla kaplı olmasına rağmen, bu suyun sadece %0,5’i kullanılabilir tatlı sudur. Başka bir deyişle, dünyada bulunan suyun tamamını 5 litrelik bir şişeye koyarsak, insanların kullanabileceği su oranı sadece 1 yemek kaşığı kadardır.

Peki, bu suya herkes eşit şekilde ulaşabiliyor mu?

Güvenli içme suyuna erişemeyen insan sayısı 2,2 milyar civarındadır.[1]

Günümüzde dünya nüfusunun 8 milyara yaklaştığı düşünülürse, güvenli su dağılımında çok da adil bir tablo karşımıza çıkmıyor. Bir başka istatistik, temiz suya erişememe riskinin yaratabileceği sorunların, çocuklar için dünya üzerindeki çatışmalardan daha ölümcül olduğunu gösteriyor.[2] Yani, su krizinin etkilediği en kırılgan gruplardan birinin çocuklar olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Türkiye’de durum nasıl?

Son 60 yılda Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarı ¼’e indi.[3] Su ile ilgili yapılan istatistikler, bu azalmanın Türkiye’yi “su stresi” yaşayan bir ülke hâline getirdiğini gösteriyor. Eğer bu durumu engelleyecek stratejiler hayata geçirilmezse 2050 yılında Türkiye’nin sadece su stresi yaşayan değil, su kıtlığı çeken bir ülke hâline geleceği öngörülüyor.[4]

Bir miras olarak su

Suyu bütüncül olarak ele almak, tüm canlı ekosistemine etkileriyle beraber düşünmek doğru olur. Su, yaşam kaynağıdır ama aynı zamanda su mirastır. Su, beraber var olmayı bilmektir. İnsanın birbirine rağmen ya da birbiri sayesinde, aynı hayat kaynağından beslenerek var olabilmesinin; doğanın bize gösterdiği sınırların bilincinde ortak bir coğrafyada yaşayabilmenin, köklenebilmenin temelidir.

Suyun, kültürel mirasın bir parçası olduğuna en güzel örneklerden biri ÇEKÜL Vakfının uzun yıllar üzerine çalıştığı havza kentleridir.[5] Tarih boyunca aynı akarsu boyunda gelişen kentler aynı yaşam kaynağından beslenmiş ve benzer bir yaşam kültürünü geliştirmiştir. Ortak bir coğrafyada benzer çevresel, tarihsel ve kültürel kimlikler kazanmışlardır.

Peki, bu birliktelik sadece yapılı mekân ve insan ölçeğinde mi gerçekleşiyor?

Bütün canlıların uyum içinde yaşadığı bir ekosistem bütünü, bu mirasın en önemli temelidir. Ağaçların su kalitesini artırıyor olması, erozyon gibi doğal afetleri engelleyebilmesi, havzalarda planlı bir şekilde ağaçların yerleştirilmesi; bu mirasın ve yaşam kültürünün bütüncül ve karşılıklı olarak bütün doğa öğeleriyle, yüzyıllar boyunca kurulan ilişkiyle temellendiğini gösterir.

Dünya Su Günü

22 Mart günü; suyun yaşamsal önemini vurgulamak, ortak mirasımız olan su kaynaklarını korumak, temiz suya erişimin bir insan hakkı olduğunu hatırlatmak, sürdürülebilir kullanımı ve adil yönetiminin gerekliliği üzerine farkındalık yaratmak amacıyla

Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Su günü olarak belirlemiştir.

1993 yılından beri kutlanan Dünya Su Gününün bu yılki teması, yukarıda belirtilen ve hepimizin sorumlu olduğu senaryoya karşı beraber var olmanın altını çizmek amacıyla

“Barış için su” olarak kararlaştırıldı. Gelin, su-orman-barış ilişkisini ve beraber var olabilmeyi anlatan bir masalla bunu birlikte anlayalım:

Çok eski zamanlarda bir çölde, kimsenin çok bilmediği bir köy varmış. Su, köyün yaşadığı önemli sorunlardan biriymiş. Bütün kuyular kurumuş ve halk sadece uzaklardaki bir su kaynağından suyunu sağlayabiliyormuş. Köyde yaşayan bir kız çocuğu, keçilerini gezdirmeye çıktığında bereketli bir filiz görmüş. Azıcık suyu olmasına rağmen her gün bu filizle suyunu paylaşmış ve ona bakmaya devam etmiş. Küçük fidan büyümüş ve yemyeşil bir ağaç olmuş. Bir gün ağacın yanına gittiğinde, küçük kız ağacın her yaprağında kocaman şeffaf damlalar görünce çok şaşırmış. Bütün halk bu yağmur ağacından beslenmeye başlamış. Ancak birgün ağacın oldukları yere gittiklerinde yerinde olmadığını görmüşler. Küçük kız ağacın izlerini takip ederek komşu köye ulaşmış. Ağacın, köyün ortasına dikildiğini ve yavaş yavaş kurumaya başladığını görmüş. Her iki köyde yaşayanlar, uzun süren konuşmaların ardından ağacın yaşam bulabileceği yer olan büyüdüğü yere dikilmesine karar verilmiş. Her iki köy de yağmur ağacının bereketli sularından yararlanacakmış. Küçük kız yağmur ağacına yine gözü gibi bakmış ve onu iyileştirmiş. Bu ağaç ve sağladığı su sayesinde bereket artmış; barış bu toprakları hiç terketmemiş.[6]

Gördüğümüz gibi barış için suyun gücünden yararlanmak, yaşam kaynağımızı bütüncül şekilde korumak, suya adil erişimin sağlanması için işbirliklerini artırmak beraber var olmabilmenin en önemli koşuludur çünkü Birleşmiş Milletler Su ve Barış Paneli Raporunda vurgulandığı gibi, aslında bir hayatta kalma meselesidir.

