TAŞUCU BEZ BEBEKLERİNİN KISA ÖYKÜSÜ | ÇEKÜL

TAŞUCU BEZ BEBEKLERİNİN KISA ÖYKÜSÜ

08.01.2009

Halk oyunları, yöresel mutfaklar, sözlü halk anlatıları ve geleneksel giysiler gibi toplumların yaşam kültürünü oluşturan ve somut olmayan kültürel mirasın bir parçası olan öğeler, ETİ ÇEKÜL Kültür Elçileri eğitim programının da içeriğini zenginleştiriyor.

Halk dilinde gelenek, görenek ya da örf olarak ifade edilen somut olmayan kültürel mirasın korunması ve gelecek kuşaklara, doğru envanter çalışmalarıyla aktarılması, kentlerin kendine özgü kimliğinin yaşatılması için önem taşıyor. Kültür Elçileri eğitim programına katılan öğrenciler, tarihi ve doğal miraslarının yanı sıra, somut olmayan kültürel miraslarını da uygulamalı eğitim teknikleriyle öğreniyor. Bu uygulamalı eğitimin en güzel örneklerinden biri de geçen günlerde Akdeniz kıyılarında Mersin’in güzel ilçesi Taşucu’nda yapılan Kültür Elçileri eğitiminde yaşandı. Öğrenciler, evlerinden getirdikleri malzemelerle, kendi el becerilerini kullanarak bez bebekler yaptı.

Kültür Elçileri, önce evlerinde heyecanla bebeklerin gövdelerini yaptı. Ertesi gün eğitime geldiklerinde, “Sabahı zor bekledik” sözleriyle, bez bebek yapımı için getirdikleri malzemeleri coşku içinde göstererek, etkinliğin gerçekleşmesini sabırsızlıkla beklemeye başladı. Evlerinden getirdikleri renk renk kumaşlar, iplikler, iğneler eğitim salonunu şenlik alanına dönüştürdü. “Erkek adam bebekle oynamaz” sözünü, Kültür Elçileri için önemsiz kılan ÇEKÜL Vakfı’nın gönüllü eğitmenleri, kız-erkek tüm öğrencilerin uygulamaya katılmasını sağladı. Toplumsal cinsiyet rollerinden arınarak etkinliğe katılan öğrenciler, basma etekleri, başörtüleriyle Taşucu kadınlarını, siyah saçları, pantolon ve yelekleriyle Taşucu erkeklerini temsil eden bebeklerini, yardımlaşarak ve eğlenerek giydirdi. Öğrencilerin eserlerinin karşısında duydukları mutluluk, Abidin Dino’yu kıskandıracak nitelikteydi.

ÇEKÜL Vakfı eğitimcileriyle İstanbul’a gelen Taşucu’nun bez bebeklerinin kısa öyküsü bu. Kentlerinin kültürel mirasını gözleyerek, deneyimleyerek öğrenen Kültür Elçileriyse, bebeklerini İstanbul’a uğurlarken, “Dört gün boyunca öğrendiklerimizi herkesle paylaşacağız ve onların da bilgi hazinesinin zenginleşmesini sağlayacağız,” diyerek eğitimcilerine veda etti.