SON YANGINLAR HAKKINDA BASINDAN ALINTILAR | ÇEKÜL

SON YANGINLAR HAKKINDA BASINDAN ALINTILAR

08.10.2003

8 Ekim 2003 tarihli gazetelerden:

Milliyet: Alevler yurdu sardi

Yangin felaketi, Burgazada'yla birlikte pek çok ilde yasandi. Önceki gün Türkiye'de tam 605 hektar ormanlik alan yandi

Yurdun çesitli yerlerinde önceki gün çikan yanginlarda 605 hektar orman yandi. Siddetli rüzgarin da etkisiyle hizla yayilan alevler havadan ve karadan saatler süren çalismalar sonucu güçlükle söndürülebildi.
   
Çanakkale'nin Gelibolu ilçesi Yünice köyü yakinlarinda önceki gün aniz atesinden çikan yangin dün sabaha karsi kontrol altina alinabildi. Söndürme çalismalari saatteki hizi 80 kilometreyi bulan rüzgâr nedeniyle güçlükle yapilabildi. Alevler 15 yil önce dikilen çam ve mese agaçlariyla kapli 370 hektar ormani yuttu.
   
Yine Çanakkale'nin Umurbey beldesinde önceki gün belediyeye ait çöp alanindan çiktigi belirlenen yanginda 10 hektar orman yandi.
   
Bolu'nun Seben ilçesinde yakilan atesten çikan yanginda 150 hektar karaçam ve sariçam ormani kül oldu.
   
Edirne'nin Kesan ilçesinde elektrik tellerinin kopmasi sonucu çikan yangin toplam 10 hektar ormanlik alanda etkili oldu.
    
ANIZ YAKINCA...
   
Kirklareli'nin Vize ilçesindeki yanginda da 5 hektar orman zarar gördü.
Tekirdag'in Sarköy ilçesi Mürefte beldesindeki yanginda da 25 hektar orman yandi. Aniz yakarak yangina neden olduklari belirtilen Hasan Balci, Faik Balci ve Ismail Zop gözaltina aldi.
Balikesir'in Ivrindi ilçesi Döseme köyü yakinlarinda çikan yanginda 35 hektar bozuk meselik, makilik ve otluk alan yandi. DHA
http://www.milliyet.com.tr/2003/10/08/guncel/agun.html

----------------------------------------------------------------
Çetin Altan - Milliyet
Salkim saçak mor begonviller, yanginlar, tezkere...

        
Ekimin daha ilk haftasinda, bir ömür izlemek zorunda kaldigimiz Türkiye'nin göstermelik filmi, Ankara'daki siyasal elektrik kontaklariyla çatlayip patlamaya baslayinca; bir parça da kendi sonbaharimizi sessiz sakin yasayabilmek için, yine kalktik Köycegiz'e geldik.

Gök alabildigine mavi; hafiften sararmaya baslamis olan sazliklar, deli divane bir çilginligin karmasasinda; salkim saçak mor begonviller, hayranlik aranmayan issiz bir güzelligin sereserpeligindeydiler.

Derin ve serin bir yesillik içindeki, upuzun boylariyla okaliptüs korusu ve uzaklardaki daglarla çevrili kimsesiz Köycegiz Gölü...

Nasil anladiysa anladi geldigimizi, bir panter minyatürü olan simsiyah Otello, çikageldi miyavlayarak.
***
Söyle dünyadan siyrilmak istercesine bir gerinme özlemine tutsak düsmek üzereydim ki, televizyonu açtim ve ekranda alev alev yanan Burgazada göründü.

Ah canim Burgaz ah...
Daha birkaç yil öncesine kadar, üstü açik kiçtan takma bir motorla sik sik Kalpazankaya'ya giderdim...

Kalpazankaya'nin üstündeki çamlik kahve... Ne kadar da tanrisal batardi günes Marmara'nin ufuklarinda...
Alev alev yaniyordu Burgaz...
    ***
Burgaz alev alev yaniyordu...
Sade Burgaz mi yaniyordu; Lapseki de yaniyordu, Gelibolu da yaniyordu, Kesan da yaniyordu, Malkara da yaniyordu, Bolu da yaniyordu...

Son 70 yilda Türkiye'de itfaiye örgütüne ne kadar yatirim yapildigini bilmiyorduk; son 70 yilda silah alimlarina kaç milyar dolar harcadigimizi da, bilmedigimiz gibi...

Bize söylenen, sinirlarimizin düsmanlarla çevrili oldugu idi. O nedenle de hep tetikte durmak ve 800 bin kisilik bir ordu besleyerek, alabildigine silahlanmamiz gerekiyordu. Dünyadaki silah alimlarinda 14. siradaydik.
***
Içerideki su baskinlari, depremler, yanginlar, ishal salginlari, trafik kazalari dis düsmanlar kadar sakincali görünmüyordu.

O nedenle de yasam kalitesi açisindan, 175 ülke arasinda 96. basamaktaydik. Ve 20. yüzyili da, hamaset edebiyati ve Türk'e Türk propagandasiyla bir güzel iskalamistik...

Adalar Belediye Baskani'ndan ögreniyoduk ki, Burgaz'in tepelerindeki ünlü çöplügün, oradan kaldirilmasi için yilda 500 milyar liraya gerek vardir ve Adalar Belediyesi'nin, böyle bir olanagi yoktur.
500 milyar lira... Bir tek Awacs helikopteri almak için gerekli paranin dörtte biri neredeyse...
Oysa bizim belediyelerin bütçeden aldigi pay sadece yüzde 5'ti; Isveç'in ise yüzde 80...
***
Biliyorsunuz, ortaçagdan kalma oligarsik yapilarda, Hazine'den geçinmelilerin üst kesimi önemlidir; yönetilen halk kitleleri ise kul yiginlaridir.

Böylesi sosyo - ekonomik bir tablo gözlerden, vatani ve milletiyle devletin bölünmez bütünlügü formülü arkasinda gizlenir.
Bu tür konular, ne üniversitelerde derinligine incelenir, ne parlamentoda, ne medyada...
Ve kazara bazi kalemler, bu tür konulari kurcalamaya kalkarlarsa; ezilir, bitirilir, süründürülür, içeriye tikilir...
***
Burgaz'in alev alev yandigi siralarda, Bagdat yakinlarinda fuel - oil tasiyan 20 Türk tankeri de saldiriya ugramisti. Sadece bir soför kurtarabilmisti yasamini; ötekilerden haber yoktu.

2004 Mayis'ina kadar Kibris sorunu çözümlenmezse, AB üyeligi için müzakerelerin baslamasi da suya düsüyordu.
Yunan Basbakani Simitis de, Roma'da Basbakan Tayyip Bey'le görüsürken, ayni konuya deginmisti.
Ve Baskan Bush'un iyice bastirmasi üstüne, Irak'a asker gönderme tezkeresi çikiyordu hükümetten...
Tabii ülke çikarlari hesap edilerek...
***
Son 70 yilda söylenmis olan ne siyasetçi yalanlariyla kimse ilgilendi; ne sansür edilmis filmler, ne de yasaklanmis ve toplatilmis kitaplarla...

