Aladağların Eteğinde Bir Miras: Niğde | ÇEKÜL

Aladağlar'ın Eteğinde Bir Miras: Niğde

01.11.2019

Niğde, İç Anadolu Bölgesinin güney doğusunda, Orta Toroslar içinde yer alan Bolkar Dağları ve Aladağlar’ın kuzeye doğru kıvrımlanarak sokuldukları alanın kuzeyinde yer alan bu zengin coğrafyanın ortasında bir miras kent. 

Deniz seviyesinden 1250 metre yükseklikteki Niğde, Güney ve İç Anadolu ile Kuzey ve Batı Anadolu’yu birbirine bağlar. Aksaray’a, Nevşehir’e, Kayseri’ye ve Konya’ya komşudur. Kapadokya havzasında yer alır ve “Kapadokya’nın giriş kapısı” olarak anılır.

Bu kısa haberde sayamayacağımız kadar doğal ve kültür mirası vardır. Komşularından da anlaşıldığı gibi, Anadolu uygarlıklarının ortasındadır. Hititlerden, Beylikler, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet’in mimarlık mirasına görkemli örnekler barındırır.

Niğde’nin tüm bu güzelliklerinin hem korunması, hem tanıtılması amacıyla, yerel yöneticiler birlikte hareket etmeye karar verdi ve ÇEKÜL Çarşamba Toplantılarının konuğu oldu. 

Belediye Başkanı Emrah Özdemir ve Vali Yılmaz Şimşek ile mimar, arkeolog, şehir plancısı gibi meslek uzmanlarından oluşan heyet, doğal ve kültürel miras envanterlerini bir sunum eşliğinde ÇEKÜL uzmanlarıyla paylaştı. 

 

Arkeolojik mirası…

MÖ 600 bin yıl öncesine dayanan Kaletepe Obsidyen Atölyelerinde ele geçen buluntular, Niğde’nin arkeolojik mirasına dikkat çekiyor. Köşk Höyük, Tepecik Höyük, Pınarbaşı Höyük ve Çamardı Kestelinde ortaya çıkarılanlar ve Kalay Maden Ocağı ile Madenci Köyü Göltepe’de yapılan kazılar, Niğde’de yerleşik yaşamın günümüzden 10 bin yıl öncesinde başladığını ve kesintisiz sürdüğünü gösteriyor.

Kaletepe; Orta Anadolu’nun en büyük yanardağlarından biri olan Göllüdağ’ın eteklerinde, denizden yaklaşık 1600 metre yüksekliktedir. Bölgedeki volkanik etkinlikler, tarih öncesi toplulukların aletlerini yaptığı bir doğal cam olan obsidyenin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Buradaki arkeolojik tabakalanma, en yenileri 160 bin yıldan daha öncesine tarihlenen değişik insan yerleşimlerine ait kanıtları içerir.

Porsuk Höyükte yapılan kazı çalışmalarıyla, bölgenin MÖ 1800’den itibaren başlayarak 1000 yıl süreyle Hititlerin yönettiği anlaşılır. MÖ 710’da Asurluların Hitit egemenliğine son vermesiyle bölge Asurlulara daha sonra da Friglere geçmiştir.

Andaval Kilisesi, tarihi kaynaklarda adı Andavilis, Adda­ualis, Ambavalis olarak geçen yerleşim Geç Antik Dönemde, İstanbul’dan Kilikya Pylaisi’ne giden yol üzerinde bir istasyon görevi üstlenir.

Niğde’nin 8 km ku­zeydoğusunda, Aktaş Köyü yakınında ve bugünkü Yeniköy’de (Yeni Mahalle) bulunan Bizans Dönemine ait kilise, ilk olarak W.J.Hamilton’ un 1842 yılında basılan seyahatnamesinde kısaca yer almış. Seyyah, Andaval’daki kilisenin Konstantinos’un annesi Helena’ya adanmış bir kilise olduğunu burada belirtmiştir.

Büyük bir kaya kilisenin içine oyularak yapılan Gümüşler Manastırı ise, Kapadok­ya Bölgesinde, günümüze iyi korunarak gelmiş en büyük manastırlardan biri­dir. Yapılış tarihi kesin bilinmemekle birlikte, 8 ve 12’inci yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülmektedir.

