DERSİMİZ GAZİANTEP | ÇEKÜL

DERSİMİZ GAZİANTEP

30.06.2009
Betül Kulaklı Ağanoğlu
Denizli Belediye Meclis Üyesi

(Bu yazı 25 Haziran 2009 tarihli Denizli'nin Sesi Horoz gazetesinde yayınlanmıştır.)

Her nereye gidersem gideyim şehrime döndüğümde hep mutlu olmayı bildim. “Başka şehirlerde gördüklerim bir yana, bu şehrin dağları yeter” dedim… Ama sanki ilk defa bir gezi sonrası dağlara selâmım dalgın oldu. Hafta sonu yaptığım Gaziantep gezisi sadece benim değil, eminim Tarihi Kentler Birliği gezisine katılan Türkiye'nin tüm belediye meclis üyelerinin kafalarını meşgul edecek, gördüklerinin şaşkınlığını her üye kendi şehrinde, kurumunda paylaşacak, bir Gaziantep dersi diye bir gündem oturacak tüm şehirlerde…

Gördüklerimden çok etkilendim çünkü 6-7 sene önce Nemrut bahanesiyle Gaziantep'e gittiğimizde lahmacun ve baklava temalı arabik bir şehir izlenimiyle 2 gün içinde dönmüştük. Oysa bu sefer gidişimde o gördüğüm Antep ise bu şehir hangi şehir, bu gördüğüm gerçek Antep ise öteki şehir neydi? Göremediğim tüm bu güzellikler neredeydi diye soramadan edemedim. Sanki tozlu sandık açılmış, tüm güzellikleri tek tek çıkarmışlar ve Gaziantep yeniden yaratılmış.

Mustafa Kemal Atatürk'ün bile kendi savaşçı, ulusuna baş koymuş, verdiği sözden geri dönmeyen o inançlı karizmasına en uygun şehir olarak benimseyip nüfusuna kayıtlı olmayı istediği Gaziantep, Türk tarihine yeniden bir model olarak geçmeyi başarmış.

Model olmuş çünkü;
- Şehirde yenilenme konusunda gerçek bir ortak akıl yakalanmış; inanç uğruna herkes, tüm kurumlar, tüm bireyler fikir birliği yapmış; belediye başkanıyla birlikte sanki tüm şehir bu vizyonu anlamış, paylaşmış ve kolları sıvamış; esnafıyla, Anıtlar Yüksek Kuruluyla, mimarıyla, mülk sahibiyle, vatandaşıyla herkes bu trene binmiş, lokomotif ÇEKÜL Vakfı, ve enerjisiyle, dinamizmiyle yurdunu, toprağını seven gerçek insan Vakıf Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen olmuş.

Model olmuş çünkü;
- ‘Tarihini bilmeyenin geleceği de olmaz' özünün en güzel kanıtı olmuş. Ve bu geleceği gencecik bir ekiple başarmışlar.

Model olmuş çünkü;
- Güzellikleri ortaya çıkarmak, tüm güzel parçaları bir araya getirmek için bina yıkmanın aslında yıkıcılık değil, yeniden yapılanma, hatta yaratıcılık olduğunu göstermişler.

Model olmuş çünkü;
- Şehirlerin binalarla değil, önce fikirlerle, projelerle yapılanacağının, bütünlük unsurunun dışında kalanın bu resimde yer alamayacağını kanıtlamışlar.

Model olmuş çünkü;
- İnsanı güzelleştirenin ruhu olduğu gibi, şehirleri de o şehrin ruhu güzelleştirir, o ‘bütün ruh' birey ruhunu ne kadar yansıtırsa bireylerin yalnız değil, bireylerin o şehrin mutlu insanları olacağını kanıtlamışlar.

Model olmuş çünkü;
- Bina ve harabe kargaşasını çok iyi betimleyen Gaziantep, sadece harabeleri değil, harabeleri yıkarken o harabeleri ve semtleri işgal eden tinerci çocukların kötü geleceğini, toplumun umutsuzluğunu da yıkmış. Kurduğu rehabilitasyon merkeziyle şimdi o tinerci çocukları potansiyel taş ustası olarak yetiştirerek sosyal iyileştirmeyi de başarmış.

Model olmuş çünkü;
- Şehri sadece baklava, lahmacun temasından kurtarıp turizmini sanat, kültür, kongre, inanç boyutlarıyla sağlamlaştırmış. Ekonomide kriz çöküntüsüne yepyeni bir cephede hazırlanmış. İstanbul'un Aya İrini'si zannedeceğiniz Ömer Ersoy Sanat Merkezi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi, yerel taş doku otelleri, taş camileri, tarihi ve modern yapı anlayışının çok güzel bir sentezi şeklinde Kent Müzesi, adeta Floransa'yı andıran bakırcılar çarşısı ve hanları Gaziantep'i turizm odaklı ekonomik bir güç olarak hazırlamış.

Her Türk vatandaşının gurur duyabileceği bir model şehir yaratılmış.

Bu başarıda inanılmaz mütevazı ve pozitif bir insan olan adı güzel, kendi güzel, eserleri güzel Gaziantep Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey'i, ekibini ve bu ekipte yer alan Denizlili Sezer Cihan Bey'i de yürekten kutluyorum.

Denizli'de bir süredir yapılan “Denizli Geleceğini Arıyor” toplantılarını ısrarla “Denizli Ruhunu Arıyor” diye yorumladığımı belirtmiştim. Bu arayışın boş olmadığını, arayışın ancak büyük bir inançla, işbirliğiyle ve sabırla gerçekleşeceğini, ruhunu bulanın kimliğini de bulacağını, gelecek nesillere ancak beton yığınları değil, kimlik bırakırsak sorumluluğumuzu yerine getirmiş olacağımızı Gaziantep modeli sözle değil, icraatıyla göstermiştir.

Gittim, gördüm, şaşakaldım, hayran kaldım, yüreğimde Denizli, kafamda Gaziantep kalakaldım… Daha doğrusu yüreğimde Denizli, kafamda Gaziantep tokadı donakaldım…

“Kültür hamlesi diyip küçümsemeyin, ekonomiyi canlandıracak kültür direğidir, tren hızla geçmekte, bu son vagondur beyler” diyen bir tokmak Gaziantep'in tüm Türkiye'ye verdiği “medeniyetlerimizi biliyoruz, sahip çıkıyoruz, geçmişimize ve geleceğimize saygılıyız” bilinci için bir start dersi olmalıdır.

Haydi derse Denizli!.. Haydi derse Türkiye!..