Ilkokul 1. siniftan baslayan ortak koroyla, Türküm, dogruyum, çaliskanim... diye diye, AB üyeliginin kapisina kadar bile gelinemedi.
Daha 20 yil kadar sürecek gibi görünüyor, AB üyeliginin gerçeklesmesi...
Çünkü bu kez, 21. yüzyili da iskalatmayacaklar Türkiye'ye, dis dinamikler.
***
Salkim saçak mor begonviller, o kadar da güzel ki, Köycegiz'de...
ttp://www.milliyet.com.tr/2003/10/08/yazar/altan.html

----------------------------------------
Tufan Türenç - Hürriyet

Yazmasam deli olacaktim’  
 
HEP aklima gelir ama korkumdan kimselere söyleyemezdim, ‘‘Bu adalari ne zaman yakacaklar?’’ diye...

Sonunda yaktilar... Elleri kirilsin.

Kabak, Prens Adalari'nin en güzeli Burgazada'nin basina patladi.

Zümrüt gibi o yemyesil adanin yarisini vahsice küflü bir siyaha boyadilar.

Burgazada'ya olan sevgim sanirim Sait Faik yüzündendir.

Onun öykülerinden, annesiyle birlikte yasadigi bu güzel adayi dünyalara degismeyecegini bilirdim.

Ne zaman yasamdan bunalsa, solugu Burgazada'da aldigini da...

Ben Sait Faik'le taa ilkokulda tanismistim. Ama orta birden itibaren onunla bütünlestim.

Derin bir yalinlikla insani, yasami anlatan öyküleri beni öyle bir sarip sarmalamisti ki, bütün yapitlarini dersi mersi birakip sinifta okumustum.

O modern Türk hikáyeciliginin babasiydi. Yanan Burgazada onun ruhunun yasam iksiriydi.

Iyi ki bu cinayeti görmedi. Eminim yüregine inerdi.

(yazinin devami:
 

http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~39@sid~9@nvid~321224,00.asp )

---------------------------------------------------
Emin Çölasan - Hürriyet

Cigerimiz yanarken...

..Adada 2 adet itfaiye araci ile 4 itfaiye görevlisi varmis!

Dört bir yani ormanlarla çevrili Istanbul'da yangin söndürme uçagi ve helikopteri yok.

Adaya saatler sonra çikarma gemileriyle itfaiye ve diger araçlar gönderiliyor.

Uçak ve helikopterlerin sözlesmesi 1 Ekim'de bitmis!

Özellikle Büyükada, Heybeli ve Burgaz'in büyük bölümü orman. Çikacak bir yangina karsi hiçbir önlem alinmadigi gibi, ortalikta bir acil eylem plani yok. Yangin saatlerce seyrediliyor.

Simdi bu sorumsuzlugun, umursamazligin hesabi sorulacak mi?

Hayir, sorulmayacak.

Zaten gündem dün degisti. Borsa, döviz, Irak mirak derken yanginlar unutulacak.

Önceki gün yanan (ya da yakilan) sadece yesil Burgazada degildi. Marmara ve Trakya bölgesinde pek çok yerde orman yangini çikti, yüzlerce hektar yesilimiz cayir cayir yandi.

Lodos varmis da, bu yanginlar o yüzden çikmis, büyümüs!

Yanan ormanlarimiz geri gelmeyecek. Bugünden agaçlandirsak, yenisi belki 50 yil sonra yetisecek.

***

Ormanlarimiz yaniyor, yakiliyor. Orman arazileri, Anayasa degisikligi yapilarak, el koymus olanlara peskes çekilmek isteniyor. Konu yakinda gündeme gelecek.

Bir sürü uyanik ‘‘komsuda piser bize de düser’’ mantigi ile orman arazilerine el koyma pesinde. Bunca yangin bosuna çikmiyor.

Onun ötesinde nedenler var:

1- Sigara izmariti.

2- Ormanda ates yakanlar. Izgara et yapan piknikçiler, aniz yakanlar, çay pisirenler.

3- Orman üzerinden geçen enerji hatlari.

4- PKK sabotajcilari. Bunlar çok ormanimizi yaktilar.

Çok merak ediyorum, acaba ülkemizde orman yaktigi için yakalanip tutuklanan ve ceza alan kaç kisi var? Bu isin cezasi nedir? Caydiriciligi var midir?

Ormanlar en büyük ulusal servet... Ve her an ‘‘saldiriya’’ açik. Siz bu serveti korumayacaksiniz, birtakim cahiller veya sabotajcilar sürekli saldiracak, yesil örtüyü yok edecek...

Ve siz ‘‘tasarruf’’ için kiralik yangin söndürme uçaklariyla helikopterlerini sayica en alt düzeyde tutacaksiniz, 1 Ekim gelince de yerine teslim edeceksiniz. Istanbul'un dibinde Burgazada yanarken gönderecek uçaginiz ve helikopteriniz olmayacak. O is için para yok!

Ama Istanbul ve Ankara'da vur patlasin çal oynasin hikáyeleri için para çok!

***

Evet, önceki gün Türkiye'nin cigerleri yandi. Ama konu hemen söndü. Yani gündemden düstü. Gündem çok daha önemli (!) konulardan olusuyor.

Borsa, faiz, döviz, rant, tezkere...

Ülkeyi yönetenler bu yanginlarla ilgili bir sey söylemedi. Göstermelik bile olsa ‘‘üzüntü’’ açiklanmadi. Simdi savciliklar birkaç sorusturma baslatacak, sonuç sifira sifir elde var sifir olacak ve hiçbir sey degismeyecek. Geri kalan yesilimizin bir bölümü önümüzdeki yaz, ötesi daha sonra yanacak-yakilacak.

Ben bu ülkede Orman Bakani olsaydim, önceki gün yasanan korkunç yanginlar, ihmal, sorumsuzluk nedeniyle istifa edip Türkiye'ye en büyük hizmeti yapardim.

Bir günde yok olan 1.000 hektara yakin ormanimizin üzerine bir bardak soguk su içelim.

Sorumlular utanmiyor, bari biz utanalim...
(devami:
http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~5@sid~9@nvid~321191,00.asp )
---------------------------------
Melih Asik - Milliyet

Burgaz yangini
Adalar SHP Ilçe Baskani Behlül Ablak yaziyor:

Adalarin en büyük tehdidi çöpler. Büyükada ve Heybeliada'nin çöpleri 2 yildir Anadolu yakasina tasiniyor. Ancak Burgazada ve Kinaliada için herhangi bir tedbir alinmadi. Burgazada çöplügü iki gündür yanmaktaydi. Itfaiye zaman zaman çöplüge gidip toprak atmakla yetiniyordu. Sonunda siddetli lodos atesi adaya siçratti, olan oldu. Vali ve Belediye Baskani inceleme yapmaya gelmisler. Nedense incelemeler hep is isten geçince yapilir, zamaninda yapilsa Ada yanmazdi.
http://www.milliyet.com.tr/2003/10/08/yazar/asik.html
----------------------------------
        
 
Yalçin BAYER- Hürriyet

 Türkiye’de bir afet otoritesi ne yazik ki yok


ISTANBUL Büyüksehir Belediyesi Itfaiye Daire Baskani Sabri Yalin, ‘‘Söylendigi gibi görevimden istifa etmedim; karacigere bagli bir rahatsizligim nedeniyle bir süredir hastanede yatiyorum.

