Sivas’ın Kangal İlçesi'ne bağlı Alacahan Beldesi’nde gerçekleştirilen “2. Uluslararası Kangal Sempozyumu”na görkemli Alacahan Kervansarayı evsahipliği yaptı. ÇEKÜL Vakfı’nın yıllardır sürdürdüğü “İpek Yolu Kültür Yolu” projesi kapsamında değerlendirmeye aldığı Alacahan Kervansarayı ve çevresinin restorasyon projesi bitirilmek üzere...
Sivas Valiliği, Kangal Kaymakamlığı ve Cumhuriyet Üniversitesi’nin ortak olarak düzenlediği etkinliğin açılış konuşmasını yapan Sivas Valisi Dr. Hasan Canpolat; Sempozyum’un böylesi tarihsel kimlik taşıyan bir kervansarayda yapılmasını, farklı bir yaklaşım ve ümit verici bir gelişme olarak nitelendirdi.
Anadolu’nun en büyük konaklama yapılarının arasında yer alan Alacahan Kervansarayı, yakınındaki cami ve çevre duvarlarıyla birlikte bütün olarak değerlendirmeye alındı. Kapsamlı bir rölöve ve restorasyon projesi, ÇEKÜL Vakfı tarafından, yüksek mimar-restoratör Zuhal-Metin Keskin’in özverili çalışmasıyla üretildi. Kervansaray, ÇEKÜL Vakfı’nın, “İpek Yolu Kültür Yolu” projesi kapsamında 3 kenti (Kayseri Sultanhan, Karatay Han-Tokat Mahperi Sultan Kervansarayı) içeren bir programın parçası olarak değerlendirildi. Alacahan Kervansarayı’nın restorasyonu sonuçlandığında, bu yapılar topluluğu, önemli bir kültür odağı olarak, kırsal kalkınma hedeflerine uygun kültür turizmin geliştirilmesi açısından da örnek bir çalışmanın parçası olacak.
Kısa bir zaman öncesine kadar içi ve çevresi sağlıksız ve yıpratıcı işlevlerde kullanılan Kervansaray; Sivas Valisi Dr. Hasan Canpolat, Kangal Kaymakamı Yılmaz Doruk, Kangal Belediye Başkanı Tahsin Aslan ve Alacahan Belediye Başkanı Necmettin Yolcu’nun çabalarıyla, kısa zamanda böylesi önemli bir toplantının düzenlenebileceği alan haline dönüştürülmüş bulunuyor.
Alacahan Kervansarayı’nın Tarihçesi:
Anadolu’nun kilit yapılarından Alacahan Kervansarayı, 1150-1180 tarihleri arasında Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat tarafından, hemen yanı başında bulunan yapım tarihi bilinmeyen, Bizanslılar'dan kalma tarihi kalenin yanına inşa edilmiştir. Siyah, beyaz kesme taşlardan yapılmış olması nedeniyle de, adını bu renkli taşlardan almaktadır. IV. Murat'ın Bağdat Seferi dönüşünde yeniden elden geçirilmiştir. 1967 yılında Kültür Bakanlığı’nca restore edilmiş, işlevleri belirlenmiş özenli onarımları beklemektedir.