Antik Tyana Kenti, Kemerhisar Kasabasının büyük bir bölümünün altındadır. Kasabanın muhtelif yerlerinde çeşitli durumlarda bulunan önemli heykeltıraşlık eserler ile mimari parçalar, Niğde Müzesinde sergilenir. Kasabanın içinden başlayan su kemerleri, Bahçeli’deki Roma Havuzuna kadar devam eder. Halen bir bölümü ayakta bulunan su kemerleriyle, roma havuzundan antik şehre su taşınmıştır.

Kınık Höyük, Tepecik Höyük, Karatlı Kuş Kayası Kaya Mezarları Niğde’nin diğer önemli antik alanlarıdır.    

 

Doğal mirası…

Dağcılık ve kış turizmi açısından Niğde önemli bir merkezdir. Toros Aladağlar ve Bolkar Dağları dağcılık, trekking ve kış spor­ları açısından büyük önem taşır. Milli park statüsünde olan Aladağlar’da dört yük­selti grubu bulunur: Demirkazık 3756 metre, Kızılkaya 3725 metre, Kaldı Dağının en yüksek tepesi 3688 metre ve Torasan grubunda ise Vayvay Dağının en yüksek tepesi 3565 metredir.

Orta Torosların en yüksek bölümünü teş­kil eden Aladağlar Kayseri, Niğde ve Ada­na il sınırları içinde yer. Ancak büyük bir bölümü Niğde ili, Çamardı ilçe sınırları için­de yükselen bu dağların batısından Ecemiş Çayı, doğusundan ise Zamantı Irmağı akar. 

Peribacalarının görülmeye başladığı Nar Vadisinde ise, Doğu Roma (Bizans) Döneminde ve daha sonraki dönemlerde kaya oyma mekânlara rastlanır. Çoğu peribacası kilise, şapel, mescit ve barınma amaçlı kullanılmıştır.

 

Tarihi ve kültürel miras…

Niğde Kalesi, 1223 yılında yapılan Alâeddin Cami, Sadrazam Mehmet Paşa Kervansarayı, hamamlar, kiliseler, tarihi okul binaları Niğde’nin kent kültürünün önemli tanıklarıdır.  

  1. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarına tarihlenen, bir devrin yaşam koşullarını yansıtan konut mimarisi Niğde’de, üç bölgede daha yoğun olarak yer alır: Kale ve Alaaddin Mahalleleri, Kale yakınındaki Eskisaray Mahallesi; kaleye göre kuzeybatıda yer alan Tepeviran-Efendibey Yöresi (Yenice Mahallesi); batıda Aşağı ve Yukarı Kayabaşı mahalleridir.

Niğde’nin geleneksel şehir dokusunu yansıtan bu bölgelerde, yerleşim düzeni ve sokak yapısıyla tipik bir Anadolu kenti görünümü hâkimdir. Niğde evlerinin ve sokakların biçimlenmesinde doğal yapıyı, komşu haklarını ve mahremiyeti dikkate alan, organik bir gelişim söz konusudur. Taş malzemenin ustaca kullanıldığı Niğde evleri, çoğunlukla avlulu, içe dönük, çıkmalı, iki katlı, fonksiyonel gelişimli ve toplumsal taleplerin etkisinde bir oluşuma sahiptir.

Ve okullar… Dumlupınar İlk Öğretim Okulu (Rahibeler Okulu), Öğretmen Evi, Endüstri Meslek Lisesi, İnönü İlköğretim Okulu, Anadolu Lisesi yapıları, 1900’lerin başından itibaren farklı dönemlerde inşa edilmiş ve kent yaşamında önemli hafıza mekânı olmayı başarmışlardır.

 

Kesintisiz yaşamın korunması…

Buluntulara göre, yerleşik yaşamın 10 bin yıldır kesintisiz sürdüğü Niğde’nin koruma yolculuğundaki görevi büyük. Kentin yöneticileri kamu-yerel-sivil-özel kesimlerle biraraya gelmeye başladı. ÇEKÜL ve Tarihi Kentler Birliğinin desteği ile yereldeki sivil toplum kuruluşları, akademisyenler, meslek odaları, öğrenciler gibi farklı kesimlerle detaylı toplantılar yapılacak. Doğal ve kültürel mirasın korunmasında süreklilik yakalamak için, kısa ve uzun vadeli planlamalar yapılacak.