Burgazada yanginini buradan yasadim, tansiyonum yükseldi, hop oturdum kalktim, ancak telefonla talimatlar verebildim’’ diyor. Buna ragmen Türkiye Itfaiyeciler Birligi Baskani olarak merkezi hükümetle ciddi sikintilari bulundugunu söylüyor.

Burgazada yangini vesilesiyle diger yanginlar ve dogal afetler konusunda ne kadar altyapisiz oldugumuzu anliyoruz Sabri Yalin'la yaptigimiz konusmadan....

Burgazada'daki yanginla ilgili ne diyorsunuz?

- Adalarin ilginç bir durumu, araçlarin girmesinin yasak oldugu bölgeler var. Çöplük gibi hassas bölgeler için ya 500 metrede 100'er tonluk su depolari yapilmasi ya da denizden yukariya dogru motopomplarla su çekilecek 'kuruboru' sisteminin kurulmasi gerekiyor. Itfaiye ile çalisacak halkin arasindan egitilmis gönüllü ekiplerin olusturulmasi gerekiyor. Sadece yangin için degil, deprem için de bu geçerli bu... Bir felaket halinde koordinasyon halinde çalisacaklar. Hasta hasta yarami desiyorsunuz.

ITFAIYE GENEL MÜDÜRLÜGÜ

Ne gibi?..

- Anlatamadigim bir sikintim var; dogal afetlere karsi merkezi bir otorite hálá olusturulamadi. Önce yapisi, egitimi, denetimi standardize edilmis bir Koordinatör Itfaiye Genel Müdürlügü'nün kurulmasi gerekiyor. Tabii belediyelerin itfaiye ekipleri kalacak ama bir afet halinde Türkiye'deki bütün itfaiyeleri yönlendirecek bu kurulus.

Egitim çok önemli degil mi?

- Bizim Itfaiyeciler Birligi'nin zoruyla Istanbul, Izmit ve Antalya'daki üniversitelerde iki yillik ön lisans okullari açildi. Ancak yeterli degil. Ayrica Endüstri Meslek Liseleri'nde de 'Yanginla mücadele' bölümlerinin açilmasi lazim. Esas olarak Yangin Arastirma Akademisi/Enstitüsü'nün de olusturulmasi gerekiyor. Düsünün yanginla mücadele kanunumuz bile yok.

PERSONEL AZALIYOR

Bu organizasyonu biraz daha açar misiniz?

- Basbakanliga bagli 'Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlügü', 'Acil Durum Müstesarligi' veya ayni adli bakanlik olabilir. Kimler baglanabilir buna; Afet Isleri, Meteoroloji, Itfaiye Genel Müdürlügü ve hatta Kizilay da... Sistem birbirine entegre olacak; bir afet karsisinda merkez olay yerine yönlendirecek. Bizim önümüzü açsinlar, dünyada nasil yapilmissa aynisini kurariz. Yunanistan'da bile 2 Itfaiye Akademisi var; Bulgaristan'da Itfaiye Fakültesi, keza Azerbaycan'da da; sorunu çözmüsler.

SORUNUN SAHIBI YOK

Elinizden tutan olmuyor mu?

- Maalesef yok. Yanginla mücadelenin sorunlari ortada ama sorunun sahibi yok bugün.

Istanbul'da itfaiye personeli...

- Acimizdir... Eleman yok. Ben Istanbul Itfaiyesi'nin basina 1997'de geldim. 35 istasyonda 2187 personel vardi. Bugün istasyon sayisi 39'a çikti; personel 1800'e düstü... Araç gereç yapimizi güçlendirdik ancak personelsiz ne yapacagim? Bazi araçlari personelsiz yangin yerine götürüyoruz. Oradan buradan kit kanaat götürüyoruz; nereye kadar belli degil.

Itfaiyeci=Hademe

Türkiye'deki itfaiyeciligin durum nedir?

- 1994'lerde Türkiye'de 26.500 itfaiyeci vardi; bugün bu sayi 17 binlere düsmüs durumda. 9 milyonluk Yunanistan'in ise 9 bin itfaiyecisi bulunuyor. Fakat Türkiye'deki itfaiyeci sayisi kadar polis var Istanbul'da... Devlet ögretmen, saglik ve polis kadrolari çikartiyor; belediyelere -itfaiye- kadro vermiyor. Gelin de yangin güvenligi ile ilgili politikalari gelistirin bakalim.

Sorun sadece bu mu?

- Itfaiye Haftasi'ni bu yil kutlamadik; niye? Hiçbir sorunumuz çözülmedi ki... Erken emeklilik verilmedi, 'itfaiye sinifi' kadrosu çikarilmadi. Bugün hálá itfaiyeci 'hademe' sayiliyor. Bu durum dünyada görülmüs bir sey degil. Amerika'da itfaiyeciler en klas ve itibarli kisilerdir. Amerika'daki arastirmalarda; kizlarin % 15'i bir itfaiyeci ile evlenmek istiyor. New York'ta 11 Eylül'de itfaiyecilerin gücünü, sayginligini bütün dünya gördü; imrendi.

Kozalaklar atesi tasidi

BURGAZADALI eski milletvekili Metin Tüzün, kimsenin böyle bir afet karsisinda politika yapmamasini gerektigini söylüyor. Adalar Belediye Baskani Coskun Özden'in yangin karsisindaki çaresizligini görünce ‘‘Bu Belediye'nin eti ne budu ne?’’ diyor. Özden, Adalilarin denizyolundan baglanti kuracagi Maltepe Iskelesi'nin hálá yapilmamasindan yakiniyor; ‘‘Erdogan Demirören'e tesekkür ediyoruz, gaz tankerleri ile araçlari adaya yetistirdi’’ diyor. Tüzün de, ‘‘Fak-Fuk-Fon'u mu, Afet Fonu mu olur lütfen Ada'ya yardim göndersinler. Burgazada'da vatandaslar evsiz yurtsuz’’ diyor. Emekli ögretmen Perihan Ergun, itfaiyenin yetersizliginden yakinirken, ‘‘Isinan kozalaklarin yangini genislettigini’’ anlatiyor.

http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~42@sid~9@nvid~321181,00.asp
 