Sorumluluklarımızın farkına vararak suya ve suyun önemine dikkat çekmek için neler yapabilirsin?

• Yaşadığın yeri tanı, su kaynaklarını öğren.

• Kültürel mirasımızda suyun izini sür.

  • Yaşadığın kentte en eski sarnıç, su terazisi, çeşme nerede; bunları kimler yapmış?
  • Yaşadığın coğrafyada su kenarında yaşayan toplulukların nesiller boyunca oluşturduğu ortak kültürel öğeleri araştırabilir,
    Birleşmiş Milletler Su Kalkınma raporlarını inceleyebilirsin:
    https://www.unwater.org/publications/un-world-water-development-report
  •  
  • ÇEKÜL Vakfının “Su Mirası” yayınını buradan dinleyebilirsin: https://www.youtube.com/watch?v=XAgKYpDpQLc&t=468s
  • İstanbul’un su mirasını doğal ve kültürel miras açısından tüm boyutlarıyla öğrenmek için ÇEKÜL Bilgi Ağacı Kitaplığının üçüncü kitabı olan
    Doğanın Peşinde: İstanbul’un Doğal Alanlarına Yolculuk kitabını buradan inceleyebilirsin:

https://www.cekuldukkan.org/doganin-pesinde-istanbule28099un-dogal-alanlari_147.html

• Evlerde temizlik amaçlı kullanılan çoğu ürün kimyasal maddeler içerir ve su kaynaklarını kirletir. Bunun için doğa dostu temizlik ürünlerini seçebilirsin.

• Dişlerini fırçalarken suyu gereksiz yere akıtmamaya dikkat etmelisin. Yine duş süreni de kısaltmak, su tasarrufu için çok önemli. Bunu eğlenceli hâle getirmek için kendine bir şarkı seçebilir ve şarkı bitmeden hızlıca yıkanmayı deneyebilirsin. Bizim önerimiz Şubadap Çocuk’tan “Su” şarkısı: https://www.youtube.com/watch?v=wOR9uqMwGMo

• Güneş altında ya da kuvvetli rüzgârlı havalarda bahçeni sulama, suyun bu durumlarda çok çabuk buharlaşacağını aklından çıkarma. Doğru malç teknikleriyle bahçenizin su ihtiyacını azami seviyeye indirebilirsin. Malç teknikleri ve bahçecilikle ilgili ipuçları için ÇEKÜL Vakfının “Bahçecinin El Kitabı”nı buradan inceleyebilirsin: https://www.cekuldukkan.org/bahcecinin-el-kitabi.html

• Bahçe sulaması için yağmur suyu hasadını nasıl yapabileceğine dair projeler yaratarak, örnek alınacak bir fark yaratabilirsin.

• Suyu sadece içerek ya da musluktan akıtarak mı tüketiyorsun? Tabii ki hayır! Yediğin yemekten giydiğin kıyafete ve kullandığın her malzemenin üretim sürecinden başlayarak eline ulaşmasına kadar her aşamada su kullanılıyor. Bunun adına “sanal su tüketimi” diyoruz. Örneğin:

  • 1 A4 kâğıdı için 10 litre
  • 1 dilim ekmek için 40 litre                                            
  • 1 hamburger için 2 bin 400 litre
  • 1 tişört için 2 bin 700 litre
  • 1 çift deri ayakkabı için ise 8 bin litre su kullanılıyor.

Yani, tüketim alışkanlıklarını gözden geçirerek, bilinçli bir tüketici olabilirsin.

Edindiğin tüm bilgileri Instagram, Facebook ve Linkedin sosyal medya üzerinde ÇEKÜL Vakfı hesaplarını da etiketleyerek ya da X üzerinde #WorldWaterDay etiketi ile @cekulegitim ve @cekulvakfi hesaplarından bahsedip paylaşarak çevreni de bilgilendirebilirsin.

Barışla, beraberce, sorumluluklarımızın farkına vararak kutladığımız nice günlere.

Dünya Su Günü Kutlu Olsun!


[1] WHO/UNICEF (2023), WHO/UNICEF Joint Monitoring Program for Water Supply, Sanitation and Hygiene (JMP) – Progress on household drinking water, sanitation and hygiene 2000-2022: Special focus on gender:

https://www.unwater.org/publications/who/unicef-joint-monitoring-program-update-report-2023

[2] UNICEF (2019), Press release: “Children living in protracted conflicts are three times more likely to die from water-related diseases than from violence”: https://www.unicef.org/press-releases/children-living-protracted-conflicts-are-three-times-more-likely-die-water-related  

[3] Akgün İlhan (2023), Su Krizi Su Kıtlığından İbaret Değil, https://www.iklimhaber.org/su-krizi-su-kitligindan-ibaret-degil/

[4] WWF, Su Kıtlığı Kapımızda!, https://www.wwf.org.tr/?13200/dunyasugunu

[6] Rolande Causse, Nane ve Jean-Luc Vézinet (2013), Yağmur Ağacı, Toprak Ana Masalları, Paraşüt Kitap, İstanbul, ss. 33-36 derlenerek yazılmıştır.