AYVAZOĞULLARI EVİ'NDEN KENT MÜZESİNE | ÇEKÜL

AYVAZOĞULLARI EVİ'NDEN KENT MÜZESİNE

27.10.2008

Ödemiş’te 19. yüzyılda yapılan Ayvazoğulları Evi'nin, Kent Müzesine dönüşme öyküsünü ÇEKÜL Batı Anadolu Koordinatörü Emin Başaranbilek kaleme aldı. Bu öyküyü sizlerle paylaşmak istedik;

AYVAZOĞULLARI EVİ'NDEN KENT MÜZESİNE

19. yüzyılda Ödemiş'in en işlek caddesi olan bugünkü Gençlik Caddesi, Ödemiş'i Eski İstasyon’a bağlıyordu. Burada halen İnönü İlköğretim Okulu olan yerde Emmioğlu Konağı vardı.  Ödemiş’in ticaret merkezi olan bu alanda, yerli bir Rum bu konağın karşısına (otel olarak kullanılmak üzere) bir ev yaptırdı, ama konut olarak kullandı. Zaman geçti ve bu ev Kabaroğulları'ndan Vesile Kadın’a satıldı. Vesile Kadın’ın eşi Çanakkale Savaşı'nda şehit düşünce, ailesi onu yanına aldı.

Ayvazoğulları Evi restorasyon öncesi

Bu yıllarda Dereuzunyar Köyü'nde, alt katı ahır, orta ve üst katları panjurlu, üç katlı bir evde Ayvazoğulları yaşamaktaydı. Tek çocukları İbrahim 1903'te doğmuştu. Ne yazık ki anne ve babasını küçük yaşta kaybeden İbrahim, öksüz ve yetim kalmıştı. Ona aynı evde yaşayan dedesi bakmıştı. Dedesi de ölünce yalnız başına kalan İbrahim'i  Ödemiş'e Dar-ül Eytam'a (Çocuk Esirgeme Kurumu) getirdiler. Orada bakıldı, okutuldu. İdadiyi (lise) bitirdi. Kur’anı da ezbere bilirdi.

Dar-ül Eytam, İbrahim büyüdüğünde, akarlarından gelen birikimi kendisine verdi. Çocukluğu ve ilk gençliği harpler ve Kurtuluş Savaşı içinde geçen İbrahim'in hedefi Ödemiş'te yaşamak idi.

Kabaroğulları'ndan Vesile Kadın, eşi şehit düşünce evi satmak istedi. Ayvazoğlu İbrahim bey de, Ödemiş'te yaşamak ve burada evlenip kalmak için bir ev satın almak istiyordu. Pazarlıklar yapıldı ve 1923 yılında bu ev Ayvazoğulları'na geçti. 20 yaşındaydı İbrahim; iki yıl sonra evlendi ve aldığı eve gelin getirdi: Lomlu İsmail Efendi'nin kızı Ayşe'yi...

Bulgaristan'ın Lom kentinden 1912 yılında gelen muhacirlerden olan Ayşe, 1908 doğumlu idi. Aile göç ederken altınlarla gelmişti. Lomlu İsmail Efendi'nin annesini (Ayşe'nin ninesi) eşkıyalar kaçırmış ve altınları istemişti; altınlar verilmesine rağmen onu katletmişlerdi. İsmail Efendi Ayşe'yi okuttu; Rüştiye'yi (ortaokul) bitirdi Ayşe. Lomlular Ödemiş'in ileri gelen, iyi ailelerinden biri olarak tanındılar.

İbrahim bey evlendikten sonra, Dervişler’in mağazasının yanında dükkan açtı; bakkallık ve yağ ticareti yapıyordu. Bir taraftan da evin altındaki yağ deposunu zeytinyağı ile dolduruyor, kendi zeytin ağaçlarından elde ettiği yağ bol olunca bodruma yerleştirdiği tahta kapaklı küplere dolduruyordu.

Sonra çocukları doğdu: Nezihe, Şükran, Ferzan, Yurdanur, Faruk, İsmail Ünal.

İki görgülü aileden gelen ana-baba, çocuklarını okutmak istiyordu. Kendileri de o zamanın ölçüsüyle eğitimliydi. Baba İbrahim bey Cumhuriyet’in kuruluşunun da verdiği coşkuyla çocuklarına Atatürk'ün İtalya'da basılmış ilk Nutuk kitabını okurdu. Anne Ayşe Hanım da gramofondan taş plaklar dinletir, kendisi de çok iyi ud çalardı.

İyi yetişiyordu çocuklar: Eğersiz ata biner, traktör kullanır, şehir içinde bisikletle dolaşırlardı. Artık gençliklerinde anne babalarıyla Tayyare Binası'nda Cumhuriyet balolarına katılıyorlar; üniversitelerde okuyorlardı. Kızı Şükran, İstanbul Tıp Fakültesini bitirip doktor oldu. (Doktor Neşvet hanımdan sonra Ödemiş'in ilk kadın doktorudur.) Diğerleri bankacı, avukat, inşaat mühendisi, ev hanımı ...

Baba İbrahim bey 1953 yılında ölmeden önce İstanbul'a kızı Yurdanur'un yanına gelir, öğütler verirdi: “Aman tahsilinizi yarım bırakmayın; fikri hür, vicdanı hür insanlar olarak yetişin,” derdi. Kızı opera tutkusuyla gittiği konservatuarda gördüğü şan eğitimi ile aryalar söylediğinde, evin küçük avlusunda, portakal ağacının altında, dinleyicilerin arasında keyifle baş köşede yer alırdı.

Aile büyüdü; çocuklar evlendi; torunlar oldu. Ana-baba yaşlandı ve bu dünyadan göç etti.

Çocuklar yeni evlerine, İzmir'e, başka kentlere çekildi.Ve Ödemiş'in kent gelişiminin eski mahalleleri gibi, ihmal sonucu birçok ev gibi, 1923'lerden beri büyük heyecanların yaşandığı bu ev de terk edildi.

Ayvazoğlu ve Lomlu ailelerin tarihini kaynaştıran bu ev, yine bu ailenin görgülü, onurlu çocukları tarafından Ödemiş Belediyesi’ne, yaşatılmak üzere bağışlandı.

Restorasyon sonrası

Şimdi ne olacak?

Belediye tarafından restore edilen bu ev Ayvazoğlu ailesinin hatırasını da yaşatan bir “müze-ev” olarak kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak. Ve yıllardır ihmal edilen kent arşivinin ve müzesinin oluşumunu sağlayacak.

Kim bilir, belki de Ödemiş'te mutlaka kurulması gereken Kuvayı Milliye Müzesi'nin ilk hazırlıkları da burada yapılacak...

Ödemiş'in görgülü, onurlu ailelerine “bu bağışın” ve “bu evin” örnek olacağını umuyorum. Onların da bu kente olan borçlarını bu örneğe göre ödeyeceğine inanıyorum...

Emin BAŞARANBİLEK 

ÇEKÜL Vakfı Batı Anadolu Koordinatörü