---------------------------------------
Hakki Devrim - Radikal

Sait Faik... Adasi'yanik


Adalar, Istanbul Ili'nin eski ilçelerinden biridir; ilçe sayisinin 16 oldugu yillarda da ilçeydi. Belediye ve sair kamu hizmetlerinden büyük, hatta digerleriyle esit pay aldigi bir dönemi kimse hatirlamaz.
Gidip-gelme güçlügü, su ve saglik ihtiyaçlarinin karsilanmasi hep mesele olagelmistir. Sanirim en önemlisi daima, acil hastalik durumlarinda ne yapilacagi sualinin bir türlü verilemeyen cevabiydi.
Adalar ahalisi disinda olan bizlerin, aramizda «Ya adalardan birinde bir orman yangini çikarsa yardimlarina kim kosacak?» sualini sordugumuzu hatirlamiyorum.
Aslinda böyle bir ihtimal hiç aklimiza gelmemis galiba. Yangin haberi hepimizi telasa ve dehsete düsürdü, denebilir. Lodosun siddeti o sirada Levent'te de hissedilmekteydi. Ben, daha büyük tahribattan korktum dogrusu.
Dün gazetelerde okuduklarinizdan, ekranlarda görüp isittiklerinizden adalarin ne ölçüde güvensiz oldugunu anlamissinizdir. Yanginin, etkili bir uyari yerine geçmesini dileyelim.
Ailece, adalarda oturan bir yakinimiz yok. Varmis gibi ek bir telasa kapildiksa, sebebi Burgaz Adasi'ndaki Sait Faik Müzesi'ydi; büyük yazarimizin, anasiyla birlikte bir ömrün yarisini içinde ve çevresinde geçirdigi ev.
Bu ek telasa birçok gazetecinin de katildigi, Hürriyet, Sabah, Milliyet, Vatan, Aksam, Star gazetelerinde besbelliydi. Sevginin zekâ süzgecinden geçmis hali Vatan ve Star gazetelerindeki basliklarda yer aldi: Sait Faik Adasi'yanik!


http://www.radikal.com.tr/veriler/2003/10/08/haber_91368.php

--------------------------------------

Mine G. Kirikkanat - Radikal

Çokluk ve yokluk

Iyi ki gitmisim geçen yaz Burgaz'a, meger bir daha görmemek varmis. O hâlâ orada, denizin ortasinda, yanik yoluk tepesiyle duruyor, ama ben gitmem artik. Dayanamam.
Geçen yaz, hiç kalmadigim kadar kaldim, hiç dolasmadigim kadar dolastim Burgaz'i. Sanki içime dogmus, gözlerimle oksadigim o güzelligin öldürülecegi. Hayir, içime dogmadi. BILIYORDUM. Zebanilerin üredigi bir cehennemde, zebanilerin çogaldigi yerde, yesile ve güzele dair ne varsa yakilacagini, yikilacagini BILIYORUM, çoktandir. Ta ki en büyük cehennem, DEPREM, günahkârlari ve günahsizlari ayirt etmeden,o zebanileri de kaynattiklari kazanlarla birlikte yutana kadar. Romanini yazdim: 'BIR GÜN, GECE' oluverecek ansizin. Korunakli sitelerinde, orman içre bekçili evlerindeki cennet köselerinde 'güvende' olduklarini sananlar; çevrelerini saran, büyüyen cehennemi ve üreyen zebani yiginlarini 'Bana dokunmayan yilan bin yil yasasin!' diye görmezden gelenler DE kapana kisilacaklar, o gece...
Burgaz'da kimler yasiyordu? Onlar DA, degil mi? Yanan 'deniz manzarali' gecekondulara onlardan hiçbiri, yillardir sesini çikarmiyordu. Çünkü gasp edilen, kendi arazileri degildi. Patrikhane'nin tapulu mülkü olup 'sahipsiz' sayilan topraklariydi. Simdi o gecekondular, devlet eliyle yeniden yapilip tapulariyla birlikte teslim ve gecekonduculuk tescil edilecek. Oldu mu size eski gecekonducularla villacilar komsu? Sikiysa olmasinlar. Bugün orman vasfini kaybetsin diye ormanlari ve arsasina göz diktikleri terk edilmis evleri yakiyorlar. Yarin sira, savunmasiz ve yalniz yaslilarin yasadiklari evlere, bahçelere gelecek. Öbür gün, bir aileye çok büyük olanlara!
Çogaliyor zebaniler, yer açmak gerek.
Çogalin, çogalin dedi elebaslari, çogaldilar. Oysa, küçük cennet köselerine henüz ulasamayan cehennemi görmezden gelenler, kazandiklari kolay paralardan zebanilere rüsvet payi kesenler, kolay para kazanmalarina ses çikarmayan elebaslarini saksaklayanlar... Onlar bilmeliydi ki çoklugun oldugu yerde önce yokluk baslar, sonra bokluk. Yokluk azar, bokluk büyür, onlari da yutar sonunda.
Burgaz'da kokusunu duydular önce, sonra dumanini soludular. Simdi cavlak bir tepe, kül olan ormanla kaldilar bas basa. Nerede yürüyecekler artik? Hangi agaçlarin arasindan kosarken neyi derin derin soluyup, hangi yesil dallarin arasindan mavi denizi görmeye çalisacaklar?
Demek ki çikarilmayan sesle beslenen yilan, dokunmadigini eninde sonunda sokarmis.
Yikin, yakin agaçlari yer açmak gerek, çogaldi zebaniler. Zebani kayniyor ortalik, zebanilere cehennem gerek. Burgaz'la ayni gün Çanakkale, Balikesir, Bursa yaniyor cayir cayir. Güney sahilleriyle yetinmiyorlar artik.
Size bu satirlari yazdigim saatlerde, Türkiye'nin tapulu arazilerinin gaspini önlemeyenler, ormanlarini ormanliktan çikaran gaspçilara peskes çekenler, suyumuzu, havamizi kirletenler ve sirtimizdan beslenenler, Irak'ta ABD'yi kurtarmaya gidiyorlar. Daha dogrusu, çocuklarimizi ABD'lilerin yerine hedef olmaya gönderiyorlar.
Sinirlari içre kurtaramadiklari vatani, Irak'ta Amerika'nin elini öperek kurtaracaklar. Içeride dökülen kan yetmedi, disarda da döktürecekler gençlerin taze kanlarini, çünkü çogunlugu ele geçiren zebaniler için ne 'insan hayati' önemlidir, ne hayvan, ne bitki. Onlar çok çocuk severler, çok çocuk. Çünkü çok olanin ne önemi vardir, ne de degeri.
Tipki kendileri gibi.

http://www.radikal.com.tr/veriler/2003/10/08/haber_91370.php

-------------------------------

REHA MAGDEN- Radikal

Kozalaklar alev topu oldu

Agaçlar yok, yol boyunca bögürtlenler yok, yabani otlar yok. Börtü böcek, çöplükten nasiplenen, ada dostlarinin asilattigi köpekler yok. Yandilar


ISTANBUL - Vapur Kinali Iskelesi'nden ayrilip Burgazada'ya yöneliyor. Burgazada, su ilk ada, adalar içinde en yesili, evlerin nispeti yesile göre en azi, orada uzakta yavas yavas yaklasiyor. Ve biz Kalpazankaya'nin solunda-batisinda yamaçlarda daha önce gördügümüz o gür yesilligi göremiyoruz. Oralar kapkara... Yillar önce çikan yangindan sonra agaçlandirilip Sait Faik Ormani adi verilen yerlerin yukarilari da yanmis simdi. Ama daha iskelenin arkasini göremiyoruz; yangin sirasinda dumanin asfalta kadar çöküp göz dagladigi yerleri...
Sahil boyunca yürüyorum. Sait Faik'in pisti oynayan adamlardan Güzel on'lu geçti mi? sorusunu duydugu kahveler. Birini isleten Bahattin, birazdan evimin önünden geçip yanginin alazlandigi yerlerdeki evine dogru gidecek; bu felaket içinde dost selamini benden esirgemeden...


Iskeleden insan manzaralari
Heybeliada'dan denizciler geliyor, yangin söndürme alet edevatiyla; ellerinde yogurt kovalari da var, zehirli karbonmonoksite karsi. Adali gençler sürekli yukari, ormana, yangina kosturuyorlar, yüzleri kapkara dönecekler, sonra yeniden çikacaklar. Adayi sevip burada bir ev tutan sik giyimli bayanlar, ellerinde gitar ve bilgisayar parçalari tasiyan gençler, iskeleye dogru gidiyorlar; ilk vapurla gidecekler.
Adalar Belediye Baskani Coskun Özden, Adayi kaybedebiliriz, üç yerde ayni anda çikti, sabotaj olabilir, diyor. Baskan, aksam adaya geldiginde, TV'ye demeç verirken Adalilarin sözlü saldirisina maruz kaliyor:
Dogrulari söyle baskan, çöplük üç aydir yaniyor, neredeydin?
Iddia: Çöplük yaz boyunca için için yanmis. Çöplük Bayraktepe'nin güneyinde, ormanin kiyisinda ve dogrudan lodosa açik. Yaz, son yillarin en kurak yazi. Taslar bile çitir çitir kuru yakit olmus. Pastirma yazinin günesi, kirik camlar, kâgitlar... Ve bir çagdas zaman Neron'u olarak lodos!
Sonra hemen kiyidaki ormana siçrayan alevler ve çam agaçlarinin kizdikça namludan firlarmisçasina neredeyse 300 metreye kadar giden kor kozalaklari... Derin yarlarin üstünden geçerek adayi dolasan patikaya kokusunu veren bin yillik çamlarin kozalaklari, yangini eni dört boyu dört kilometre olan adaya yayiyor.
Adanin sahile yakin ana aksindaki, Gönüllü Caddesi'ndeki ahsap birinci grup tarihi eser köskün çatisina kadar ulasan kozalaklar, adayi 'yangin yeri' yapiyor.
Yangin, çöplükten baslayip tepedeki Metamorfosis Manastiri'na kadar geliyor, üzerlerine Grek alfabesiyle isimler yazilmis mezartaslariyla manastirin dibine gelen yangin duruyor orada. Kilisenin içinde, çarmihtan indirilmis Isa'nin suretini gösteren ikon duruyor; altinda bagis sandiginin üstünde, dilekleri yerine gelmis adak sahibi Müslümanlarin getirdigi yag siseleri de...
O manastira bizi ulastiran hiyaban yok ama... O hiyaban bir ebediyet yoludur/Gider Allah'a kadar oradan ucu... Agaçlar yok, yol boyunca bögürtlen çalilari, toplanip yenebilen yabani otlar yok... Börtü böcek, çöplükten nasiplenen, ada dostlarinin asilattigi köpekler yok... Yandilar.
Çöplük! Adalarin sorunu. Büyükada ve Heybeliada'nin çöpleri nicedir karsiya, sehire tasiniyor. Belki de en riskli ada olan Burgazada'nin çöpü ise burada kendi kendini imha etmesi için birakiliyor. Kinali'da da ayni sorun var. Bu iki küçümen adanin Büyükada ve Heybeliada'nin sansina kavusmasi gerekiyor. Ama belediyenin imkânlari sinirli. Devletten ödenegi kislik nüfusa göre alip da kislik nüfusun neredeyse on kati nüfusa hizmet vermekle görevli belediyenin nasil basarili olmasi beklenir ki?
Evet Burgazada... Kahvelerinin içinden güzel onlu'lar geçen ada... Patikalarinda Sait Faik'in kalem yontuklari uçusan ada... Antigoni. Bu onun eski adi. Burgaz, 'kale'den geliyor ama Burgazada, Petersburg, Edinburgh gibi büyük sehirlerin arasinda anilmayacak. Yangin yikimini onarir elbet; ama 'Antigoni' adinin çagristirdigi (antigonik ve antagonistik) 'kenarsizlik' ve 'çeliski' yakasini birakmayacak belki; bu ada, evet, kenarsiz-kiyisiz duygularin, çeliskilerle dolu ruhlarin yanginlariyla hep yasayacak...

http://www.radikal.com.tr/veriler/2003/10/08/haber_91311.php

--------------------------

Vatan Gazetesi

Vip olur diye korkup helikopter almadik
  Adalar Belediyesi 600 milyar verip çöpleri Tuzla'ya tasitmadi. Istanbul Itfaiyesi 'Siyasiler VIP araci yapar' diye helikopter almadi. Ve canim Burgazada kül oldu...
 
 
Istanbul'un incilerinden Burgazada'yi cehenneme çeviren yangin 40 dönüm ormani yok etti. Yürekleri daglayan yangindan geriye is kokusuyla karisik gözyaslari bir de sorular kaldi. Itfaiye neden yangina zamaninda müdahale edemedi? Neden helikopkerler 2.5 saat gecikmeyle geldi? Çöp alani neden adanin ortasinda duruyordu? Bu sorularin ardinda Istanbul'un yillardir gözardi edilen sorunlari yatiyor. Istanbul'da ne Büyüksehir Belediyesi'ne bagli itfaiye Daire Baskanligi'nin ne de deniz polisinin yanginlara havadan müdahale edecek helikopteri yok. Ayni zamanda Istanbul Büyüksehir Belediyesi Itfaiye Daire Baskani olan Itfaiyeciler Birligi Baskani Sabri Yalin bu eksikligi kabul ediyor ve akillara durgunluk verecek bir mazeret öne sürüyor: Itfaiye olarak 8 yildir kiralamak ve satin almak arasinda kararsiz kaldik. Maalesef alinmadi. Helikopterin alinmasi halinde siyasi kadrolarin elinde gezi ve turizm amaçli VIP (Çok Özel Kisi) araci olmasindan çekindik. Itfaiyeye alinacak helikopterin, VIP olmasini istemedik açikçasi. Biliyorsunuz bazi teskilatlar, müdahale amaciyla alinacak helikopteri gezi amaçli kullanmak isteyebilirdi.

600 milyar ödense Burgazada kurtulurdu
Burgazada'yi yakan bir baska sorun da yillardir çözülemeyen çöp meselesi. Sivil toplum örgütleri, çöpten kaynaklanan yanginlarin daha önce de çiktigini ancak önemsenmedigini söylüyor. Ada Dostlari Dernegi Yönetim Kurulu Üyesi Saziye Arslan, Adadan çikan çöpler yine ada içinde kaliyor. Büyüksehir Belediyesi tarafindan Adalar Belediyesi'ne çöplerini Tuzla'da bulunan Aydinli Çöplügü'ne dökme izni verildi. Ama tasima isleminin bütçesinin yüksek olmasi nedeniyle bu yapilmadi. Heybeliada ve Büyükada'nin çöpleri getiriliyor ama Burgazada'nin çöpleri adanin içinde kaliyor diyor. Arslan, birçok kez çöp alaninin kaldirilmasi için belediye ile görüstüklerini ama herhangi bir sonuç alamadiklarini belirterek, Simdi bunun hesabini kim verecek diye soruyor. ISTAÇ A.S Genel Müdürü Abdülhalim Karabiyik Hangi belediye olursa olsun getirilen bütün çöpleri almakla yükümlüyüz ama maliyetini Adalar Belediyesi'nin karsilamasi gerek. 600 milyarlik bir is. Bu belediyeye çok geldigi için tasitmamis olabilirler diye konustu.

Adalet Bakanligi inceleme baslatti
Adalet Bakanligi yanginin nedeninin belirlenmesi için Adalar Bassavciligi'na talimat verdi. Bakanligin talimati üzerine, Istanbul Üniversitesi bünyesinde olusturulan uzman ekip bugün Burgazada'da incelemelere baslayacak. 
 
http://www.gazetevatan.com/cat/haber_detay.asp?Newsid=15413&Categoryid=1
-----------------
Hasmet Babaoglu- Vatan

Burgazada yanginini birkaç gün sonra unutur muyuz? 

Canim Burgazada'yi yaktik... Küçük Prensi (Burgazada'ya çocuklugumdan beri öyle derim!) diri diri yaktik...

Göz göre göre...

Hiç degilse bundan sonra toplum olma bilincini ve halka saygiyi yakmayalim.

Devlet kamuya bilgi verme sorumlulugunu üstlensin artik...

Yanip gidenin arkasindan aglayalim. Ama hiç degilse bundan sonra nasil aglamayacagimizi bilelim...

Yanginda yananlarla birlikte yine hafizamizi da yakmayalim.

40 hektar orman alanini, güzelim adasini ve maalesef yine yetkili kurumlara güvenini kaybeden Istanbullularin sonuçta hiç degilse su kazanci olsun: Bundan sonra desin ki Istanbullular, yetkililer ilk kez sorusturma sonuçlarini kamuya açikladilar, yanlislarin sorumlulugunu üstlendiler ve ayni yanlislarin bir daha tekrarlanmamasi için yeniden örgütlendiler!

Bir yangin düsünün ki, medya helikopterleri yarim saat sonra orada.

Ama yangin söndürme helikopter ve uçaklari 2,5 saat sonra geliyor.

Bu korkunç gerçegin üstünü ne örtebilir?

Sabotaj demek, vatan hainlerini suçlamak, yangina ilk dogru düzgün müdahalenin 2 saat sonra yapildigi gerçegini unutturabilir mi?

Sonra su çöplük konusuna gelelim.

Adalilar yanginin çöplükten çiktigini iddia ediyor, Büyüksehir Belediye baskani Gürtuna yok öyle sey! diyor.

Diyelim ki, gerçekten de yok öyle bir sey.

Ama bu durum, su gerçegi gölgeleyebilir mi? Türkiye'deki çöp dökme sahalarinin yüzde 28'i orman alanlarinda. Yani her an alev alabilir olan çöp alanlarini götürüp ormanlarin içine koymusuz!

Peki ülke genelinde düzenli çöp depolama tesislerinin sayisinin ne kadar oldugunun farkinda miyiz? Sadece 12 tesis var koca Türkiye'de.

Simdi Burgazada yanginindan birkaç gün sonra bunlari unutacak, yine eski tas eski hamam devam edeceksek, yazik! Bin kere yazik!

Tuhaf bir toplumuz, devlet bizi öyle bir ruh haline alistirmis ki, felâketin arkasinda bilinçli bir hainlik varsa ya da felâket özünde bir terör olayiysa, akan sular duruyor.

Suçlu terörse, her sey normal geliyor sanki: Insanlar ölebilir, ormanlar yanabilir, evler çökebilirmis gibi düsünmeye basliyor yetkililer. Halkin da böyle düsünmesini istiyorlar. Peki kardesim siz ne is yaparsiniz? diye soran çikarsa halkin içinden, geçen gece Burgazada'da oldugu gibi onun da üzerine devletlu biçimde yürünüyor.

Olmaz!..

Böyle bir mantikla ne insan olunur ne toplum olunur ne de uygar olunur...

http://www.gazetevatan.com/cat/haber_detay.asp?Newsid=15417&wid=9&Categoryid=4
-----------------------------------
Nazim ALPMAN - Aksam

 Burgaz'i kim yakti    
 
Öykülere, siirlere ilham veren Burgazada'daki yangin huzuru da aldi götürdü. 'Iki gün önceki Burgaz'i görmeye ömrümüz yetmeyecek' diyen ada sakinleri yanmis, kül olmus alanlara hüzünle bakiyor

Bostanci vapur iskelesi önünde 'çaresizler grubu' olarak beklesiyoruz. Kaçirdigimiz vapurun ardindan Burgazada'ya ulasmanin sancilari içindeyiz. Gazeteciler, televizyoncular ve Burgazlilar motorcularin 'firsat turizmi' tarifesinin insafa gelmesini umuyoruz. Onlar 80 milyona kadar iniyorlar, biz de gazete basi 20 milyon 'çikma' yaparak tekneyi kaldiriyoruz. Elli üç yillik adali Haydar Aydin, 'Burgazada ölmüs de cenazesine gidiyoruz' diyor. Yolculuk boyunca Aydin, Burgazada nostaljisi içinde dalgalaniyor:

-Bizim Ada Birlesmis Milletler gibidir. En fazla Rum bizdedir. 90 kisi var. Ermeniler, Süryaniler, Museviler, Almanlar, Avusturyalilar, Italyanlar, Belçikalilar Türkler'le bir arada yasiyorlar. Burgazada'daki yangin dünyanin degisik yerlerindeki adalilari da yakmis:

-Almanya'dan aradilar 'dogru mu' diye sordular. Sonra Katar'daki yegenim aradi TRT INT'te görmüs.

Motor adaya yanasiyor. Adalar Belediye Baskani Coskun Özden yorgunluktan ve acidan perisan bir halde görünüyor. Arkadaslari Burgazada iskelesi çevresine yayilmis televizyonculari gösteriyor:

-Baskan simdi surada sabotaj oldugunu bir kez daha söyledik.

-Tabii. Baska ne olabilir ki?

Adanin kundaklandigi tezi belediye tarafindan çok fazla üstüne basilarak söyleniyor. Oysa bu sav emniyetin sorumlulugunda. Ama henüz 'sorusturma sürüyor' disinda dise dokunur bir açiklama yok. Yangin sirasinda alevler arasinda kalan adalilar ise israrla 'Yangin çöplükten çikti' diye diretiyorlar.

Peki bu 'çöplük- sabotaj' çekismesinin altinda ne var?

Ada Dostlari Dernegi Baskani Perihan Ergun, eski gazete kupürlerini gösteriyor. Tartismanin ekseninde adalarin çöplük sorunu yer aliyor. Ada Dostlari 'çöplükler kaldirilsin' derken Baskan 'Adalarin çöpünü disari göndermemiz için bütçemizin yüzde 90'ini vermemiz gerekiyor' diye olmazlaniyor.

Geçen yil Büyükada ve Heybeli'nin çöpleri Tuzla Aydinlik Çöplügü'ne balyalanmis olarak gönderilmis. Sira Burgaz'a gelmis. Yangin 20 gün daha sabretseydi çöplük kalkmis olacakti. Eger 'sabotaj tezi' kabul edilirse

Belediye 'ihmal' zanlisi olmaktan kurtulacak. Adalilar yanginin çikis yeri olarak çöplügü gösteriyorlar. Baskan'a yakin duranlar ise 'Sana inaniyoruz, sabotaj' diye destek veriyorlar. Yanginda gün boyu söndürme çalismalarina katilan Hakan Sentürk, yanginin nasil siçramali olarak gelistigini söyle anlatiyor:

-Yesil çam kozalaklari el bombasi gibiydi. 25-30 metre ileriye firlayip düstügü yeri yakiyordu. Evler çatilardan tutustu. Degisik yerlerin alev almasi bu siçramalar yüzünden. Bir de lodos var. Alevleri uçuruyordu. Itfaiyeciler için de birkaç söz söylüyorlar Adalilar:

-Her gün çöplüge gidip su basiyorlardi. Çünkü bizim çöplügün yanmasi siradan bir olaydir. Ancak yangin günü arazöz çöplüge gitmedi.

Çöplüge günlük su serpme ziyaretlerini itfaiyecilere de sordugumda 'evet gidiyorduk' yaniti aliyorum. Ancak Burgazada Itfaiye Grubu'nun göreve baslama tarihi çok yeni. Ekip henüz

10 günlük Burgazli...

Yangin sebebi konusunda halkla belediye arasinda fikir birligi

bulunmuyor. Ama kesin olan bir gerçek var. Onu da Burgazlilar bir agizdan haykiriyorlar:

-Iki gün önceki Burgaz'i bir daha görmeye ömrümüz yetmeyecek!

http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/10/08/gundem/gundem1.html

------------------------------------------

BURGAZADA kömürada oldu

Özner BERBER - Adnan GÜL / AKSAM

.....

Sabotaj mi degil mi

Burgazada'da önceki gün çikan yanginin nedeni hakkinda çeliskili açiklamalar yapildi. Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani Ali Müfit Gürtuna, yanginin 3-4 yerde birden çikmasi, rüzgarli bir güne rastlamasi ve çöplük alanindaki agaçlarin yanmamasi nedeniyle sabotaj sonucu çikmis olabilecegini söyledi. Adalar Belediye Baskani Coskun Özden de Gürtuna ile ayni görüsü paylasti. Istanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise 'Sabotaj ihtimali gözükmüyor' görüsünü savundu. Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, dün 20'ye yakin orman yangini çiktigini hatirlatarak, 'bu yanginlarin çikis nedenleri konusunda henüz çok somut deliller yok' dedi.


'Devlet her türlü görevini yapti'

Burgazada'daki yanginin ihmal nedeniyle çiktigi ve müdahalenin çok geç yapildigi iddialari nedeniyle tepkiler giderek artarken, Istanbul Valisi Muammer Güler, yangin sirasinda devletin her türlü görevini yaptigini savundu.

Istanbul Kustepe'deki bir okulun açilis töreni sonrasinda sorulari yanitlayan Güler, 'Yanginin büyümesinde ihmal olup olmadigi' sorusu üzerine, yanginin basladigi andan itibaren kendisinin bizzat kriz merkezinin basinda oldugunu ve konuyla ilgilendigini söyledi. Yangina 370 personel, 150 asker ve 150 is makinesiyle müdahale edildigini anlatan Vali Güler, ayni saatlerde Marmara Bölgesi'ndeki birkaç noktada yangin çiktigini ve bu nedenle de helikopter müdahalesinin geciktigini bildirdi. Aldiklari tedbirler sonucu yanginin tüm evlere siçramadan saat 23.00 siralarinda tamamen söndürüldügünü, sogutma çalismalarinin ise halen sürdügünü belirten Güler, 'Kamuoyu bir seyi gayet iyi bilmelidir; orada devlet her türlü görevini yapti. Yapilmasi gereken her sey zamaninda ve eksiksiz yapilmistir' diye konustu. Güler, sabotaj ihtimaline yönelik bir soruya ise, 'Sabotajla ilgili bir ipucu tespit edilmis degil' karsiligini verdi. Kizilay ise Burgazada'daki yanginda evleri yanan 8 aileden gelen talep üzerine 10 adet çadir kurdu. Manastirtepe Mevkii'ndeki top sahasina kurulan 4'er kisilik çadirlarda kalacaklarin elektrik ve su ihtiyaçlari karsilanacak. Çadirlarin sakinlerine belediye tarafindan yemek de verilecek. (AA)

http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/10/08/gundem/gundem2.html

---------------------------

Ayse Önal- Aksam

Burgaz yanarken

'Ne korunacak makamlarim, ne de basinda nöbet tutup gücüme güç katacagim topraklarim' olmadigi için Edward Said'in reçetesine denk düsebilirdim. 'Gözden düsmeyi ve kisisel olarak nelere mal olacagini umursamadan sürü davranislarina açikça karsi çikmayi becerebildigime' inaniyorum.

Yüregimin diplerinde ayri bir varlik oldugumu biliyorum. Iktidarin yüzüne karsi konusabiliyorum. Hiç bir dünyev” gücü sorgusuz itaat edilecek denli nüfuzlu görmüyorum. Ama yine de olaganüstü korkak oldugum için bu yaziyi Türkiye aydinlari Edward Said'in taziyesinde, Avrupa'nin göbegindeki namus cinayetleri tartismasina göz ucu ile bile bakmayip, sahte günahlar çikarirken yazamadim. Ancak Burgaz yanarken hayatin kullanilmasindaki köylü hoyratligina öfkelerimi bir yangin vaktinde su yüzüne çikarabiliyorum.

Aydin, medeniyetin ve haklarin korunmasinda nereye kadar sorumludur? Kuskusuz haklari tahrip eden siyasal iktidar oldugunda üçüncü dünyada aydin itibarini tazeleyen muhalefet pek makbul. Haklari tüketen haklarin kullanicisi oldugunda aydinin durusu nedir?

Kanaat önderi, kurnaz köylülerin çogu zaman hayati olmayan gündelik hirslariyla medeniyeti ve insan haklarini tahribatini, tarafindan epeyce hirpalandigi siyasal güce karsi rövans diye yorumlayip dalkavuk bir siritisla geçistirmeli midir?

Köylülük vicdanin damitilamamis halidir. Ve her zaman sehir medeniyetini kundaklamaya tetiktedir. Gerçek güce sahip olmadigini bilemez, olduguna vehmederek daha güçsüz olani hoyratça sindirmek gelenegi vardir. Sindirme tekniklerinde ehlilestirilmemis çocuk vahseti teknikleri, damitilmamis köylü vicdani araç olarak kullanilir.

Itiraz kalemlerini haksizligi kimin yaptigina göre tasnifleyince büyük sorumluluklari gizlemek için küçük hedeflere velvele kopariyoruz. Avuçlarimizin arasindan uçuveren medeniyet emanetlerine durusumuz her zaman böyle örtülü ve kaçak mi olacak? Aydin mükellefiyetlerimizi böyle mi koruyacagiz?

Ne de olsa devlete muhalefette, çarpik bile olsa hukuk ahlakinin korumasi altindayiz. Uluslararasi insan haklari düzleminde bu bedellerin sizisini dindiren ödüllerle donatilma sansi her zaman var. Ama diger kalem, ahlaki olmayan bir saldirinin ödülsüz yok edisini göze almayi gerektiriyordu. Yapamadik. Konusamadik. Fisildadik.

Buna karsi ödenecek bedeller linç, kirletilme, cinsiyet ayrimciligi ve asiret usulü düsmanliklardi. Ve altindan kalkmak mümkün olmadigindan uzlastik, sakindik, tegetlestik.

Aydin namusunu politikaci namusundan ayiran en ciddi fark sehir medeniyetini korumak için mücadele özgürlügü hissedebiliyor olmasidir. Vahsi köylülük, aydinin sirtini korku oksamalariyla sivazlamak mecburiyetinde oldugu seçmeni degildir.

Burgaz kül olurken, Israil entelektüellerinin kör siyasal siddet, derin etnik ve dinsel kutuplasma ve ölümüne varolma mücadelesini bir kez bile mazeret göstermeyip Kudüs'teki Islam medeniyetini koruma tarihçesinin bedellerine bir bakmak da fayda var saniyorum. Acaba bunu yazinca MOSSAD üyesi sayilir miyim?

Cesur günlere ertelenmis bir tecavüz meselesi var ki, bir baska yangina Insallah...

http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/10/08/yazarlar/yazarlar246.html


--------------------------------

Yeni Safak:

 

Burgazada yeniden agaçlandirilacak


Orman Genel Müdürü Kahveci, sonbaharda Burgazada'yi ada halkiyla birlikte tekrar agaçlandiracaklarini belirterek, 40 hektara 80-100 bin adet arasinda fidan dikecegiz dedi.


Çevre ve Orman Bakanligi Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, Burgazada'da yanan alanlarda tetkikler yaptiklarini belirterek, Bu sonbaharda burayi ada halkiyla birlikte el ele tekrar yesillendirecegiz. Bunun çalismasi ve programini yapiyoruz. 40 hektarlik alana 80-100 bin adet arasinda fidan dikecegiz dedi. Kahveci, Burgazada'da dün çikan ve ormanlik alanin yaklasik yarisinin yok olmasina yol açan yanginin ardindan bölgede incelemede bulundu. Kahveci, Burgazada'nin 87 hektarlik orman alaninin yaklasik 40 hektarinin yanginda kaybedildigini bildirdi. Kahveci, sunlari kaydetti: Bolu, Burgazada ve Çanakkale'deki yanginlarin çikis nedenleri konusunda henüz çok somut deliller yok. Ancak 2 tanesinin çöplükten, 2 tanesinin anizdan ormanlara siçradigini biliyoruz.

Bir günde 20'ye yakin yangin çikti

Önceki gün 20'ye yakin orman yangini çiktigini hatirlatan Kahveci, Yanginlarin çikis nedenleri konusunda somut delil yok dedi. Burgazada'daki yanginda hava ve kara güçlerinin olusturuldugunu ancak kara güçlerinin deniz yoluyla gelmesinin zaman aldigini belirten Kahveci, Burgazada'ya en yakin yangin ekibinin Büyükada'da bulundugunu ve botlarla yarim saat içinde yangin alanina intikal ettigini, ardindan da bir saat içinde 2 helikopter ve 2 uçagin sevk edildigini söyledi. Kahveci Ancak, siddetli lodos yangina müdahaleyi ve yayilmasini etkiledi. 40 hektarlik bir alanda ancak çikabildik dedi.

Adada sabotaj ihtimali zayif

Çevre ve Orman Bakanligi Orman Genel Müdürü Osman Kahveci, yanginlarin sabotaj oldugu yolundaki spekülasyonlarin ne derece dogru oldugunun henüz tespit edilemedigini söyledi. Istanbul Büyüksehir Belediye Baskani Ali Müfit Gürtuna ise, Burgazada'daki yanginin sabotaj sonucu çikmis olabilecegini, kesin bir sey söylemenin gerekli tetkiklerden sonra mümkün olacagini belirterek, Sabotaj olabilir. Kesin bir sey söylemek, gerekli tetkiklerden sonra mümkün olacak. Yanginin 3-4 yerde birden çikmasi ve rüzgarli bir güne rastlamasi, dogrusu endise verici diye konustu. Büyüksehir Belediyesi'nden yapilan açiklamada ise yanan çöplük alaninin Büyüksehir'in sorumlulugunda olmadigi belirtildi. Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ise, Sabotaj ihtimali gözükmüyor dedi.

Cumhuriyet savciligi sorusturma baslatti

Adalar Cumhuriyet Savciligi, Burgazada'daki yangina iliskin sorusturma açti. Burgazada'da önceki gün çikan ve bazi evler ile 40 hektar orman alaninin zarar gördügü yanginla ilgili olarak Adalar Cumhuriyet Savcisi Erol Dönmez tarafindan sorusturma baslatildi.Savci Dönmez, olaya iliskin tüm evragin kendisine ulasmasindan sonra yanginin çikis nedeninin tespiti amaciyla dosyayi bilirkisiye gönderecek.Sorusturma, bilirkisinin hazirlayacagi rapor dogrultusunda yön bulacak. Öte yandan Çanakkale'nin Lapseki Ilçesi'ne bagli Umurbey Beldesi'ndeki orman yangininin, çöplükten çikmasi nedeniyle Orman Bölge Müdürlügü de, belediyeyi dava edecegini açikladi. Çanakkale Yetkililer, yanginda hasar gören 9 hektar ormanin yeniden agaçlandirilmasi ve söndürme çalismalari sirasinda yapilan masraflarin belediyeden talep edilecegini belirttiler.

Burgazada harabeye döndü

Çevre ve Orman Bakanligi, Burgazada'daki yanginda 15 hektar orman alaninin zarar gördügünü açikladi. Bakanlik, yangina 11 adet arazöz, 3 dozer, bir C-130 uçagi, 2 helikopter ve yeterli sayida yangin isçisinin müdahale ettigini; yanginin, lodosun etkisiyle çok büyük tehlike arz etmesine ragmen, ekiplerin yogun çalismalari sonucu kontrol altina alinarak söndürüldügü bildirildi.

Lodos kalici konutlarin çatilarini uçurdu

Yalova'nin Sogucak mevkiinde depremzedeler için yaptirilan kalici konutlarinin çatilari orta siddetteki lodosta yerle bir oldu. Depremzede vatandaslar bu duruma tepki göstererek, Kuvvetli bir rüzgar çikarsa binalar devrilir diye korkuyoruz dediler. Kuvvetli bir rüzgar olmamasina karsin oturduklari binalarin çatilarinin zarar gördügünü ifade eden vatandaslar, Her yil ayni sikintiyi yasamaktan biktik. Bir gün çocuklarimizin çatinin altinda kalarak hayatlarini kaybetmelerini mi bekliyorlar? diyerek tepkilerini dile getirdiler.

 http://www.yenisafak.com/g03.html
-----------------------------------------------